Cumartesi Postası 'Çağımızın lokman hekimiyim'

'Çağımızın lokman hekimiyim'

Paylaş
'Çağımızın lokman hekimiyim'

Türk halkının 5 yıl önce tanıdığı Ahmet Maranki fenomen oldu. Katıldığı televizyon kanallarında reyting rekorları kırıyor, kitapları yüzbinler satıyor, gittiği her yerde büyük sevgi ve ilgiyle karşılaşıyor...

RÖPORTAJ: NİLÜFER KAS

n.kas@hotmail.com

Prof. Dr. Ahmet Maranki’nin tütün eksperi olarak başladığı iş yaşamı, merhum Cumhurbaşkanı Turgut Özal ile başka bir noktaya taşındı. Okumayazma bilmeyen bir anne-babanın oğlu olan Prof. Dr. Ahmet Maranki ‘Bitkilerin Efendisi’, ‘Kozmik Bilimci’, ‘Asrımızın Lokman Hekimi’ olarak anılıyor. Bir yıldır Posta Gazetesi’nin ‘Şifalı Bitkiler Dergisi’ni hazırlayan Ahmet Maranki çok ilginç şeyler anlattı

Hayat hikâyeniz ilginç kilometre taşlarıyla dolu. Daha önceleri nerelerdeydiniz?

Kastamonu-İneboluluyum. Annem de babam da okuma-yazma bilmez. Tütün eksperliği okudum. Gündüzleri okur, akşamları Cibali Tütün Fabrikası’nda eksperlik yapardım. Ardından İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi Tarım Endüstri Mühendisliği’nde bitki, toprak, tarım ve bunların hastalıkları konusunda eğitimime devam ettim. O dönem Turgut Özal ile Edebiyat Vakfı’nda tanıştım. Özal bende ihtilal yaptı. Turgut Özal’ın “Sosyal bilim bilmeyen mühendis tek kanatlı kuştur” sözü üzerine sosyal siyaset alanında yüksek lisansa başladım.

Daldan dala... Sonra yol sizi nereye götürdü?

İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Sosyal Siyaset Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri Ana Bilim Dalında ‘Dünya tütün ve tarım sanayi ve politikaları’ konusunda mastırımı tamamladım. Beni Amerika’ya gönderdiler. 1 yılda 7 eyalet gezdim. Daha sonra Amerika’daki doktoraüstü çalışmalarımda ve tarım çiftliklerinde GDO (genetiği değiştirilmiş organizma) ile tanıştım.

Türkiye bugün GDO’yu konuşurken, ben GDO’yu 1991 yılında biliyordum. Amerika’da tarım çiftliklerinde hibrid ve GDO’lu tohumları, normal boyutunun 5 katı olan domates, tütün, patates, mısırları gördüm. O dönem inanç sistemimde bir değişim yaşadım. Biliyorsunuz inanç sistemimde 40 yaş çok önemlidir. Peygamberlik yaşıdır. ‘Peygamber olamam ama 40 yaşında böyle memur kalmayayım’ diye dua ederdim hep. Köyüme dönüp babadan kalma 40 tonluk elmalığı ektirecektim. Allah dualarımı kabul etti, 40 yaşımda devlet görevlisi olarak Azerbaycan’a gittim. 1993’te başladığım Azerbaycan görevim sırasında hayatım değişti. 2005’de Türkiye’ye döndüm.

"Rusya’daki bir hastanede idrarla tedavi yapılıyor”

Azerbaycan’da neler oldu da bugünkü noktaya geldiniz?

Orada gizli kozmik ve uzay araştırma merkezleri olduğunu biliyordum. Eşim igloterapi (enerji noktalarına akupunktur) ve fitoterapi (bitkisel tedavi) eğitimleri aldı. Onu merkezlere götüre getire bu konulara merak saldım. Rusya’da her yerde sülükle, taşlarla ve bitkilerle tedavi merkezleri vardır. Leningrad’daki bir hastanede idrarla tedavi yapılırdı. Bakü’de tanıştığım biyoenerji, şakra, yerleşim bilimi, taşlarla tedavi ve kozmik yaşam enerjisi gibi tamamlayıcı tıp tedavilerini Türk halkı ile ben tanıştırdım. Azerbaycan’dan döndüğümde televizyonda yaptığım konuşma üzerine devletin kurumları bana ulaştı.

Hangi kurumlar?

O programda neler söylediniz? Milletin mangurtlaştığını (gözü kapalı, yönlendirilmeye müsait) söyledim. İstihbarattan ve devletin ilgili kurumlarından yetkililer beni aradı. Yine aynı şeyi söylüyorum. Televizyon dizileriyle, programlarıyla insanların dikkati başka yerlere çekiliyor. Verilen dalgalarla insanımızın beyni kontrol ediliyor. Vatandaş sağlığını düşünmüyor.

Yanınızda 1000 kişinin çalıştığı doğru mu?

Sadece bu merkezde 100 kişi çalışıyor. Dağlardan bizim için ahlat toplayanlar, ürünlerimizi yapanlar ve call center’larda çalışanlar da dahil, 1000 kişinin üzerinde çalışanı istihdam ediyorum. Kendi adımla 550’nin üzerinde ürünüm var... 15 bin dönüme yakın arazilerimde ürün toplayan işçiler var...

“Oynanan oyunu bozmaya geldim”

Çok mu zenginsiniz?

Bu arazileri Orman Bakanlığı’ndan 49 yıllığına kiraladım. 50 bin ceviz, badem ağacı diktirdim. Halkın ihtiyacı olanı ben görüyorum. Ancak halkımız çeşitli oyunlarla aldatılıyor. Radyasyon saçan ülkelerden ürün ithal ediyoruz. Ben bu oyunu bozmaya geldim. Yoksa, parayla ilgim yok. İstesem köşeme çekilir hiçbir şey yapmayabilirim. Sadece kitabımın gelirleri bile, bana ve çocuklarıma fazlasıyla yeter. Halk bilinçlensin, sağlıklı yaşasın diye koşturuyorum.

Tarımdaki hedefiniz ne?

Türkiye, şifalı bitkiler açısından en zengin ülke. Tespit edilebilen 9 bin 600 endemik bitkiye sahip. Çok araştırıldığında bu sayı 15 bine bile çıkabilir. Sadece benim şehrim Kastamonu’da dünyada olmayan 3 tane bitki var. Mesela, kapari... Gebere otu da Anadolu’da üretilen bir bitkidir. Tarlalarda kenara köşeye atılır. 40 yıl kadar önce yabancılar bunu alıp Fransa ve İspanya’da yetiştirmeye başladılar. Şu an bu ülkeler 20 milyar dolar gelir elde ediyor. Tek temennim yurdum insanının Almanya’dakiler gibi yaşaması. Ülkemizdeki bir takım güçler, holdingler ve tröstler, bu ülkenin faydasına olabilecek şeyleri engelleme gücünde görüyorlar kendilerini. Çalışmalarıma da destek değil, köstek oluyorlar.

“İspanya Kralı bana danışır”

Tamamlayıcı tıp tedavileri mi alternatif tıp tedavileri mi?

Ülkemiz farmakolojik tıbba inanıyor. Sağlık Bakanlığı ise tedavi edici tıptan yana. Oysa bu ülkede önleyici tıp olmalı. Amerika ve Rusya’dan baktığımızda, Türk insanının en mutlu olacağı emekli çağında hastane kapılarında olduğunu, ülkemizin sağlık harcamalarının çok yüksek seviyelere çıktığını gördük. Avrupa, Amerika ve Rusya’da integretif tıp, yani bütünsel tıp diye bir model var. Bugünkü Ortodoks tıbbın engin tecrübelerini kabul ediyoruz. Ama bunun yanında bitkilerin, renklerin, taşların, kokuların, aroma terapinin, fitoterapinin, çamur terapisinin, inanç terapinin, nokta masaj tedavisinin de şifasını ortaya koyuyoruz. Bu eksikliği gördük ve Türkiye’de uygulamaya karar verdik.

Size “Yüzyılın lokman hekimi” diyorlar. Bu lakabı hak ediyor musunuz?

İbni Sina’nın ‘Fittül Tıp’ adlı kitabı rehberimdir. Bu rehberin, aslında, Türk töresi ve İslam’ın yitirilmiş hazineleri olduğunu, bilimsel olarak ortaya koydum. Ben, kadim çağlarda kullanılan bilgileri bugünkülerle birleştiriyorum. Bana ‘Bitkilerin Efendisi’ de deniyor, mutluluk duyuyorum. Ama çağımızın lokman hekimi olmak ayrıca gurur veriyor.

Ailede biri hasta olduğu zaman doktora mı giderler, size mi gelirler?

Annem için yalnızca ‘oğlu Ahmet’im. Yakınlarım için de ‘bizim Ahmet’. Maalesef yakınlarınız tarafından kıymetiniz pek bilinmiyor. Ben Avrupa’da daha etkiliyim. Dünyanın her yanından insanlar bana gelir, şifa arar. Kuran’daki İslami referansları kullandığımız için kamplarımıza Arabistan, Dubai, Libya, Kafkasya ve Sudan’dan insanlar geliyor. Bana bakanlar, başbakanlar, diplomatlar, holdingler ve devlet başkanları danışıyor. Aralarında Dubai Şeyhi ve İspanya Kralı Juan Carlos da var.

Seçim dönemindeyiz. Neden siyasete girmeyi denemediniz?

Sabahattin Zaim, hocamdı. 24 bin dolar maaşla bürokrat olarak çalışırken “Gel ülkene hizmet et” dediler. Geldim, merhum Necmettin Erbakan ile görüştüm. Erbakan “Senin gibi 4 tane adamım olsa bu ülke çok kolay yönetilir” dedi. Siyaset konusunda doktora hocam Nevzat Yalçıntaş da “Ülkene bakan olarak hizmet edersin” diyerek siyasete davet etti. Tam milletvekili olarak aday olacaktım ki asker olan kardeşimden, Fazilet Partisi’nin seçimden önce kapatılacağı bilgisi geldi. Bir gün önce istifa ettim, listelerde ismim yayımlanmadı. Bugün 500 binin üzerinde kişi bana geliyor. Web sitem her gün 2,5 milyon kişi tarafından ziyaret ediliyor. Halk beni seviyor. Artık amacım vekil olmak değil. Ancak bakan olursam siyasete girerim.

“Tarım Bakanı olursam siyasete girmek isterim”

Gönlünüzde Sağlık Bakanlığı mı Tarım Bakanlığı mı var?

Tarım Bakanlığı. Ama sağlık turizmi konusunda bir bakanlık kurulursa onu da isterim.

Milletvekilleri, liderler yoğun bir döneme girdi. Onlara enerjik olmaları için ne önerirsiniz?

Öncelikle iyi bir check-up’tan geçsinler. Her gün alıç, karabaş otu çayı içsinler. Zeytin yaprağını şekeri düşürmek için kullansınlar. Böbrek için zencefil ve zerdeçal iyidir. Her gün 5 bardak yeşil çay içerlerse kendilerini enerjik hissederler. Seçim gezilerindeki yemeklerde, önce tatlıyı, sonra ana yemeği yesinler, salatayı ihmal etmesinler.

Kötü düşünce ve öfke, insanı hasta eder mi?

Güzel gören, güzel düşünür. Güzel düşünen de hayattan lezzet alır. Bunun muhalifi, insanı zehirler, köşelerini bloke eder, içini kapatır. Çekim Yasası’na göre “Ben iyiyim” derseniz, iyi olursunuz. “Eyvah, hasta mıyım?” dediğiniz an, dışarıdaki kötü enerjiler hücrelerinizi bloke etmek üzere üzerinize çullanabilir. Hücreleri bloke eden, bağışıklık sistemini düşüren etkenler arasında hava, su ve toprak da çok önemli... Su, artık 50 yıl önceki su değil. Hava, 50 yıl önceki hava değil.

‘Kamplarımızda 10 yıl gençleşin’

Kozmik beden temizliği uyguluyorsunuz. Nedir bu?

Bu programın gayesi maddi beden yanında, manevi hayatı da değiştirmek. ‘Kozmik bilim’ Allah’ın yarattığı her şey demek: Taşlar, renkler, kokular, sular, Güneş’in ve Ay’ın hareketi... Ayette şöyle buyuruluyor: ‘Ayın hareketinden ibret almaz mısınız?’ Biz ibret aldık. Ay ne yapar? Suları çekip iter... Bedenimizde de bu vardır. Bedenimizle ilgili çalışmalar yapabiliriz. Hangi günlerde? Kozmik Beden Temizliği, her yıl ilkbahar ve sonbaharda Ay’ın çekim kuvvetinden istifade edilerek yapılan bir arınmadetoks programı. Kozmik beden temizliği insanı 10 yaş gençleştirir. İlk kampımız Afyon’da 26 Nisan’da başlıyor.

Kozmik Center zinciri açma projeniz vardı. Ne aşamada?

Ekim ayından itibaren Kâinat Eczanesi, Türkiye’nin her yerinde açılacak. Önce 40 farklı noktaya franchising vereceğiz. Bu zincirlerde dağlarımızdan topladığımız otları, ahlatları, bitkisel hapları satacağız.

(23.04.2011 tarihli Cumartesi Postası'ndan alınmıştır.)

4

Haberin Devamı