Cumartesi Postası 'Doğuma girmem, kapı deliğinden bakarım'

'Doğuma girmem, kapı deliğinden bakarım'

Paylaş
'Doğuma girmem, kapı deliğinden bakarım'

Efendi olduğu kadar gırgır, kontrollü olduğu kadar da rahat ve samimi biri o. İki yıllık suskunluğun ardından çıkardığı 10. albümüyle kariyerindeki 20 yılı kutladı. Bu vesileyle kendisiyle müşerref olduk. İyi ki de olmuşuz. Önümüzdeki Mayıs ayında kız babası olmaya hazırlanan Kubat çok heyecanlıydı

Röportaj: Kezban YILMAZ

Haberin Devamı

kezban.yilmaz@posta.com.tr

Özledik zat-ı alilerini, uzun zamandır ortalarda yoksunuz.

Ortalardayım da ortalıkta değilim. Albümüm çıktığı için görüyorsunuz beni. Tüm albümlerim benim için özel ama bu 20’nci yılın 10’uncu albümü olduğu için çok kıymetli. Bence kariyerimizde 20 yıldan oluşan iki devre var. Ben ilk yarıyı bitirdim. Geriye baktığımda maçı 1-0 almışım. Bu albüm 20 yılın enerjisi ve sinerjisiyle ortaya çıktı.

Nasıl bir albüm oldu?

Her şeyiyle çok içime sindi. Emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Cem Karaca, Neşet Ertaş gibi ustaların eserleri var. Gün yüzüne çıkmamış türküler var. Yeni eserler var. İlk klibi ‘Al Ömrümü’ isimli şarkıya çektik, çok ses getirdi. İkincisini de ‘Veda’ya çekeceğiz. “Katır gibiyim!”

Haberin Devamı

Her yaştan ve her kesimden insan sizi dinliyor, seviyor. Nedir farkınız?

Müziğimin tarzı, yaşı, dili, dini, ırkı yok. Alevisi, Sünnisi, herkes dinliyor. Benim babam Alevi, annem Sünnidir. Katır gibiyim (gülüyor). Bütün insanları kucaklamakla ilgili bu. Seçim dönemlerinde partilerden teklifler gelir kabul etmem mesela. Birine gidersen ‘bir şeyci’ oluyorsun.

Yavuz Bingöl’ün başına gelenler gibi mi?

Onunki biraz farklı. Yıllarca karşıt duruşu vardı. Birden yumuşayınca “Ya bizdensin ya onlardan” durumu oldu. Görüşlerim var ama öyle bir yapım yok. Farkındalıklarımı müzikle anlatmaya çalışıyorum.

Sizce sanatçı muhalif mi olmalı?

Yerine göre. Muhalif olmak için muhalif olmamak lazım. İyi bir oluşum varsa, karşı taraftaki adamın görüşü ne olursa olsun, orada da yer almalı. Kişiliğimizi, görüşlerimizi koruyarak destek vermeliyiz. Sanatçıların duyarlılığıyla bir şeylerin çözüleceğini düşünüyorum. “Göbeğimden ve gıdımdan rahatsızım”

Sanatçı olmasaydınız ne olurdunuz?

Mimar olabilirdim, çizimim iyidir. Ya da aşçı olmak isterdim. Mutfağa girmem ama çok iyi yerim. Göbeğimden belli değil mi?

Kilolarımdan mutluyum demeyin!

Mutluyum da göbeğimden ve gıdımdan rahatsızım. Sağlıklı besleniyorum, yürüyüşümü yapıyorum ama yetmiyor. Diyete başlayacağım. Eşim 6,5 aylık hamile. Yakında kızımız gelecek; hem ruhen hem de fiziken fit olmalıyım, sorumluluklar artacak.

Haberin Devamı

Bakımınıza da düşkünmüşsünüz.

Evet. Çok fit adam var, benim kadar bakımlı değil. Önemli olan kilo değil aslında yansıttığınız enerji, güleryüz, pozitif olmak. Neşenizi alın, bitersiniz. Pozitifim olduğum için şükrederim hep. En kötü ortamı bile bir şekilde yumuşatırım. “Sinirlenince yataktan çıkamıyorum”

Hiç mi ters bir tarafınız yok?

Çok zor sinirlenirim. Mesela söz verilip tutulmaması ve geri zekalılık beni çileden çıkarır. Yalana katlanırım ama haksızlığa asla. En sevmediğim huyum asabiyetim. Yılda bir ya da ikidir, ama sinirlendiğimde 3-4 gün kendime gelemiyorum. Mümkünse evde kalıyorum, çünkü hastalanıyorum.

Dışarıdan çok güçlü, kolay yıkılmayan biri gibi görünüyorsunuz.

Çok güçlüyüm. Hatta zor ağlarım. Bu yüzden birikir, ağlayınca rahatlarım. Ama hırsın zerresi yoktur bende.

Bu kadar güçlü adamda hiç mi hırs olmaz?

Nefret ederim. Hırsla yapılan şeylerin zemininin ve sonunun çürük olduğunu düşünüyorum. Kontrol hep bende olmalı.

Haberin Devamı

Her zaman mı?

Evet. Bundan rahatsızım aslında. Her şey dört dörtlük olsun istiyorum. Bazen aksilikler yaşıyoruz, mutlu oluyorum.

“Kontrollüyüm” diyorsunuz ama dışarıdan acayip rahat görünüyorsunuz.

Onu da kontrollü yapıyorum (gülüyor).

“Kafa ve ruh olarak çocuk kaldım”

Çok küçük yaşlarda başladı sanat hayatınız.

5 yaşında başladım, 8 yaşımda sahneye çıktım. Rahmetli babamın Belçika’da kafesi vardı. Arkasında da büyükçe bir müzikhol... Babam mikrofon aldı. Kendisi de çalıp söylediği ve ozanlık geleneği olduğu için böyle bir ortam sağladı bize. Haftasonları orada çıkıyordum. Yıldızım öyle parladı. 8 yaşında Belçika’da ünlüydüm. Oradaki Türkler babama “Bu çocuğu kavanoza koy da büyümesin” diyordu. Hakikaten hala aynıyım, sadece 1.76 oldum. Ama kafa ve ruh olarak çocuk kalmayı başardığımı düşünüyorum.

“EVDE BENİM SÖZÜM GEÇER”

Evdeki Kubat nasıldır?

Beni alan yaşadı. 40 yaşıma kadar yalnızdım, o yüzden eşimden bile düzenliyim ama anlaşıyoruz. Gece yatacaksam da etraf dağınıksa toplar, öyle yatarım.

Haberin Devamı

Evde kimin sözü geçer?

Genelde benim. Ama bunun için özel bir çabam yok. Ben ve eşim için önce mantık geliyor. Hatta bazen “Ben senden daha duygusalım” diyorum. Bence ilişkilerde önce anlayış olmalı. Gerçek saygı oradan doğuyor.

“EŞİMİN İLK ÇOCUĞUYUM”

Güzel bir şey mi evlilik?

Evde kaldığını hissedenlere tavsiyem; bir an önce evlenip çocuk yapmaları. Evde kalmayan için sıkıntı yok. Evlenmeden önce eşimle 4-5 yıllık ilişkimiz vardı. Buna rağmen evlendikten sonra bazı korkularım oldu. “Evlenince eşler değişiyor” derler ya, bizde bu değişiklik olumlu yönde oldu. Daha da anlayışlıyız. Evlenmeden önceki arızalar kalmadı.

Bir röportajınızda “Eşimin kariyeri artık ben ve çocuğu” demişsiniz. Çalışmasına sıcak bakmıyor musunuz?

İşleri şu an çok yoğun. Bana bakıyor öncelikle. Ben de bir çocuğum çünkü. Kızımız da gelince evde iki çocuk olacak. Ben, çocukları mümkün olduğu kadar annenin büyütmesi taraftarıyım. Bu kadına bahşedilmiş bir güzellik, üstünlük. Bazı çocukların üçer dadısı var. O çocuk n’olucak bilmiyorum ilerde. O yüzden en büyük kariyeri çocuğu olsun. Evini yönetmek de çok ciddi ve zor bir iş. Evine ve çocuğuna baksın, evde onun sözü geçsin (gülüyor).

Doğuma girecek misiniz?

Kapı deliğinden bakmayı tercih ediyorum (gülüyor). Kapıda beklerim, bir şey lazım olursa girerim.