Cumartesi Postası 'Diziler, benim hayat damarım'

'Diziler, benim hayat damarım'

Paylaş
'Diziler, benim hayat damarım'

Tam 19 yıl sonra tiyatroya dönen usta oyuncu Erdal Özyağcılar, eşi Güzin Özyağcılar ve kızı Zeynep Özyağcılar ile birlikte 'Tiyatro Martı'yı kurmanın heyecanını yaşıyor. Yeni oyunu 'Hoşgeldin Boyacı'ya gittim. Oyun; yasak bir ilişki üzerinden hayata ve sınıf mücadelesine dair çok şey söyleyen bir karakter komedisi. Erdal Bey'i tiyatro sahnesinde izlemek ve onunla yeni projeleri hakkında sohbet etmek pek keyifliydi.

RÖPORTAJ: ELÇİN CAN
elcin.can@posta.com.tr

Haberin Devamı

* 19 yıllık aradan sonra ‘Hoşgeldin Boyacı’ ile tiyatroya döndünüz. Kapalı gişe oynuyorsunuz. Tiyatro seyircisi sizi özlemiş olmalı.

Dizide, sinemada veya tiyatroda oynamak benim için çok değerli. Bunları ayırmam. Dizi setlerindeki arkadaşlarıma da canlı performans sergiliyor, tiyatro heyecanımı öyle tatmin ediyorum. Oyunculuk keyfimi bu yıl tiyatro sahnesinden de paylaşacağım.

* Tiyatro Martı’yı kızınız Zeynep Özyağcılar kurdu. Artık kızınızın bir çalışanısınız.

Bir ailede üç tiyatrocu olunca tiyatro kurmak da orada oynamak da çok doğal. 2-3 yıldır Tiyatro Martı’ya hazırlanıyorduk. Geçen yıl Zeynep ‘Uçlar’ adlı ilk oyunu başlattı. Ben de ‘Hoşgeldin Boyacı’ komedisi ile devam ediyorum. Oyuncu olmak isteyen boyacı Walter Page karakterindeyim.

Haberin Devamı

* Evde birbirinizi kritik eder misiniz?

Evet. Hem de danışırız. Çünkü biz birbirimize yüreğimizden geçeni söylüyoruz.

* Başka tiyatro oyunlarında yer alacak mısınız?

Hayır. ‘Hoşgeldin Boyacı’ yeni başladı. Bir-iki yıl sürer. Ayda 8 oyun oynayacağız. Tiyatro Martı’nın iki oyunu daha olacak ama ben danışmanlık yapacağım sadece.

* Türk Tiyatrosu’nun bugün en büyük sıkıntısı nedir?

Her röportajımda şunun altını çizerim: Türk Tiyatrosu’nun en büyük sıkıntısı salon problemidir. Kültür Bakanlığı yurt genelinde kullanılmayan vakıf binalarını tiyatro sahnelerine çevirirse büyük kazanç olur. “Fuayede bomba patladı tiyatroya devam ettik”

* ‘Cibali Karakolu’ oyununda sansür olduğu konuşuldu. Tiyatroda sansür olur mu?

Bu tarz sansür haberleri tiyatroya artı getirmez, aksine seyircinin kafasına soru işaretleri sokar. Tiyatronun magazine bulaşan tarafı tiyatroyu kirletiyor. Bu magazinsel konuların içinde olmak istemiyorum.

* Türk Tiyatrosu’nun üstünde baskı olduğunu kabul edersiniz ama.

40 yıldır tiyatrodayım. Belediyeye bağlı tiyatrolar, her seçimle gelen belediyenin güdümüne girmiştir. Her zaman baskı vardı. 1970’lerdeki sağ-sol çatışmalarında Fatih Şehir Tiyatroları’na büyük etkili bomba konmuştu. Fuayede patladığı için ucuz atlatmıştık. Yine de tiyatroya devam ettik.

Haberin Devamı

* Yeni neslin tiyatroya ilgisi nasıl?

Özel tiyatrolara şapka çıkarıyorum. 100 kişilik salonlarda genç arkadaşlarım gönüllerini koyarak tiyatro yapıyorlar. “İki kalas bir heves” diyorlar. Bu tablo bana gurur veriyor.

* Oyunculuk okulu açmak gibi bir hayaliniz var mı?

Yok. İşin eğitim kısmı hassas, ciddiye alıyorum. Okul projesini sadece Özyağcılar Ailesi adına değil, 5-6 büyük tiyatrocu arkadaşımla birleşerek yaparız. Çünkü taze tiyatrocular eksik bilgilerle donandığı zaman o çapakları zor atıyorlar.

'EKRANI ASLA BIRAKMAM'

* Sizi en son ‘Sevdaluk’ dizisinde izledik. Dizilere ara mı verdiniz?

Diziler, hayat damarım. Çok seviyorum ve ben o sektörün bir çalışanıyım. Ülkemize getirisi oluyor dizilerin. Asla ara vermem ve ayrılmam.

* Bu yıl nasıl bir dizide göreceğiz sizi?

Bir dönem dizisi projem vardı. ‘Eşkıya Çeşmesi’ adlı hikayem 1940’larda geçiyor. Dönem dizileri tutmayınca beklemeye aldık. İkinci projem de bir baba, amca ve kızın Kırklareli’de geçen hikayesini konu alıyor. Daha önceden uyarladığım, müzikal tadında, günümüzde geçen bir hikaye. Birkaç kanal beğendi, Mart-Nisan gibi çekimlere başlayabiliriz

Haberin Devamı

* İstanbul dışındaki diziler daha mı çok tutuluyor?

Evet, daha sıcak ve samimi geliyor. Ayrıca seyirci kendisi için emek verildiğini görüyor.

* Bir dizinin tutmasının sırrı nedir?

En önemlisi senaryo. Senaryo ciddiye alınmalı. Senaristler her hafta 85 sayfa yazacakları bir iş gibi düşünmemeli, yüreklerine sinmeli. Türker İnanoğlu ‘Yabancı Damat’ın 26 bölümünü bana öyle bir coşkuyla anlatmıştı ki... “Yapımcım bu işe bu kadar inandıysa, bu iş olur” demiştim!

* Türk halkı ajitasyonu ve dramı seviyor.

Nasıl komedinin sulu sepkeni olduysa dramanın da ucuzu yapılıyor. Seyirciyi ağlatan işler de oluyor. Seyirci böyle istiyordur. Ama bu, geneli bozmaz. Şöyle de bir gerçek var: Türkiye en çok dizi izleyen ülkeler arasında ilk beşte. Bu, bir ihtiyaç.

'İÇİMDE İKİ ERDAL VAR'

* Yaklaşık 28 yıldır sizi dizilerde izliyoruz ama sinemada az görüyoruz. Neden?

Güzel projeler geldi ama ya zamanıma uymadı veya izin alamadım. Asla beyazperdeye kapalı değilim. Doğru proje olursa tabii ki film de çekerim.

Haberin Devamı

* Kendinizi izler ve özeleştiri yapar mısınız?

Özeleştiri değil ama oynadığım oyundan önce kendim keyif almalıyım. Erdal Özyağcılar’ı, dışarıdan bakıp eleştiririm. Kendi içimde iki Erdal Özyağcılar’a bölündüm.

'GEMİLERİ YAKACAKSINIZ BAŞKA YOLU YOK'

* Oyuncu olmak isteyen arkadaşlara tavsiyeleriniz var mı?

Gerçek oyuncu olmak istiyorsanız kafanızda başka hiçbir meslek olmamalı. Oyuncu olmak isteyen kişi, bütün köprüleri yakacak ve dönüşü olmayan bu yola yüreğini koyacak. Eğitimini de ciddiye alacak. Psikolojik ve fiziki olarak da sağlam bünyeli olacak. Aslında tam bir tarifi yok bu işin!