Cumartesi annelerinin 400. buluşması

Galatasaray Meydanı’nda bir araya gelen topluluk siyah bir bez üzerine 400’üncü hafta yazısı ve kayıp fotoğraflarını koydular. Söz verilen kayıp Cemil Kırbayır’ın kardeşi Mikail Kırbayır, kardeşinin işkencede öldürüldüğünü söyleyerek, "Amacımız parlamentoya gitmekti. Parlamentoda siyasi partilerle görüştük. Dedik ki ’Bizler kayıp yakınları bizler yüreğimizi kaybedenler insanlar olarak buradayız. Adaleti, vicdanı, ahlakı arıyoruz. Adaleti arıyoruz çünkü hiçbir bağımsız yargının kararı olmadan evlerinden alındı. Gözaltında kaybedildiler. Vicdanı arıyoruz. Çünkü bizim insanlarımızı eli gözü bağlı çırılçıplak hayatına son verdiler. Ahlaki arıyoruz çünkü, ahlaksızca yok ettikleri insanları cesetlerini de yok ettiler. 12 Eylül’ün getirmiş olduğu bu zindanı kaldırmak istiyorsanız siz yasama organısınız, engel 12 Eylül yasası ve onun getirdiği kanunlar, tüzükler ise siz lütfen bunları ortadan kaldırın.’ ’30 yıl boyunca firar etti’ diye yalan söylediler. Cemil Kırbayır yapılan incelemeler sonucu işkencede öldürüldü ve cesedi de kaybedildi. Bütün gözaltında kalanların sonu aynıdır" dedi.

400’üncü hafta açıklamasını okuyan Hasan Ocak’ın kardeşi Maside Ocak da "Devletin güvenlik güçlerince gözaltına alınarak kaybedilen sevdiklerimiz unutulmasın diye 400 haftadır buradayız. Bu meydandan 400 haftadır devleti yönetenlere sesleniyoruz. Kayıplarımızın akıbetini açıklayın, faillerini yargılayın. Yalnız yönetenlere değil, 400 haftadır bu meydandan siyasetçilere, savcılara, basın mensuplarına, akademi dünyasına da sesleniyoruz. Muktedirlerin gücüne boyun eğmeyin, işinizi evrensel değerlere uygun yapın. Anneleri mezarsızlağa mahkum eden, çocuklarına yönelik düşlerini, onların kemiklerine kavuşmakla sınırlayan bu sisteme itiraz edin. İnsan haklarından, adaletten, demokrasiden yana taraf olun. Kayıplarımız bulunmadan, failler yargılanmadan asla vazgeçmeyeceğiz, asla affetmeyeceğiz. Kaybedenlerin, işbirlikçilerin peşlerinde olacağız" diye konuştu.

BDP milletvekili Pervin Buldan "İnsanlığın, vicdanların kör olduğu bir ülkede insanlık aranıyor. Ne yazık ki 1990’lı yıllar bu ülkenin karanlık yıllarıydı. Her birimiz yakınlarımızı farkı yerlerde kaybettik. Herbirimizin yüreği aynı şekilde yandı. Herbirimizin gözünden aynı renkte yaşar aktı. Kimimiz eşimizi, kimimiz kardeşimizi, çocuğumuzu, babamızı kaybettik. Biz biliyoruz ki o isanlar bu ülkenin devleti tarafından, devlet tarafından kurulan çeteler tarafından katledildiler" dedi.

(BB) (FOTOĞRAFLI)