İnternet dünyayı iyice küçülttü. Mesafeler artık bilgisayarlarla, cep telefonlarıyla aşılabiliyor. Ya da bazen iş veya okul nedeniyle sevgililer ayrı kentlerde yaşayabiliyor. Peki bir ilişkiyi; mesafeye rağmen, bilgisayar ya da cep telefonu üzerinden yürütmek mümkün mü? Zor ama imkansız değil AŞK DOKTORU MEHMET COŞKUNDENİZ YAZDI... İnternet dünyayı iyice küçülttü. Mesafeler artık bilgisayarlarla, cep telefonlarıyla aşılabiliyor.Ya da bazen iş veya okul nedeniyle sevgililer ayrı kentlerde yaşayabiliyor.Peki bir ilişkiyi; mesafeye rağmen, bilgisayar ya da cep telefonu üzerinden yürütmek mümkün mü? Zor ama imkansız değil. Bir ilişkiyi ayakta tutan mesafelerle olan ilişkisi değil, kalitesidir. Her şeyden önce aradaki ayrılığın belli bir süreye yayıldığını unutmamak gerekir. İşte bu süre içinde nasıl davranılması gerektiğini de baştan konuşmanız gerekir. Arada mesafe olduğu zaman en sık rastlanan durumlardan biri; internette ya da telefonda çatışmalar. çatışmalardan uzak durmalısınız. Mesafe zaten sizi yoran bir etken. Bir de üstüne bu tür çatışmalar gelirse aranızdaki bağ daha da güçsüzleşir. Geleceğe dair planlardan da pek fazla konuşmamak gerekir. Evlilik hayali sizi birbirinize yakın hissettirebilir ama daha şimdiden bunun planlarını yapmaya kalkarsanız mutlaka bir tartışma unsuru ortaya çıkar. Peki neler yapmak gerek? * Onsuz geçirdiğiniz zamanı anlatın, onun da anlatmasını isteyin. * Sürekli “seni özledim, bitsin bu özlem, çok mutsuzum, dayanamıyorum ” gibi cümleler kurarak hem onu hem kendinizi gereksiz yere germeyin. Tabii ki özlemek, özlendiğini bilmek ilişki için önemlidir fakat bunu sorun haline getirmek karşı tarafabu ilişkinin yürümediği mesajını verecektir. Siz onu özler ve çok severken bu tavrınız nedeniyle bu ilişkiden yorulduğunuzu, sürdüremeyeceğinizi düşünecektir. * Durmadan arayan, mesaj yollayan, e-mail gönderen taraf olmayın. Karşı tarafı sıkmayın. İletişim ortaklaşa olmalıdır. Eğer bir tam gün hiç iletişime geçmediyseniz, sonraki gün bir mesaj yollayabilirsiniz. Bunda da sitemkar olmayın. Bir günde kimse kimseyi * Aynı saatte aynı şeyleri yapabilirsiniz. örneğin aynı filmi izleyebilirsiniz. Ya da aynı şarkıyı dinleyebilir, aynı saatte aynı yemeği yiyebilirsiniz. Bu sizin paylaşımınızı artıracaktır. * Birbirinize uzun metinler yazın.Kısacık mesajlarla geçiştirmeyin. * Birbirinize güvenmeniz şart.Güven yoksa, yan yana olsanız bile ilişkinizin yürümeyeceğini unutmayın. KISKANçLIK NASIL AŞILMALI? Birbirinden uzakta olan çiftlerin aşmakta en çok zorlandığı engel, kıskançlık. İnsanın sevdiği kişiyi kaybetme ya da onun tarafından reddedilme olasılığı büyük bir kaygı kaynağıdır. Bu açıdan bakıldığında, kıskançlık sevginin bir işareti olabilir. Sağlıklı birey, bu duygularının farkındadır ve kıskançlığı yönetir. Kıskanma, bu düzeydeyken ilişki için tatlı bir oyun gibidir. çiftleri hoşnut bile edebilir. İnsana karşısındaki için vazgeçilmez olduğunu düşündürür ve memnuniyet oluşturabilir. Başkalarının sevdiği insanın üzerinde yoğunlaşan ilgisine tanık olmak ya da bunu bilmek kimsenin hoşuna gitmez. Ancak bilinçaltında temel güven duygusu ve kendine saygısı yeteri kadar gelişmemiş insanlar, bu korkuları hastalıklı düzeyde yaşayabilir. Kişi, kendine olan Kişi karşısındakini güvenilmez olmaklasuçlamaya başlar. Korkuları bir süre sonra huzursuz bir yaşantıyı getirir. Bu huzursuzluk da diğer insanın yaşamını çekilmez durumlara sokar ve ilişki zedelenmeye başlar. Bu bir kısır döngüdür. İlişkisi kötüleşmeye başlayan birey, daha fazla güven kaybı içine girer ve dolayısıylakıskançlık duyguları fazlalaşır. Rahatsızlık derecesinde kıskançlık duyan kişi, duygu ve düşüncelerine aşırı zaman ayırır. Birey, neredeyse tüm zamanında, takıldığı kuşkulu düşüncelerin etkisinde yaşamaya başlar. Aşk ilişkilerinde kişiler, karşısındakinden makul olanın çok ötesinde taleplerde bulunur. Kısıtlama, sosyal engelleme en çok görülen durumlardır. Olumsuz duygular, kişiye daha çok denetleme ihtiyacını getirir. Takip etme, cep telefonlarını karıştırma SAHİPLENMEKTEN KAçININ Bu durumdan kurtulmanın yolu özgüveninizi artırmaktan geçer. Unutmayın ki, siz onun tarafından seçilmiş sevgilisiniz. Bu bile sizi rakip gördüğünüz herkesten bir adım öne çıkarır. Ayrıca kendinizle barışmanız ve kendinizi sevmeniz de şarttır. Siz mutsuzsanız, bu mutsuzluğu ilişkinize de taşırsınız. Hatta sevgilinizin siz yokken mutlu olmasından rahatsızlık duyar ve bunu kıskançlık olarak dışavurursunuz. Böyle durumlarda şunu düşünün: Birlikte geçirdiğiniz zamanlarda çok eğlendiniz öyle değil mi? Biriktirdiğiniz anıları tekrar tekrar aklınıza getirin. Size söylediklerini, sizi ne kadar sevdiğini, sizi ne kadar beğendiğini söylediği anları... Bu şekilde; bir yere gitmeyle ya da sosyalleşme ile aşkınızın bitmeyeceği konusunda inancınızı tazelemiş olursunuz. Kıskançlık ikili ilişkilerde karşı tarafta kaygı yaratıcı bir taktik olarak değerlendirildiğinde sevgi ile bağdaştırılmaz. Sevgi ile bağdaştırılmamış bir kıskançlığın da ilişkide yeri olamaz. Sahiplenici sevgi, gerçek sevgi değil, ihtiyaçtan kaynaklanan sevgidir. Sevdiğimiz insanları ve şeyleri rahat bırakmalı, tüm ihtiyaçlarımızı karşılamalarını beklememeliyiz. Başkalarına ne kadar az ihtiyaç duyarsanız onlar sizinle daha çok beraber olmak isteyecektir. Sahiplenicilik kıskançlık duygusunun çıkış noktasıdır. Unutmayın ki; ne kadar az sahiplenirseniz o kadar çok sevilirsiniz.