Cezaevinde ölüm adalet midir?

TBMM’deki diğer partiler “AKP sürekli iktidarda kalsın” diye yasa teklifi verse, AKP’liler reddedecek! Bu kadar inatlar. Başbakan Erdoğan Diyarbakır’da, gerek siyasi nedenlerle, gerek oradaki duygusal atmosferle çok önemli bir söz söyledi: “Cezaevleri boşalacak, dağdakiler inecek!” Böyle bir söz söylendiği zaman ok yaydan çıkmış demektir. Tıpkı “askerlik kısalacak, erken terhis yapılacak” denildiği zaman gibi. Kışlalarda, cezaevlerinde bu söz yankılanır, kapılara dayanır! Oysa Başbakan şimdi “Gündemimizde genel af yok, ben hayal kurdum” diyor.

“Hasta tutuklu ve mahkumlar tahliye edilsin” diye CHP’nin verdiği yasa teklifini, vicdanı sızlamadan reddediyor! “Mikrofonda demokrat olmak kolay. Bari hasta tutuklular tahliye edilsin!” diyen BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’a katılmamak mümkün mü? Erdoğan’ın, adalet sisteminin tutukladıklarını bir tür rehin olarak kabul ettiği ortada. Terörle Mücadele Yasası silahsız eylemi bile terör kapsamı içine aldığından hapisaneler doldu taştı. KCK tutukluları bir yanda, protesto eylemlerinde tutuklanan öğrenciler, Ergenekon, Balyoz, OdaTV gibi siyasi tutuklu ve hükümlüler bir yanda, binlerce insan muhalif olduğu için içerde.

Af değil adalet istiyorlar

AKP’nin on yılı, demokrasi adına cezaevlerini doldurmakla geçti. Nedim Şener gibi, Engin Alan gibi, Mustafa Balbay gibi, “Biz af değil, adalet istiyoruz, suçlu değiliz ki affedilelim!” diyenleri anlıyoruz ama zalimin zulmünden bir biçimde kurtulmak gerekiyor: Genel af gündemdedir. Cezaevi koşullarında yardım alamayan 544 hasta tutuklu için bir an önce tedavi amaçlı bir düzenleme acildir! Şarkı türkü dinlerken değil, hapisanelerde tedavi olamadığı için ölümü bekleyen insanlar için akıtılan gözyaşlarına ihtiyaç var!

[[HAFTAYA]]

Adaletin bu mu Türkiye?

Herkesin ağzı açık kaldı: Çocuklara cinsel istismardan hüküm giymiş bir eğitimci, çıkmış, yine taciz etmiş, girmiş, çıkmış, yine serbest! Yine yapacak! Şimdi herkes bağırıyor: “Bu sapık nasıl serbest kalır?” Bu hükümetin zamanında, genelkurmay başkanlığı yapmış biri terörist damgasıyla müebbete mahkumsa, eski emniyet müdürü terörist diye hapse atılmışsa, gaziler tedavi edilmeden cezaevinde çürütülüyorsa, sapıkların serbest kalması doğaldır. Çünkü adalet tersine işliyor! Demiyorum ki bu sapığı asın. O hasta, ama topluma zarar veren bir hastaysa ve tedavisi yoksa, tecrit edilmesi gerekiyor. Bizde taşları bağlıyorlar, kuduz köpekler serbest dolaşıyor!

*

Dershane üzerinden kavga

Komikler! Dershaneleri kapatalım diye ortaya çıkmanın cemaate had bildirmek olduğunu en başta o dershanelere giden gençler anladı. Eğitim üzerinden siyaset yapıyorlar. Amaç bu ülkenin gençlerinin iyi eğitilmesi mi? Eğitimle ilgili sosyal projelerini anlatırken gözleri dolan bir iş adamını dinledim. Dershane kavgası yapanların aksine, ne siyasi, ne maddi hiçbir çıkar hesabı yok. STFA’nın yeni nesil yöneticilerinden Alp Taşkent vaktini, emeğini, parasını harcıyor, “Dedemin kurduğu vakfı iyi çalıştıramadım, bir torun için bundan büyük ayıp olur mu? Şimdi eğitim için ne gerekiyorsa yapıyoruz; amacımız herkese, her yerde dünya standartlarında eğitim” diyor.

STFA, kurduğu “Bilimsel ve Teknik Yayınları Çeviri Vakfı” ile Khan Akademi çalışmalarını yönetiyor. Amerikalı Khan Akademi’nin kurduğu sistemde Harwardlı bir hocanın dersini ne zaman isterseniz o zaman dinleyebilirsiniz, hem de tekrar tekrar. 5 bin video ve 100 bin test, 10 milyon aylık kullanıcının hizmetinde. Sistemde işitme ve görme engelliler bile hiç ücret ödemeden girdikleri sitede her türlü bilgiye erişebiliyor.

Artık Türkçe

Türkiye’de henüz duyurulmadığı halde yarım milyon video izlenmiş bile! Milli Eğitim Bakanlığı tarafından desteklenen sistem okullarda da öğretmenlerle kullanılıyor. Şu anda vakıf üyesi 240 kişi videoları ücretsiz olarak tercüme ediyor, bunlar seslendirilerek kullanıcıların hizmetine sunuluyor. 1500 video çevrildi bile ve bütün bunlar STFA’nın 75. yıl kutlamaları çerçevesinde yapılıyor. Gördüğünüz gibi, eğitime destek veren her vakıf saman altından su yürütmüyor, sadece insanlık yapıyor!