Cumartesi Postası 'Bir şaka yaptım boşanmanın eşiğine geldim'

'Bir şaka yaptım boşanmanın eşiğine geldim'

Paylaş
'Bir şaka yaptım boşanmanın eşiğine geldim'

Manken Tuğba Özay'la eski dostuz. Şimdi Tubiş çok önemli bir yol ayrımında. Eşine bir şaka yapmış, ayrılmanın eşiğine gelmişler. Kocasını seviyor ama onunla birlikte İtalya'da yaşamak konusunda kararsız. Burada kalmayı seçerse boşanmaları kaçınılmaz olacak. “Ya bir yol bulacağız ya ayrılacağız” diyen Tubiş'in kafası bu aralar müthiş karışık anlayacağınız. Evrenden, ona netlik vermesini diliyorum.

Önce müzik. Dördüncü albümün hazırlığı içindesin...

Haberin Devamı

Üç şarkılık bir albüm. Bayramdan sonra çıkacak. ‘Hoşçakal Bayım’ ve ‘Zıpla’nın sözleri bana ait. Daha önce ‘Gel Gör Beni Aşk Neyledi’ ilahisini seslendirmiştim. Tuğba Özay’ın ilahi seslendirmiş ve bunu dünya soundunda yapmış olması çok sıra dışıydı ama hak ettiği yeri bulmadığını düşünüyorum. Birileri destek verse daha farklı olabilirdi herşey.

‘Hoşçakal Bayım’ şarkın çok anlamlı, kime yazdın?

Bu şarkıyı dört yıl önce arabada giderken yazmıştım. Dalida’nın bir şarkısını dinliyordum. Fransızca bir cümleydi, o cümleden yola çıkarak “Hoşçakal bayım, her şey bitti” dedim. Bir süre önce de besteledik. “Cezaevini ben çağırdım”

2008 yılında tehdit suçuyla 5.5 ay boyunca tutuklu yargılandın. Cezaevinde neler yaşadın?

Haberin Devamı

Sana bir şey söyleyeyim: Ben kendimi mahkum ettim aslında. Niye biliyor musun? Çağırdım çünkü. Küçüklüğümde garip hayaller kuruyordum, hapse girmek de bunlardan biriydi: Hapisteyim, şöyle oturuyorum, biraz da hanımağalık ruhu var ya bende... Koğuş ağası olmuşum falan... Yaydığın enerji, istediklerin ve evrene verdiğin mesaj çok önemli. Abi, büyüdüm ve kendimi gerçekten içerde buldum. On gün sonra da koğuş sorumlusu oldum. Ve dedim ki kendime “Yaaa, ben evrene nasıl bir mesaj yollamışım.” Oluyormuş. Her zaman bir yabancı ile evleneceğimi de biliyordum çocukluğumda ve evlendim.

Özgürlük neydi o zamanlar senin için?

Yılbaşı gecesinin sabahıydı... Karlı, çok soğuk bir gündü. Don olmuştu resmen. Avluda asılı çamaşırlar karton gibi, katır kuturdu. Çözmek için çamaşırları tekrar ılık suya koyduk. O soğukta çıktım, gökkubbenin altında secde ve dua ettim. 2.5 saat öylece kaldım. Parmaklarımı artık hissetmiyordum soğuktan. Ama özgür olmayı o kadar istedim ki o anda, üç hafta bile geçmedi serbest kaldım. Benim için özgürlük maviydi, gökyüzüydü. Özgürlük, sağlıktı. İnsanı ayakta tutan en önemli şeylerden biri umut. Umudunu kaybetmeyeceksin. Yaşama sevincini ve umudunu kaybettiğin anda ölümü bile göze alabiliyorsun.

Kendi içine kapandıktan sonra ne değişti?

Her şeyi affetmeyi ve sabrı öğrendim. Acılarla yüzleşmek, onlara direnç yerine sabır göstermek... Bu konularla ilgili çok kitap okumasam benim için zor olurdu bu dönüşüm.

Haberin Devamı

Ölmek istediğin oldu mu?

Yok ya, o acizlikte ve isyanda olmadım hiç. Aksine olanı olduğu gibi karşılamayı öğrendim. Eskiden çok öfkelendiğim şeylere zamanla ‘eyvallah’ demeyi öğrendim. Eyvallah çok da güzel bir kelimeymiş, anladım.

‘Eşimin dizinin dibinde oturacak kadın değilim’

Evliliğin nasıl gidiyor Tubiş?

Altı senelik bir evliliğim var. Eşim, (Ludovic Fattizzo) belki de tanıdığım en güzel insan. Karakter olarak çok doymuş ve görmüş. Beni asla yargılamadı ve hesap sormadı. Hep destekledi, başarılarımla gurur duydu, güzelliğimle onurlandı... Ama işler artık değişti. Geçen 1 Nisan’da eşime bir şaka yaptım. Sabahın köründe kalkıp “Senden boşanmak istiyorum” diye bir mesaj yazdım. Eşim hemen beni aradı “Kalbim yerinden çıkacak, ne diyorsun sen? Bu nasıl bir mesaj” diye. Ağlamaya başladı. Ay ben bir kötü oldum... 1 Nisan nedeniyle şaka yaptığımı söyledim.

Haberin Devamı

Tubiş, öyle şaka mı olur yaa?

Ne bileyim, o anda öyle bir fırlamalık geldi. Bir de ‘bakayım tavrı ne olacak’ dedim. Galiba yine çağırdım ben öyle bir olasılığı. Sonunda konuşma tatlıya bağlandı. Aradan bir buçuk ay geçti, evlilik yıldönümümüzde Instagram’da eşimle benim bir fotoğrafımızı paylaştım, altına da ‘umarım nazar değmez’ diye yazdım. Görüyor musun herşeyin nasıl birbirine bağlandığını?.. Gerçekten çağırmışım! Sonra eşimden bir mesaj geldi; “Ben senin hayatında neredeyim? Kariyerin ve yaşamın benden çok daha ötede, bunu görmeye başladım” diye yazıyordu. “İşini bırakıp İtalya’ya yerleşmiyorsun, bunu yapmayacağını görüyorum artık. Oysa ben çocuk sahibi olmak istiyorum. Eve geldiğim zaman eşimi karşımda görmek istiyorum. Seni çok seviyorum” diyordu.

Sen ne cevap verdin?

Başka kadın olsa gidip İtalya’ya yerleşir, kocasının dizinin dibinde oturur. Ama ben hiçbir erkeğin boyunduruğuna girmem. Ben annem gibi güçlü, tuttuğunu koparan bir kadınım. Şimdi ne karar vereceğimi bilmiyorum. Eşim de haklı tabii. Şimdi dönüp baktığımda o olumsuz enerjiyi nasıl yaydığımı daha iyi anlıyorum: ‘Hoşçakal Bayım’ şarkısını dört sene önce yazmıştım, eşimle filan ilgisi yoktu, içimden öyle gelmişti. Eşim o zaman bana “Ama şimdi millet bana yazdığını sanacak” demişti. Alakası yoktu aslında. Gerçekten de enerji ile bugünü çağırdığımı sonradan anladım.

Haberin Devamı

“Güzel bir düşten uyanmak üzereyiz”

Son kararın ne?

Kararsızım. Nasıl bir süreç bekliyor beni, bilmiyorum. Buna ayrılık demiyorum, beraberlik de demiyorum. Şu anda ad koymak erken. Tek bildiğim; eşimi çok sevdiğim. İnsanlığını seviyorum yani.

Aşık değilsin yani.

Aşk gözümü kör etmişti ilk zamanlar. Şu anda mantığım devrede. Diyelim ki gittim İtalya’ya, yerleştim, çocuk yaptım... Kendimi biliyorum: Sosyal hayatın içinde olmalıyım, çalışmalıyım, üretmeliyim... Düşüncelerimi hayata geçirmeliyim. Zaten yıllardır iki ülke arasında yaşıyorum. Bunu daha fazla sürdürmek zor olacak. Üstelik denenmişi tekrar denemek ne kadar doğru? Ya aşk biterse?.. O gün ne olacak? Yani bilemiyorum, belki de eşim ve ben güzel bir düşten uyanmak üzereyiz.

‘Aslında hayat kısacık’

Maldivler’den yeni döndün. Ruhunu mu arındırdın orada?

8 gün kaldım. Gerçekten kendimi yeniledim. ‘Ölmeden önce görülmesi gereken yüz yer’ arasında olduğu için gittim. Ruhumu arındırdım ve orada sen aklıma geldin. Şöyle ki; her akşam o altın kumların üzerine oturdum, sen geldin aklıma ve 45 dakika boyunca yoga-streching-nefes karışımı çalışmalar yaptım. Etrafta küçücük yengeçler dolaşırken ben her akşam yıldızlara ve Ay’a selam verdim.

20 yıldır dostuz yolunda ve ikimiz de farkındalık yolundayız. Neler değişti hayatında?

Senin kadar profesyonel değilim ama bu yolculuk çok keyifli. Daima hayatıma güzel enerjileri yayıyorum, şükrediyorum, teşekkür ediyorum Allahıma. Bana ‘tabiatın kızı’ diye isim taktılar, çünkü tabiatı ne kadar içsel hale getirirsem o kadar özümü bulduğumu fark ediyorum. Bizler ve bizim gibiler etrafa bu anlamda ışık saçıyor, örnek oluyor.

Arkana dönüp baktığında pişmanlıkların olduğunu düşünüyor musun?

Hayat, uzun olduğunu düşündüğümüz bir maraton. Oysa aslında çok kısa bir zaman dilimi. Milyarlarca yıl geçiyor, geçmiş ve bunun içinde senin yaşadığın okyanusta bir kum tanesi. İnsan bu bilinçte olunca hayata daha başka bakmaya başlıyor. Geçmiş bir zamanlar ‘şimdi’ydi. Gelecek de ‘şimdi’ olacak ve o da geçecek. Bu yüzden, önemli olan, şimdiyi yaşamak ve onu güzelleştirebilmek.

(19.07.2014 tarihli ekten alınmıştır)