Pazar Postası Çapkın bir kadının hayatı..
Paylaş
Çapkın bir kadının hayatı..

Esengül, arabesk müziğin masum olduğu bir çağın yıldızıydı. 17 yaşında başlayan fırtınalı şöhreti sadece 8 yıl sürdü. 'Taht Kurmuşsun Kalbime' gibi kendine özgü hüzünlü ve yakıcı sesiyle söylediği şarkılar herkesin dilindeydi. Özel hayatında ise tehlikeli bir kadındı: Silahların gölgesinde yaşadı, yeraltı dünyasıyla ilişkileri ve halen esrarını koruyan şüpheli ölümüyle de hep konuşuldu...

Hazırlayan: Mehmet Çelik

Haberin Devamı

mehmet.celik@posta.com.tr

E sen Ağan’ın annesi Piraye Ağan konservatuvar mezunuydu. Annesinin kucağında dinlediği şarkılarla büyüyen Esen Ağan daha 15 yaşında katıldığı bir ses yarışmasında birinci oldu. Genç kızın eğitimini üstlenen besteci Abdullah Bayşu ona ses eğitiminin yanında bir de ismine ‘gül’ü ekleyerek sahne ismini de verdi. Esengül, 16 yaşında Lunapark Gazinosu’nda, sahneye Emel Sayın’ın alt kadrosunda çıktı.

Sesi öylesine beğenilmişti ki Lunapark’taki ikinci gecesinin ardından Bebek’teki Belediye Gazinosu’ndan assolistlik teklifi geldi. Teklifi kabul eden Esengül en genç assolist olarak birden şöhrete kavuştu. Hemen arkasından Ankara’daki Dikmen, Köşk, İzmir’de Akasyalar, İstanbul’da Semiramis ve Maksim gazinolarında sahneye çıktı. Orhan Karadeniz gibi efsane bir besteci ile çalıştığı için söylediği şarkılar hemen tutuluyordu.

Haberin Devamı

1971’de Zalim ile önemli bir çıkış yapan Esengül 1973’te halkın sevgilisi olmasına neden olan ‘Taht Kurmuşsun Kalbime’ şarkısını söyledi. “Bırakamam seni ben / Yanımdan gidemezsin / Seviyorsan benimle / Oturup içeceksin” diyen Esengül’ün şarkıları meyhanelerde milli marş gibi söyleniyordu artık. Esengül en acıklı şarkıları bile gülümseyen bir yüzle söylüyor, onun çıktığı gazinolar dolup taşıyordu.

Sahnede çok başarılı olan Esengül, albümlerindeki şarkıları da kusursuz bir şekilde prova yapmadan bir kerede icra edip kayıt yapıyordu.

ÇAPKIN BİR KADININ HAYATI

Esengül reşit olduktan sonra Orhan Akçınar ile evlendi. Sahne hayatı ile özel yaşantısı arasında bir denge kuramayınca fazla evli kalamadı. Bu nedenle kısa süre sonra ‘şiddetli geçimsizlik’ nedeniyle boşandı. O sıralarda Adnan Şenses ile tanıştı. Çok aşıklardı fakat çok da kavga ediyorlardı. Bir darılıp barışıyorlar derken imam nikahı kıyıp birlikte yaşamaya başladılar.

1977’de yönetmenliğini Oksal Pekmezoğlu’nun yaptığı ‘Yansın Bu Dünya’ filminde Aysel Gürel, Saadet Sun, Adnan Şenses ve Yaşar Yağmur’la başrolleri paylaştı. Tam huzuru buldular derken Esengül, Adnan Şenses’i terk etti ve Beşiktaşlı ünlü futbolcu Tayfun Kalkavan’a kaçtı. Bu olay magazin gündemini uzun süre meşgul etti. Ardından Esengül bu sefer, Tayfun Kalkavan’ı da terk edip yeni bir çapkınlık defteri açtı.

Haberin Devamı

Özellikle İstanbul’da sahneye çıktığı zamanlar mafya babaları onu izlemeye geliyordu. Esengül sahneye çıktığı zaman olduğu yerde durmuyor, masaları geziyor, şarkılarını müşterilerin gözlerine bakarak söylüyor, para savurmaktan hoşlanan ona hayran erkekleri sarhoş ediyordu. Yeraltı dünyasının isimleriyle fazla haşır neşir olunca polis takibine alınmakta gecikmedi.

Çakırkeyif olduğu bir gece gazinoda ünlü kabadayılardan birinin silahını alıp havaya ateş açtı. Bu olay hem sorgulanmasına hem de şöhretinin artmasına neden oldu.

BİR ŞARKI İKİ ÖLÜM

Şişli’de 31 Mart 1979 gecesi Semiramis Pekkan’ın adını taşıyan Semiramis Gazinosu’nda ‘Oflu İsmail’ lakaplı İsmail Hacısüleymanoğlu da Esengül’ü dinleyenler arasındaydı. Oflu İsmail o gece aynı şarkıyı iki kere istedi. Esengül itiraz etmeden söyledi.

Fakat ikinci kez şarkı söylenirken Oflu İsmail havaya bir el ateş açınca gazino sahibi Akbulut Karaoğlu ile tartıştı. Silahlar çekildi, ortalık karıştı. Akbulut Karaoğlu ve şef garson Hasan Yolaldı olay yerinde öldü.

Haberin Devamı

ESENGÜL’ÜN KARDEŞİ: “GARSON BENİM İÇİN ÖLDÜ

” O geceden 27 yıl sonra Esengül’ün kardeşi Sezen Beşikçi gazeteci Tülay Şubatlı’ya olayı şöyle anlattı: “Oflu İsmail sahnenin en önündeki büyükçe bir masada oturuyordu. Masası çok kalabalıktı. Tabakların içinde kokain vardı, sürekli çekiyorlardı.

Ablam sahne aldığında Oflu İsmail “Aldırma Gönül’ adlı şarkıyı söylemesini istedi. Ablam da söyledi. Sonra bir daha söylemesini istedi. Ablam şarkıyı tekrar okudu. Sonra bir anda silahlar patladı. Ne olduğunu anlayamadım, bağrış çağrış herkes kaçıştı. Gazinonun patronu Akbulut Karaoğlu vuruldu. Garson Hasan Yolaldı da beni korumak isterken vuruldu; bana aşıktı, apar topar kulise götürmek isterken bir mermi ona isabet etti. Ablam ‘Sen bu olaya hiç karışmıyorsun’ dedi ve biz hemen toz olduk. Zaten gazinoyu da hemen boşalttırdılar.

Haberin Devamı

Ablam depresyona girdi; cinayeti gördüğünü söylese Oflular peşini bırakmayacak, söylemese ölenin Malatyalı yakınları. Ablam deli gibiydi. Hiçbir şey anlatmadı beni olaylardan uzak tutmak için. Sonradan duyduğuma göre Oflu İsmail ile gazinonun patronu Akbulut Karaoğlu arasında uyuşturucu işinden kaynaklanan bir husumet varmış. Ancak bu ne derece doğru bilemiyorum.”

ESRARENGİZ KAZA

Semiramis Gazinosu’ndaki cinayetlerin üzerinden 19 gün geçmişti. Esengül yeni bir sinema filminin başrolü için teklif alınca bunu kutlamak istedi. 18 Nisan 1979’da Esengül, Emirgan’da kardeşi Sezen Ağan, arkadaşları Turhan Yazıcı ve işadamı Mehmet Faruk Özfıratlı ile geç saatlere kadar eğlendiler. Sabah 04.00 sularında Anadol marka bir otomobille yola çıktılar.

Ataköy Motel’in önündeki caddenin ortasına konmuş kalasları son anda fark eden Mehmet Faruk Özfıratlı fren yaptı. Ancak aracın frenleri tutmadı. Otomobil bir köprünün bariyerlerine çarparak durabildi. Bariyerin demir çubuğu önde bulunan Mehmet Faruk Özfıratlı’ya sonra hemen arkasında oturan Esengül’e saplandı. Mehmet Faruk Özfıratlı olay yerinde, Esengül ise hastanede ameliyat sırasında beyin kanaması nedeniyle hayatını kaybetti. Turhan Yazıcı ve Sezen Ağan yaralıydı.

Esengül yine gazetelerin birinci sayfasındaydı fakat bu kez yaşamıyordu. Kaza kimilerine göre çok şüpheliydi. Söylentilere bakılırsa otomobilin fren telleri o gece onlar eğlenirken birileri tarafından gevşetilmişti. “Yeraltı dünyası intikam aldı” diyenler vardı. Ama polis, kazanın ‘aşırı alkol ve hız nedeniyle’ gerçekleştiğini kayıtlara geçti.

Esengül’ün cenazesi Fatih Camii’nde kılındı. Cenaze törenine sadece ailesi ve yakınlarından oluşan 20 kişi katıldı. Müzik dünyasından katılan kimse yoktu. Kazadan şans eseri yaralı olarak kurtulan kardeşi Sezen Ağan törene iki kişinin yardımıyla gelebildi.

SANKi VAHŞi BATI GAZiNOSU

Semiramis Gazinosu cinayetlerinden sonra kayıplara karışan Oflu İsmail (Hacısüleymanoğlu) sahte kimlikle yurtdışına kaçmıştı. İsmail Hacısüleymanoğlu, yıllar sonra iki kişiyi nasıl öldürdüğünü şöyle anlattı: “Akbulut Karaoğlu başıma dikildi. Elini ceketinin altında tabanca tutar vaziyette, ‘Bir tane daha sıkmazsan adisin.’ dedi. Ceketinin altında tabancasını görünce eline sarıldım. Akbulut’un adamı Hasan Yolaldı’nın silahını bana doğrulttuğunu gördüm. Ben daha atik davranarak silahımı çekip önce iki el Akbulut Karaoğlu’a, sonra da Hasan Yolaldı’ya ateş ettim. İkisi de vuruldu. Sonra süratle kaçtım.

Asansörü iptal etmişlerdi. Merdivenlere yöneldim. Tuvalette saklanan kişi bana ateş etti. Siper aldım. Bu kişi de benim aşağı inmemi bekliyordu. Ben de, pat pat yere vurarak merdivenlerden kaçıyormuş izlenimi verdim. Bu kişi, tuvaletten çıkıp bana ateş etmeye başlayınca ateş ederek kolundan vurup kaçtım.” İsmail Hacısüleymanoğlu, 1985’te Londra’da yaşadığı eve yapılan baskında, Ali Osman Gürekal adına çıkarılmış sahte kimlik ve bir tabancayla yakalandı. İngiltere, Ali Osman Gürekal’ın kim olduğunu öğrenmek için parmak izini Türkiye’ye gönderdi.

Ankara’nın gönderdiği parmak izi İsmail Hacısüleymanoğlu’nun parmak iziyle uyuşmadı. Yanlışlık nedeniyle Oflu İsmail serbest bırakıldı. Aynı gün Ankara, yaptığı hatayı düzeltti ve ikinci parmak izini Londra’ya bildirdi.

KAÇIRTAN HATA

Oysa aynı gün İsmail Hacısüleymanoğlu, Hollanda’ya kaçmıştı. Oflu İsmail 9 Şubat 1987’de, Hollanda’da Hasan Heybetli ile birlikte yakalandı. Oflu İsmail, o sırada İtalyan adaleti tarafından da aranıyordu. Uyuşturucu kaçakçılığı nedeniyle İtalya’ya gönderilen Oflu İsmail, 2 Ekim 1989’da Milano’da 24 yıl hapis cezasına çarptırıldı.

İtalya’da 19 yıl hapis yattıktan sonra 2006’da Türkiye’ye iade edildi. 1979’da Semiramis Gazinosu’nda 2 kişiyi öldürdüğü için yeniden yapılan yargılamada, toplam 30 yıl hapis cezasına çarptırıldı. İstanbul 1. Ağır Ceza Mahkemesi, 13 Nisan 2007’de Rahşan Affı olarak bilinen kanun ve infaz yasası hükümleri gereği cezasının infazını durdurarak tahliyesine karar verdi.