Yazgülü Aldoğan Cengiz bir yana, vatandaş öte yana
HABERİ PAYLAŞ

Cengiz bir yana, vatandaş öte yana

Bu kadar hukuksuzluk, bu kadar tepki, bu kadar istemezik varken Cengiz İnşaat, nasıl oluyor da her işini tereyağından kıl çekercesine bu kadar rahat yapıyor? Nasıl oluyor da inşaat ruhsatı bile olmadan Artvin’de ormanın içinde maden arama bahanesiyle şantiye inşa etmek için ağaç kesmeye başlıyor?

Artvin ayağa kalktı, Artvinlilere çevre illerden desteğe gelenlerin yolu kesildi.

Ve en önemlisi, nasıl oluyor da askeriyle, polisiyle, devlet, tüm gücüyle arkasında durup, Artvin’de neredeyse sıkı yönetim ilan ediyor, yolları kesiyor, tepki koyan vatandaşını gazlıyor. Ne hukuk, ne kamuoyu tepkisi, ne yargı kararları, söz konusu Mehmet Cengiz olunca, akan sular duruyor! Niye? Mehmet Cengiz’in bu kadar itibarlı kişi olması nereden kaynaklanıyor? Biliyorum da gözümüze sokmak için soruyorum. Bu memleket bu kadar mı sahipsiz oldu? Pardon bir kişinin oldu? Artvin’de yine kıyamet kopuyor. Yine halk sokakta. Ormanını, mesire yerini, şehrini devlete karşı koruyor! Hem de bir gündür değil, yıllardır koruyor!

Haberin Devamı

Musul'dan Norveç'e

Hayatta kedinin bile şanslısı var; onlarca mülteci çocuk, Ege’de ölümün soğukluğunu tadarken, Musul’dan Norveç’e, üstelik yollarda kaybolarak gitmeyi başaran bir kedi oldu! Hikayesini dün gözden kaçırmış olabilirsiniz: Musul’dan Türkiye’ye kaçan Suriyeli aile Kunkuş adındaki Ankara-Van cinsi kedilerini de yanlarına aldı. Türkiye’den kaçak botla Midilli’ye giderken Kunkuş da bottaydı! Ama Midilli’den Avrupa’ya gidiş telaşında kayboldu! Aile Norveç’e gitmeyi başardı. Ama sosyal medyayı ayağa kaldırarak onu aradı.

Kunkuş ailesine kavuştu.

Kunkuş’u ise göçmenleri istemeyip hayvanlara sahip çıkan Almanlar sahiplenip Berlin’e götürmüştü. Alman Hayvan Hakları Örgütü, sosyal medyada hikayesini görünce Kunkuş’u bularak Norveç’e yolladı. Böylece bir kedi, dört aylık maceradan sonra ailesine kavuştu. Darısı yollarda ölen kalan insanların başına, üç elma düşsün diyelim mi?

Masal çifti gibiler!

Magazin zor iş. İnsan malzemesi kıt. Konu da çok yok. İki kişi yan yana görülmesin, aşk başladı haberleri çıkar. Bir süre inkar, sonra birlikteyiz açıklaması gelir. Hemen ardından da sorular: “Evlilik ne zaman?” Hacı Sabancı ile Özge Ulusoy’u her gördüklerinde bunu soruyorlar ve bana sorsalar isyan ederim. Hani fakir kız, zengin oğlan, mutlaka kızı aile istemiyordur arka plan yazılacak ya.

Haberin Devamı

Kıvanç’la Başak erdi muradına.

Oysa Özge iyi eğitimli, işinde başarılı, iyi para kazanan, ünlü biri. Kül kedisi değil, elini sallasa ellisi. Velev ki evlensinler, bir aya kalmaz başlar: “Ne zaman ayrılıyorsunuz?” soruları. Nereden mi aklıma geldi? Kıvanç’la Başak’ın evlilik fotoğraflarını görünce. İki yıldır beraberler ve iki yıldır her birlikte göründüklerinde ne zaman evlenecekleri soruldu. Kıvanç deliriyordu her seferinde. Zamanı geldi, evlendiler. O kadar yakışmışlar ki birbirlerine. Hani o fotoğrafın üstüne masal yaz. Ve sizden ricam, lütfen onlara “Bebek ne zaman?” ya da “Boşanma ne zaman?” diye hiç sormayın olur mu! Fotoğraflarını çekin yeter, bakarız. Altına bir şey yazmasanız da!

Haberin Devamı

Müzik eski, format eski, adam eski, tadı yeni!

Müzik seti diye bir şey vardı eskiden. Kocaman bir amfi, üstünde bir pikap, yani plak çalar, bir kaset çalar, kocaman hoparlörler. Önce kaset çalar çöpe gitti, yerine cd çalar alındı. Sonra plak çalar dolaba kaldırıldı. Amfi eskidi, o koca hoparlörleri de attım gitti! Ama şimdi müzik dinlemek için televizyondan başka bir şey kalmadı. Yeni bir müzik seti alalım diyorum. Meğer öyle bir şey de kalmamış! Telefonuna spotify indir, iki küçük WiFi’li hoparlör al, dinle diyorlar. Teknolojiye yetişmeye zorlanıyorum! Longplaylerimi atmıyorum. Dave Broobek’in Take Five’ını mı atayım?

Ve birden postadan çıkan bir longplay bana yeniden nostaljiyi yaşattı: Erol Evgin - İşte Öyle Bir Şey. Erol Evgin hâlâ sahnede şarkı söylüyor, çalıştığı yerde masa bulunmuyor, (fiyatlar da yüksek!) ve hâlâ yakışıklı, ama kapaktaki fotoğraf da öf, neymiş öyle. Çiğdem Talu ve Melih Kibar ile birlikte çalışmalarının 40. yılı ve o formatta bir longplay. 14 parçanın içinde çoğunun sözlerini ezbere bildiğim “Sevdan Olmasa”, “Bir de Bana Sor” ve “Hep Böyle Kal” gibi romantik parçalar var. Şu müzik dinleyecek seti oluşturma meselesini halledip, pikabımı kurup plağımı dinlemeliyim!

Sıradaki haber yükleniyor...
holder