Pazar Postası Çağla Şikel: Depresyona girme lüksüm yok
Paylaş
Çağla Şikel: Depresyona girme lüksüm yok

37 yaşında, iki çocuk annesi ve güzelliğinin zirvesinde!Yıllardır hayatımızda, yıllardır hep en tepede. Attığı her adım, söylediği her şey konuşuluyor. Son olarak depresyona girdiği iddialarıyla gündeme gelen Çağla Şıkel’le kariyerinden hayat tarzına kadar her şeyi konuştuk

Röportaj: Oya ÇINAR
oya.cinar@posta.com.tr


- SADECE MODELLİK YAPSAYDIM BARINAMAZDIM

- TOPUKLARIM YANANA KADAR ÇALIŞIYORUM

- MEMUR ZİHNİYETLİ BİR İNSANDIM AMA ACAYİP BİR YERE GELDİM

- ‘OYUNCULUK KONUSUNDA HİÇBİR ZAMAN HEVESİM OLMADI’


■ Yıllardır hayatımızdasınız. Modelliğin bile modası geçti, Çağla Şıkel’in modası hiç geçmiyor...

Hakikaten geçti modelliğin modası, doğru söylüyorsun.

■ Sizin yüzünüz neden eskimiyor?

Sadece modellik yapıyor olsaydım ben de barınamazdım. Bu biraz kişinin farklı yeteneklerini ortaya çıkarmasıyla alakalı. Yaptığım her işte farklı bir Çağla’yı görüyorlar şimdi.

Tek işim modellik olsa, beni yanına yaklaşılmayan biri sanacaklardı muhtemelen. Ama televizyon sayesinde en doğal halimi, ‘Cennet Mahallesi’ zamanında en komik, en çocuk yanlarımı gördüler.

■ O podyumdan kimler geldi kimler geçti, ama sizden sonra bir top model çıkmadı Türkiye’de. Neden?

Mutlaka çok güzel kızlar var. Ama bunun tek cevabı işini aşkla yapıyor olmak. Benim dönemimde biz bu işi çok başka yapıyorduk.

Bir insan aşık olduğu kişinin karşısında nasıl heyecanlanıyorsa, ben hala podyuma aynı heyecanla çıkıyorum.


‘TESADÜFLERE İNANMAM’

■ Oyunculuk neden ‘Cennet Mahallesi’yle sınırlı kaldı?

Hiçbir zaman oyunculukla ilgili özel bir hevesim yoktu. Hayat, doğalında böyle gelişti.

■ Tesadüf, hırs, azim, çalışkanlık... Çağla Şıkel’i bugünkü Çağla Şıkel yapan özellikler arasında bunların önem sırası nedir?

Tesadüflere asla inanmıyorum. Hiçbir şey tesadüf olmadı hayatımda. Çok hırslı bir insan değilim. Ben kendi yolunda yürüyen, biraz da memur zihniyetli bir insandım.

Gözüm hiç yüksekte değildi. Ama acayip bir yere geldim. Buraya gelirken de sindirerek, her adımı ölçüp tartarak geldim. Hala topuklarım yanana kadar çalışıyorum.

Beni buraya getiren özelliklerin başında işime duyduğum saygı geliyor. Her şey zaten bir işi çok sevmekle başlar. O zaman başarı beraberinde geliyor.

■ Bulunduğunuz noktadan geriye doğru bakınca keşkeler mi daha çok yer kaplıyor hayatınızda, yoksa ‘iyiki’ler mi?

Benim hayatım ‘iyiki’ lerle dolu.

■ İyiki dediğiniz şeylerin en tepesinde ne geliyor?

İyiki anne olmuşum!

‘DiSiPLiNLi BiR ANNEYiM’

■ Nasıl bir annesiniz?

Genel olarak disiplinliyim. Benim çocuklarım asla gece 12’de yatamaz mesela. İlk anneliğimde daha evhamlıydım, yaka iğnesi gibi taşıyordum çocuğu, hiç indirmiyordum kucağımdan.

Şimdi daha deneyimliyim. Bir de sabah sarılmalarımız bitmez bizim. Öpüşmeye doyamayız. Bazen çok mu sevgiye boğuyorum onları diye düşünüyorum ama sonra diyorum ki, sevgiden zarar gelmez!

■ Gelecekte onlarla ilgili en çok neyi merak ediyorsunuz?

Yüzleri hep gülecek mi... Çok para kazanmaları gerekmiyor ya da ille çok başarılı olmaları... Tabii ki olsunlar özünde mutlu insanlar olsunlar.

‘AŞKI BEKLEMİYORUM’

■ Asla hayır diyemeyeceğiniz bir şey?

Çocuklarıma bile hayır derim, ama anneme asla...

■ Hayat mottonuz?

Şükür.

■ Aşk?

Beklemiyorum. Şu an öyle bir beklentim yok.

‘ŞANS BENİMLE’ .

■ En büyük hayaliniz ne?

Benim şu an tek hayalim barış... Kendim için de, çocuklarım ve ailem için de kavgasız, insanların ölmediği bir dünya hayal ediyorum.

■ Sizce şans size en çok ne zaman güldü?

Hep gülüyor. Acayip şanslıyım. Maşallah diyeyim. Tabii ki hiçbir zaman her şey süt liman değil, ama sahip olduğun şansı görmek önemli. Ömür dediğimiz şu kadarcık bir şey. Neleri şans görüyorsun bu çok önemli.

'KEŞKE BABAM ÖLMESEYDİ’

■ “Keşke” dediğiniz ne var?

Keşke babam ölmeseydi. “Keşke ölüm olmasaydı” da diyebilirim aslında ama ben öyle söyleyince “Çağla Şıkel depresyona girdi” diye yazdılar. Ben orada çok insani bir şey söylemek istemiştim oysa...

■ Ölüm korkusu gibi mi?

Hayır, ölüm korkusu da değil. Gidip geri gelen yok neticede. Belki orası, buradan daha güzel onu bilemeyiz. Yani şu an yaşadığım hayattan o kadar mutluyum, her şey o kadar şahane ki!

Tüm bu güzellikleri yaşayamamak üzücü olan. Buydu tüm söylemeye çalıştığım. Ama öyle yazdılar, enterasan...

■ Şöhretin bu yanı zaman zaman çok sıkıcı bir hal alıyor mu?

Tüm bunlardan bunaldığınızda kaçış noktalarınız var mı? Nereye kaçabiliriz ki hayatım! Zaten çocuklarım var, öyle bir depresyona girme, alıp başımı gitme lüksüm yok.

Ha ruhani olarak sorarsan, benim kaçışım meditasyon ve nefes. Bir de çok şikayet etmiyorum zaten artık bu durumdan. Sadece bana yapmıyorlar, herkese yapıyorlar neticede.

■ Bu kadar yanlış anlaşılmak kırıcı olmuyor mu?

Tabii ki üzdüğü, sıktığı zamanlar oluyor, ama ben onu kötü bir şey olarak değil, bir kabulleniş olarak yaşıyorum. Evet, insanlar ‘Çağla ne yapıyor, ne giyiyor ya da nereye gidiyor?’ diye merak ediyor.

Bu güzel bir şey... Bununla ilgili bir şikayetim hiç yok. Ama yanlış anlaşılmak üzüyor beni. Ya da yapıcı değil, kötü eleştiriler üzüyor.

■ Ne gibi mesela?

Yani bazen bir olay, ya da bir durum oluyor. Elime telefonu alıp İnstagram’da çok hararetli bir şey yazıyorum. Belli ki bir duygu yükselmesi yaşamışım o anda. O sırada nasıl yazdığıma dikkat bile etmiyorum.

Derdimi anlatmaya çalışıyorum. Oradan biri kalkıp, “İmla hatalarına dikkat edelim” dediği zaman tüm modum düşüyor. Tabii ki Türkçemizi doğru kullanalım, o başka bir şey. Ama ben ne anlatmaya çalışıyorum, o ne diyor gibi bir durum çıkıyor ortaya.

Haberin Devamı