Pazar Postası 'Çok kıskancım! Kadınım sadece beni sevsin isterim'
Paylaş
'Çok kıskancım! Kadınım sadece beni sevsin isterim'

Selçuk Yöntem 62 yaşında. Türkiye’nin en önemli aktörlerinden biri. Hepimiz onu ‘Aşk-ı Memnu’ dizisindeki ‘Adnan’ karakteri ile çok sevdik. İlk evliliğini Zuhal Olcay’la yaptı. Bugün Cihan Hanım ile evli ve Iraz adında bir kızı var. ‘Ben hala çocuğum, ağır desinler diye olgunlaşamam’ diyor ve ekliyor; ‘Rol gereği gay de olurum, soyunurum da.’

‘Kim Milyoner Olmak İster?’ programı reyting sıralamasında hala çok iyi!

Evet, çok iyi giden bir yarışma. İnsanlar hem bilgilerini ölçmek hem de para kazanmak istiyor. Program gecenin bir yarısı yayınlanmasına ve pek konuşulmamasına rağmen gün birincisi oluyor.

Müthiş! Peki sizi en şaşırtan yarışmacı hangisi oldu?

Yaşı büyük bir hanımefendi. İlkokul mezunu; ama hayat deneyimi olan biri. Onun cesaretini, soruları bilmesindeki başarısını çok takdir etmiştim. Programdan önce yarışmacıları görmüyorum, orada tanışıyoruz.

Kendinizi tutamayıp gülme krizine girdiğiniz bir bölümü hatırlıyorum...

Evet, bazen öyle şeyler oluyor. Soruyu sordum; tam yanıtları okumaya başladım ve gülme krizine girdim! O kadar komik seçenekler hazırlamışlardı ki...

Başkası olsa bu aralığı keser, yayınlatmaz!

Bana da sordular ‘Keselim mi?’ diye. İstemedim. O güzel bir andı, neden kesip atalım ki?

Aslında tiyatro oyuncususunuz...

Ankara Devlet Konservatuarı Tiyatro Yüksek Bölümü mezunuyum. Hem aktörüm hem de yönettiğim tiyatro oyunları oldu. Artık yeniden sahnede olmak istiyorum.

Ama hepimiz için siz hep ‘Adnan’sınız...

Rolün yapıştığını sanmıyorum; ama bazen proje, zaman ve kadro o kadar iyi tutar ki akıllarda öyle kalırsınız. Bu da benim için ‘Aşk-ı Memnu’dur.

O zamanlar, Beren Saat ile Kıvanç Tatlıtuğ’un birbirlerinden nefret ettiği yazıldı, doğru muydu?

Hayır ekipte hiç böyle bir şey yaşanmadı, huzurun olmadığı bir yerde iş üretemezsin ki! Ben de bulunmam, çalışmam da. Profesyonellik, karşındakine sempati duymuyorsan bile, işini tam olarak yapmaktır.

Diziye başlarken işler nasıl yürür?

‘Bu dizide kimler var?’ diye sorarsın; ben genellikle iç sesimi dinlerim ve haklı çıkarım. Tecrübeyle sabit. Allah herkese o yeteneği vermiş. Yakınım birkaç kişiye de danışırım mutlaka.

Taksim’de bir kafeye açtığınız 350 bin TL’lik tazminat davasıyla da gündeme oturdunuz!

Evet, orada hamburger yerken çekilmiş fotoğrafımı menüye koymuşlar. Biz de 350 bin TL’lik dava açtık; olay o.

‘Hayatta oynamam!’ dediğiniz bir rol var mı?

Ki de oynamak zorunda kalır!

‘Gay de olurum, soyunurum da!’ diyorsunuz...

Ya ben her şeyi oynarım; gay de olurum, soyunurum da! Gelen senaryo yeter ki sağlam olsun! Laf mı yani! Kiok isterim.

Aktörler çalıştıkları rolün ruhuna girermiş, doğru mu?

Ya böyle saçma sapan bir şey olur mu? Hani rolün etkisine girip kendini öyle sanıyor olmayı, kast ediyorsun! Kim bunu diyorsa saçmalıyor; böyle şey olmaz! Karakterin ruhuna girdiğimiz filan yok! Rolünü yapar çıkarsın! Öteki türlüsü çok hastalıklı bir şey! Deli misin?

Bütün aktörler deli midir?Sizin de var mı deli taraflarınız?

Hepimizde bir uçuk taraf mutlaka vardır. Ama bunun değerlendirmesini ben yapmayayım! ‘Biraz deliyim’ dersem çok komik olur!

Daha açık sorayım: Nerede kayışınız kopar?

Of! Haksızlığa hiiç gelemem! Sakin halimden çıkarım! Trafiğe de çok sinirleniyorum.

Ağzınız bozuk mudur?

(Gülüyoruz) Kendi ölçülerime göre küfür ederim vallahi!

“Yalnızlıktan KORKUYORUM”

Gelelim özel hayata; ilk evliliğiniz Zuhal Olcay ile...

4 yıl evli kaldık; biz çok eski okul arkadaşıyız. Hala da çok düzgün bir arkadaşlık ilişkimiz var.


Çok aşık mı oldunuz yoksa iyi arkadaştınız da ‘Hadi evlenelim’ mi dediniz?

O zamanlar her şey güzel gelişti ve evlendik. Bugün bunun tırtıklamasını yapmaya gerek yok! Hayat öyle olmasını istedi, öyle yaşadık; güzel anılardı. Biz de o anların tadını çıkardık. Kah üzüldük, kah sevindik.

Dost kalmak da zor değil mi?

Tabii zor; ama bizim Zuhal ile kötü anılarımız yok. Ayrıca meslektaşız. Kişilerle ilgili bir şey değil; her şey kader. Herkesin yaşaması gereken şeyler var; önemli olan geçmişe dönüp bu anlardan keyif almak. Bir şeyi örtbas edip kapatıyorsanız o işte güzel bir yan yoktur.

Merak ediyorum, Zuhal Olcay okul yıllarında nasıl bir kızdı?

Şimdi bunu niye, nasıl tarif edeyim ki? Geçmiş gitmiş! O zaman şimdi hayatımda olan kadına Cihan’a ayıp olur.

Bir şeyin üstünü kapatıyorsak...

(Gülüyoruz) Yok onun için değil; şu an arkadaşız; gerçekten gerek yok!

Yıllardır Cihan Hanım’la evlisiniz. 2’nci evliliğiniz...

Evet, bir de kızımız var. Cihan Hanım balerin ve aynı zamanda koreograf.

Aşk adamı mısınız?

Evet, duygu mutlaka olacak. Duygumun olmadığı bir ilişki hiç yaşamadım. Aşk adamı mıyımdır, bunu karşıdaki kadına sormak gerek.

Deli gibi aşık olduğunuz, yerlerde yuvarlandığınız bir aşk var mı hayatınzda?

Olmaz mı? Kimin yok ki! Gençlik yıllarında benim de salya sümük ağladığım, bunalıma girdiğim aşklarım olmuştur.

Şapşal bir durumunuz var mıdır?

Vardır, karıştırma oraları! Ayrıca çok gururluyumdur; asla o kadının karşısında ayılıp bayılmam, ona bir şey hissettirmem. Ama o olmadığında süründüğüm oldu!

Iraz, kızınız... Kız babası olmak nasıl bir şey?

Harika bir şey!

Iraz’ı kıskanır mısınız?

Tabii ki çok kıskanıyorum! Yanlış bir şey biliyorum! İlk başlarda erkek arkadaşı vs. gibi şeyleri daha çok kıskanıyordum, artık kocaman bir kız. O dönemleri biraz atlattık çok şükür. Ama benim kıskançlığım, özenim onun hayata daha doğru bakmasına neden oldu.

Sanatçılar genellikle uzun evlilik hayatı götüremez; siz bir acayipsiniz!

Yengeç burcuyum! Evde olmayı, düzen, aile hayatı severim. Her şey olması gerektiği gibi olmalı, buna inanıyorum. Ev hayatına, o sığınaya çok değer veririm.

Erkeklerle mi yoksa kadınlarla mı daha kolay arkadaş olursunuz?

Her ikisinden de var; ama galiba kadınlarla daha iyi arkadaşım...

Kıskanç bir erkek misinizdir?

Evet, kesinlikle çok kıskancımdır! Ama hastalıklı bir hale getirmem. Duygu kıskançlığı vardır; yani kadınım bana ait olsun, beni sevsin isterim! Yoksa mini etek giymeyecek filan derdinde değilim.

Kadınların size ilgisi de müthiş. Karizmatik ve seksi Selçuk Yöntem!

Kendime hiç seksi ve karizmatik gelmiyorum! Yemin ederim! Hatta aynaya bakınca gülüyorum.

Eşiniz kadınların bu ilgisini kıskanıyor mu?

Hayır! Asla! Bak onun da egosu yoktur. Hani iki sanatçı evde yapamaz filan derler ya; hiç öyle bir ev hayatımız yok. Cihan, kadınların ilgisini hoş görür, eğlenir.

Yalnızlıktan korkar mısınız?

Kontrollü yalnızlığı çok severim. Ama istem dışı yalnızlıktan korkarım...

“Sesim güzel, şarkı söylemek isterdim!”

Sanat ne olmalı?

Sanat insanı biraz sıkmalı, korkutmalı, düşündürmeli... Bütün bunların arasında o insana yol buldurmalı. 90’lardaki hayatla şimdiki hayat bir değil. 2000’lerden sonra her şey değişti. Cep telefonlarının çıkmasıyla artık kikler arttı filan ama ayak bağları da arttı.

Aydemir Akbaş: ‘Tuvaletteyken sevgilinize mesaj atıyorsunuz!’ demişti!

(Gülüyoruz) Çok doğru! Böyle pis bir şey olabilir mi! Çok doğru söylemiş!

Yapmaktan keyif aldığınız şeyler?

Alışverişe bayılırım! Özellikle ayakkabı! Saat, aksesuar, pantolon... Çok var, sayısı söylenmez! Bir keresinde taşınmıştım da menajerim görmüştü!

Pazarlık yapar mısınız?

Hayır asla! Pazarlık yapamam; utanırım! Ama yanımdaki kişi alacaksa sonuna kadar yaparım!



“Hâlâ çocuğum, olgunlaşmadım!”

Klasik bir şeyler toplama alışkanlığınız var mı?

Var! Rahmetli babam gibi eski radyo almaya bayılırım, fotoğraf makinesi de severim. Kendi çapımda bir eyleşme içindeyim diyelim!

Geri dönüp ‘Niye aktörlüğü seçtim’ değiniz oldu mu?

Niye? Bundan güzel iş mi var! Dünyaya bir daha gelsem yine aynı işi yaparım. Güzel sesim var, kitlelere şarkı söylemek de güzel olurdu; isterdim. Şiir okuyorum zaten.

62 yaşında bir erkek, hayattan ne bekler?

Benim yaşla bir derdim yok! Kendimize insan olarak bir zaman yaratmışız; dünya dönüyor, güneş doğup batıyor filan sen bunların umrunda değilsin.

62 yaşına kadar ne anladınız hayattan; onu diyorum...

Geçmiş gitti, yok! Boş! Ha olgunlaştın mı dersen, hayır olgunlaşmadım; ben daha çocuğum! Öğrenmem gereken çok şey var!

Haydaa!

‘Ağır ol molla desinler’ diye çocukluğumu öldüremem! Ne duygum varsa onu istediğim gibi yaşadım; yaşayacağım. Başkaları şaşırabilir; ama ruhum bu. Bu sebeple yaşla başla ilgim yok.

“Küstüm mü tam küserim”

Geriye giden şeyler de yok mu?

Yapmayın... Var tabii ki! Ama niye düşünerek daha fazla geriye götüreyim ki! Hayat tecrübeyle yediğin kazıkların bileşkesi derler ya o hesap! Deneyim tabii ki de önemli!

Sivri taraflarınız yok muydu?

Ya da çok çabuk kırılma huyunuz varmış, değişmedi mi? Herkesin öyle tarafları vardır, düzeltmeye de çalışır. Ben de bu çok çabuk kırılma huyumu düzeltmeye çalışıyorum. Çok gereksiz duygularda, davranışlarda patinaj çekmenin manası yok! Sabrederim ama bir küserim tam küserim. Olanı kabul etmek, o haliyle sevmek çok önemli. Başkalarını kırmamak için ‘hayır’ diyemeyen bir adamım maalesef.

Sanatçılara has o ego var mı sizde de?

Hayır! Egomun yüksek olduğunu düşünmüyorum. Normal bir hayat sürmeye çalışıyorum. Ne bileyim seyahat etmeyi seviyorum, duygularıma göre hareket ediyorum. Ünlü olmayı, çok para kazanmayı hiç hayal etmiş biri değilim.

“Kalabalık, eğlenceli bir aileyiz”

Nasıl bir ailede büyüdünüz?

Doğma büyüme İstanbulluyum. Babam subay olduğu için tayinle birkaç şehir dolaştık. Ama liseyi Şişli Terakki Lisesi’nde okudum. Sonra konservatuar... Zaten tiyatroya, operaya da babam götürürdü. Tiyatrocu olmam gibi, eski radyo merakımı da ondan aldım.

Kaç kardeşsiniz?

1 kız 4 erkek! Ben 4 numarayım. Her gün annemi görmeye gideriz. Kalabalık, eğlenceli, yüksek sesli bir aileyiz.

Okuldan atılma hikayeniz ne?

Politik bir duruşum vardı; aslında çok baskın değilimdir o konuda. Ama konservatuarda ilk yıl hocaların da antipatisiyle atıldım. Sonra Danıştay kararıyla geri döndüm.

Haberin Devamı