Cumartesi Postası “Minik oğlumun ileri yaşlarını göremeyeceğime üzülüyorum”

“Minik oğlumun ileri yaşlarını göremeyeceğime üzülüyorum”

Paylaş
“Minik oğlumun ileri yaşlarını göremeyeceğime üzülüyorum”

'Sen Olsan Ne Yaparsın' adlı yeni bir televizyon programı başladı. Gizli kameraların önceden yerleştirildiği bir mekanda parası çıkışmayan anneye, kötü davranılan yaşlı teyzeye karşı tutumumuz ekrana taşınıyor. Altan Erkekli de (59) halkın vicdani tepkilerini yorumluyor. Erkekli; 'Bir İstanbul Masalı', 'Bir Demet Tiyatro' gibi dizilerin ve 'Vizontele', 'Vizontele Tuuba', 'Organize İşler', 'Güneşi Gördüm' gibi filmlerin güçlü oyuncusu. İki yıl önce, 57 yaşında, üçüncü kez babalığı tadarak herkesi şaşırtan Altan Bey konuğumuz oldu

RÖPORTAJ: ÇAĞNUR HATİPOĞLU

Haberin Devamı

* TRT 1’de başlayan programınız ‘Sen Olsan Ne Yaparsın’ın ilk bölümünde hepimizi ağlattınız.

Amerika’da 15 yıldır yayınlanan bir programdı bu. Onu kültürümüze uyarladık. İnsanımızda vicdan sorgulaması yaptırıyoruz. İlk programda, oyuncumuz olan genç bir annenin markette bebek bezi ve mama alışverişi yaptıktan sonra parasının çıkışmamasını ve kasada düştüğü durumu işledik. İnsanımızın yardımseverliğini gördük.

* Aslında vicdanlı, insaflı, konuksever milletizdir. Ama galiba bu özelliklerimizi kaybettik, değil mi?

Hayat, yaşam hızı, dünyanın ritmi, teknoloji farklıydı bir zamanlar. Kadıköy’de, Koşuyolu’nda doğdum. Şimdi sitelerin olduğu yerde koyunlar otlardı. Mandıra vardı, oradan süt alıyordum. Bostandan fileyle domates, patlıcan, biber alırdım. Mahalledeki herkesin biz çocuklar üzerinde, anne-babamız kadar hakkı vardı. Onlardan çekinirdik. Bugün ise kimse kimseye ‘merhaba’ bile demiyor. İnsanlar bir an önce evine girmek, başka da bir şeye karışmak istemiyor. Herkes kendi hayatını yaşamaya başlayınca değer yargılarını unuttu. İlkokul ve ortaokulu Mardin’de, yatılı okudum. Ailem İstanbul’daydı. Buna rağmen hafta sonları ailemin yanına giderdim. Oysa şimdi, mesela ağabeyim İstanbul’un karşı yakasında oturuyor, anca bayramlarda görüşebiliyoruz. İşte bu program bize unuttuklarımızı hatırlatacak.

Haberin Devamı

* O yaşta yatılı okumak zor değil miydi?

İlkokul 1’deyken çok ağladığımı hatırlıyorum. Düşünün; daha ana kuzususunuz. Zor oldu ama beni ben yapan değerler de o yatılı okulda oluştu. Hayatı arkadaşlarla paylaşmak, birlikte sorumluluk almak, çorabını ya da ayakkabı bağını yıkamak, başına birşey geldiği zaman ayakta kalabilmek, canın kek istediğinde annene yazıp istemek... Bu değerlerden söz ediyorum.

* İstanbul’dan sıklıkla kek gelir miydi?

15 gün sonra ağabeyimin arkadaşı Süleyman Ağabey annemin yaptığı keki getirdi. Süleyman Ağabey yataklı vagonlarda kondüktördü. Daha sonra 15 günde bir ailemden kek geldi.

“KARİYERİMİ ÖĞRETMENİME BORÇLUYUM”

* Oyunculuk nereden çıktı Altan Bey?

Kim fark etti ya da yönlendirdi sizi? Lise 1’deki İngilizce öğretmenim Pesen Hanım... Kariyerimi ona borçluyum. Kendisi hala hayatta, ellerinden öpüyorum. Bir bayram tatilinde okulda eğlence düzenlenmişti. Hazırlık sınıfından ben katıldım eğlenceye. Yeteneğimi annemden aldım. Daha önce de taklit yapardım. O gün de müdürümüz Necdet Bey’in ve diğer hocaların taklidini yaptım. Tüm okul alkışlıyordu. Hatta Amerikalı hocamız “İlerde büyük aktör olacaksın” dediğinde ‘ne diyor bu adam, inşaat mühendisi olacağım ben’ diye düşünmüştüm. Pesen Hanım da bana “Sen inşaat mühendisi olmak istiyorsun ama bu mesleği yapmayacaksın. Onlar bina, köprü yapıyor, sen onların yaptığı bu yapılaşmayı sanatınla oluşturacaksın” dedi.

Haberin Devamı

* Yetenekliymişsiniz.

Evet ama çok da çekingendim. Subay çocuğuydum. Evde disiplin muhteşemdi. Yatılı okulda da disiplin çok iyiydi.

* Hayatınızın dönüm noktası olduğunu düşündüğünüz olay ne?

Tiyatro yapmaya karar vermem... Konservatuvarda okurken bana güvenip başrol veren üç öğretmenim... O oyunu oynarken Rutkay Aziz’in beni tanıması. Benim atlama noktamdır o. ‘İnadına Yaşamak’ oyununu benim oynamamı istedi, o şekilde yükselişe geçtim. Oyunu bin kez oynadım. Bir dönüm noktam da ikinci eşim Ebru ile tanışmamdır.

Haberin Devamı

GEÇ YAŞTA BABA OLMAK BEN RAHATSIZ ETMİYOR

* Üç oğlunuz var. En küçüğü Ali, iki yıl önce doğduğunda siz 57 yaşındaydınız. Çok geç yaşta baba olmak sizi rahatsız ediyor mu?

Ali şimdi 2.5 yaşında. Can 15, Efe de 24 yaşında. En küçük oğlumun ileri yaşlarını göremeyeceğimi düşünüyorum. Onun dışında rahatsızlığım yok.

* Kız babası olmak ister miydiniz?

Çok. Kızlar daha toparlayıcı... Erkekler dünyalarında ve farklılar.

* ‘Sen Olsan Ne Yaparsın’da en büyük oğlunuz Efe de rol alıyor. Büyük bir mutluluk olmalı.

Onunla oynamak büyük bir gurur. O da konservatuvar mezunu ve oyuncu adayı. İlk bölümde kötü bir rolü vardı, tepki bile aldı.

* ‘Yalan Dünya’ dizisinin bitmesine ne diyorsunuz?

‘Yalan Dünya’ymış, bitti (tebessüm ediyor). Hem de bir gecede. Onlar kendilerince önlemler aldılar. Haklı olabilirler ama emek en yüce değerdir. Bu unutulmamalı.

Haberin Devamı

İSTANBULKART'I VAR

* Halkla iç içesiniz. Sizi pazarda, otobüste, metrobüste gördükçe yadırgıyoruz.

Hayatın sokaklarda olduğunu unutmamak lazım. Gözlük ve kasket takarak, gizlenerek yaşamaya ne gerek var. Bir de trafikte saatlerce takılıp kalmaktansa ‘İstanbulkart’ satın alarak metro ve metrobüsten faydalanmak gerek.

* Toplu taşıma kartınızı görmek istesem?..

Tabii (cebinden kartını