Bu güzellere yan bakılmaz

Dünyaca ünlü opera sanatçısı Didem Balık’la kick boks dersindeyiz. Ellerim parçalanmış, “Uff yarın röportaj kaseti çözeceğim” diyorum. “Sen beni düşünsene, alkışlar salonu inletirken birden sahne aydınlanıyor, ben mor gözle...” derken Veysel Hoca’ya yakalanıyoruz. “Çeneler değil yumruklar konuşsun!” İşte o anda çakıyor kafamda. Ben bu kadın ve kick boks meselesini sayfaya yatırayım. Öyle kadınlar bulayım ki “Aa o da mı yapıyor?” desinler. Adam pataklamak değildir asla, bu bir spordur duygusu olsun haberde mutlaka... Bir de kadın estetiği mutlaka yansısın fotoğraflara...

EN HIZLI: IVANA SERT (Modacı)
İvana beş yıldır kick boks yapıyor. Sırbistan’da da tae-bo yaparmış. Sakin sporlar ona göre değil. Yoga ve türevleri bünyesine iyi gelmiyor. “Yorulmam lazım. Terleyip nefes alamamaya başlıyorsun ya, içimdeki ateş çıkıyor sanki” diyor. İçinden oğlu Ateş de çıktı ama bu başka ateş... “Pozitif enerjiyi bile atmak istiyorum, patlıyorum yani” diye ekliyor. Haftada iki gün yapıyor. Fark ettiğim durumu da itiraf ediyor. “Çok kaslıyım gördüğün gibi. Ama kendimi sert hissetmeye bayılıyorum. Eşim kas sevmiyor. Ama bilmiyor ki başımıza bir şey gelse Yurdal’ı koruyabilirim”... İlk zamanlar eşine “Bak ne öğrendim” diye
vuruyormuş. O da “Canım boks değil de başka spor yapsan” demiş. İvana ikili de dövüşüyor. “Orada daha hızlı vuruyorum” diyor. Bu arada küçükken erkek gibiymiş, sürekli birini dövdüğü için lakabı “Rambo İvana”ymış. Tabii annesi çok kızarmış. O zamandan beri kimseyi dövmemiş.

EN MUZİP: BURCU ESMERSOY (Spor spikeri)

Burcu Esmersoy’la kick boks yaptığı salonda buluşuyoruz. Bu kopacak gibi ince, yanında kendimi şişman hissettiğim kadının yumruk atarken 10 kaplan gücünde olduğunu fark ediyorum. Kaslarını sayarken uykuya dalıyorum; 1,2,3...,14... Meğer hayatının tam yarısını kick boks yaparak geçirmiş. Peki bir gün biri laf attı “Ben de onu dövdüm” gibi bir hikâyeniz var mı?” diye soruyorum. Lütfen olsun! “Bir kadın olarak sonra bugünleri çok arayacağımızı tahmin ettiğim için, rahatsız edecek bir laf atma durumu olmadıkça, sert bir çıkış yapmam. Onun dışında beni çok sinirlendiren bir iki kişiyi hafif darp etmişliğim var zaten, bunu yapabilecek yeteneğe sahip olma duygusu da insanı daha sakinleştiriyor” diyor. Haftada 3 gün kick boks yapıyor. Karşılıklı dövüşe şimdilik “Hayır” diyor çünkü vücudundaki morluklar değil ama yüzündeki yaralar işinde sorun. “Ne işe yarıyor bu spor” sorusuna tereddütsüz, “Harika kondisyon, süper vücut, kendine güven, hızlı karar verme” diye cevaplıyor. 7 yıl önce dizi dönmüş ama “Yumruklara devam” demiş. “Yok Böyle Dans’ta faydasını görüyor mu?” diye merak ediyorsunuz, duyar gibiyim. “Ha ha ha, kesinlikle hayır, dans için estetik ve yumuşak hareketler lazım ama benim vücudum daha kaba ve hızlı hareketleri tanıyor” diyor. “İvana kocaya el kaldırmış, ya Burcu erkek arkadaşına?” “Yok erkek arkadaşa da el kalkmaz, aslında kimseye el kalkmaz, yani bazen” diyor.

EN SIRA DIŞI: DİDEM BALIK (Opera sanatçısı):

Didem’le birlikte antrenman yaptığımız spor salonunda buluşuyoruz. Boks eldivenlerini giyiyor. Hocamız Veysel Karani Demircioğlu elini kolunu düzeltiyor fotoğraf için. Sonra bir anda yan stüdyoda Didem’i yoga yaparken görüyorum. “Hayırdır inşallah, ne içtim ki ben” derken Didem gülerek geliyor yanıma. “İkizim o, Sinem. Yoga sever, ben buradayım bak eldivenler” diyor. OperaTwins olarak tanınıyorlar dünyada. Avrupa’da, Amerika’da konserler veriyorlar. Didem mezzo soprano, ikizi soprano. Yetenek genetik ama ses rengi ve zevk şiddeti farklı belli ki. Dünyada ikinci, Türkiye’de ilk solo performans yapan operacılar onlar. Placido Domingo’nun öğrencisi bu kadın, gelmiş kum torbasından dayak yiyor. “Operada da sahne duruşu bokstaki gibi bir ayak önde, tabii yumruk yok ama eskrim var mesela sahnede” diyor. Anlıyorum... Sahnede 3 saat kaldığı zaman çok işine yarıyormuş kick boks. “Time Dergisi dünyanın en zor ikinci mesleği seçmiş opera sanatçılığını. Spor yapan operacı sahnede yorulmaz” diyor. Ama ikizini bir türlü ayartamamış. Anlayacağınız tek yumurta ikizlerini kick boks ayırmış. Bu arada 29 Aralık’ta OperaTwins Caddebostan Kültür Merkezi’nde yeni yıl konseri veriyor. “Herkesi bekliyoruz. Söz dövmeyeceğim kimseyi. Belki sana sürpriz yaparım” diyor. Boks eldivenleriyle sahneye çıkacak gibi geliyor. Yapar...

EN ELASTİK: AKASYA ASLITÜRKMEN (Oyuncu)

Akasya boksa 1989’da başlamış. Bebek boksör!.. Ağabeyi Tayland boksuna merak sarınca ona da göstermiş nasıl yapılacağını. Sonra kick boksa dönmüş. Zaten benzer teknikler. Fotoğraf için ışık ayarlanıyor. Akasya zıp zıp zıplıyor. “Daha zıplama yorulacaksın” diyorum. “Yok canım ben yorulmam” cevabı geliyor. Peki ne işine yarıyor bu spor? “Melek gibi çıkıyorum antrenmandan. Diyelim bir konuda kararsızım. Düşüncelerim netlik kazanıyor. Öfke, hırs kalmıyor. Daha anlayışlı oluyorum, terapi gibi” diyor. Hakikaten bu kız meleği andırıyor. Bakın yüzüne... Tabii şu sıralar “Aşk Kokusu” adlı tiyatro oyununun turneleri var. Ama sporuna engel değil bu. Haftanın en az üç gününü salonda geçiriyor. Bu arada sahne partnerleri Onur Şenay ve Cemal Hünal da dövüş sporlarıyla yakından ilgili. “Cemal bazı projelere danışmanlık bile yapıyor. Boş durmayız hiç” diyor. Tabii komik şeyler de oluyormuş. Bir defa hiç alakası olmayan bir arkadaşı derse girmiş. “Çok zarif bir kızdır. Karşılıklı çalışmada yumruğu vurduğu yerden sekip kendi suratına çarpmıştı. Hâlâ güleriz” diye anlatıyor.

EN GÜÇLÜ: PAMELA SPANCE (Şarkıcı)
Pamela da eski boksörlerden hatta bu beşlinin en profesyoneli. İlk yıllarda epey hevesliymiş. “Kick boksun sert yapısı kulağa hoş geliyordu” diyor. Eğitim aldıkça daha da sevmiş. Kondisyonu çok iyi duruma gelmiş. “Kick boks sayesinde konserlerimde aynı anda dans edip şarkı söyleyebiliyorum. Bana en büyük faydası vücudumu şekle sokmak oldu. Özellikle karın kasları için bire bir” diyor. Ben de tam onu soracaktım. Evde bir deneyin, yarım saat zıplayarak şarkı söylemeyi. Pamela’nın Ayrılamayız Biz İhtiras Var şarkısını söyleyerek zıplayın. Ben denedim güzel olmuyor. Kum torbası ile çalışmak kollarının kalınlaşmasına neden olunca pilatese geçiş yapmış. “Kick boks sayesinde şekillenen vücudumu pilates ile koruyorum. Aslında her sporun yeri ayrı. Yoga dersleri alıyorum. Hem ruhum hem de vücudum inanılmaz bir dinginliğe ve özgüvene kavuşuyor” diyor. Haftada iki gün de yüzmeye gidiyor. Daha ne olsun...