Cumartesi Postası “Gezi'nin gündemine uyduk ve...”

“Gezi'nin gündemine uyduk ve...”

Paylaş
“Gezi'nin gündemine uyduk ve...”

“Ailece izliyoruz” söylemi sanki onun için söylenmiş: Kelimelerle oynayan Ali İhsan Varol.

- Hem beyefendi hem de sempatik bir sunucu olarak girdiniz hayatımıza. Bunu nasıl başardınız?

Haberin Devamı

Yarışmanın ortamı samimiydi. Ben de o ortamda bulunmaktan hoşnuttum. O yüzden izleyenler de sıcak ve samimi gördüler yarışmayı. Katılanlar bizim gibiydi. Hırs peşinde değillerdi, kazanç için gelmemişlerdi. Karşınızdaki kişi yalnızca eğlenmek için orada bulunuyorsa, sizin de başka bir beklentiniz yoksa, samimi bir şey çıkıyor ortaya.

- ‘Kelime Oyunu’ndan sonra ‘Kardeş Payı’ dizisinde oynamaya başladınız. Hâlâ kadrodasınız. Aldığınız tepkiler nasıl?

Güzel şeyler söylüyorlar. Sonuçta “oyunculuk yapacağım” diye girdiğim bir iş değil bu. Hayranı olduğum insanlar bir iş yapıyorlardı, bana teklifte bulundular. “Evde oturup ekrandan seyredeceğime içine gireyim” dedim. Neler yaptıklarını, nasıl çalıştıklarını görüyorum, bu bile hediye benim için.

Haberin Devamı

“Günün getirdiğiyle ilerlerim”

- Peki siz oyunculuğunuzu nasıl buluyorsunuz?

Kendimi oyuncu olarak görmüyorum. Bir karakteri canlandırmaya çalışıyorum yalnızca. Oyunculuk çok başka bir şey.

- O zaman “Oyuncu olmayı düşünüyor musunuz?

” diye sorayım. Valla bilmiyorum. Plan yapmam ben. Sunuculuk da planlı başlamadı. Gün ne getirirse o şekilde ilerlerim.

- ‘Kardeş Payı’nda kötü bir karakteri canlandırıyorsunuz. Rolünüze çalışıyor musunuz?

Yazılanı okuyoruz, okuduğumuzun da belli bir kısmını anlıyoruz, anladığımızı da değerlendirip ortaya bir şeyler koymaya çalışıyoruz. Ama bu, role hazırlanmak mıdır, zannetmiyorum. Sette olan mekanizmanın içindeki akışa kendinizi bırakabiliyorsanız güzel bir şekilde akıp gidiyor, benim çok da çabalamama gerek kalmıyor.

“İnsanlar yarışmayı özlüyor”

- ‘Kelime Oyunu’nu yeniden sunma ihtimali var mı?

Evet ama net bir şey yok. Nasıl yayınlanacağına, kimin sunacağına format sahipleri karar veriyor. Başka biri de sunabilir yani. Ama oyunculukla kıyaslayınca ‘Kelime Oyunu’ iyi bildiğim bir şey. Tekrar yapmak isterim.

- Şu an izleyicilerden size “Diziyi bırak, yarışmayı sun” diyen oluyor mu?

Twitter’dan bazen mesajlar geliyor. Kelime Oyunu’nu özlediklerini söylüyorlar. -

- Yarışma sorularını nasıl hazırlıyordunuz?

Daha çok TDK (Türk Dil Kurumu) sözlüğüne bakıyordum. Ayrıca birçok bulmaca sözlüğü kullanıyordum.

Haberin Devamı

- Yarışmanın, hafızanızda yer edinen ilginç bir bölümünü anlatır mısınız?

En ilginç yarışmacı Yusuf Dinçer’di. 9 bin 800 puan yapan arkadaşımız. Osmanlı tarihini ezbere biliyordu. Örneğin “1402” diyorsunuz; padişahtan şeyhülislama ve vezirlere kadar sayıyordu. Youtube’da on binlerce defa izlenmiştir onun bölümü.

‘ANTROPOLOJİ OKUYACAĞIM’

-Üç üniversiteye başlamış, hepsini bırakmışsınız. Neden?

Öğrencilik için biraz kartlaşmıştım. Önce astronomiyi kazandım. İstediğim değil, tutturduğum bölümdü. 6 ay derslere girip çıktım. Sonra tarih bölümüne girdim, kısa bir macera oldu. Kamu yönetimini kazandım, o sırada çalışmaya başladım. Yaşım da gelmişti. Yürütemedim, kaldım. Biraz daha rahatladıktan sonra antropoloji (kültür bilimi) okumak istiyorum.

- Son okulu bıraktığınızda ne iş yaptınız?

Şoförlükten işletmeciliğe birçok geçici işte çalıştım. Televizyonda da prodüksiyon asistanlığı yaptım. Getir götüre bakıyordum yani. Bir buçuk yıl ‘Çarli İş Başında’ isimli dizideki maymunun bakıcılığını bile yaptım. Sonra metin yazarı oldum. ‘Kelime Oyunu’ için deneme çekimi yapıyorlardı, elimde sorularımla gittim stüdyoya. Soruları ben yazdığım için deneme amaçlı benim sunmamı istediler. Her şey böyle başladı.

Haberin Devamı

(12.04.2014 tarihli Cumartesi Postası ekinden alınmıştır.)