Cumartesi Postası 'Dört kümes karşılığı evlilik teklifi aldım'

'Dört kümes karşılığı evlilik teklifi aldım'

Paylaş
'Dört kümes karşılığı evlilik teklifi aldım'

'Dört kümes karşılığı evlilik teklifi aldım'

Röportaj: Kezban ASLAN YILMAZ

Haberin Devamı

- Nerede ve nasıl bir çocukluk geçirdin?

İstanbul, Kadıköy’de doğdum. Hayatımın büyük bölümünü Kadıköy’ün farklı semtlerinde geçirdim. Öğretmen bir anne babanın tek çocuğuyum.

- İster miydin bir kardeşinin olmasını?

Tam ne olduğunu kestiremediğim için bilmiyorum. Halimden memnunum. Çünkü tek çocuk olmak, size hiç fark ettirmeden bir sürü iyi özellik kazandırıyor. Çok küçük yaşta yuvaya başladım. İki yaşından itibaren yuvalarda, anaokullarında olunca insan ilişkilerinde adeta esnaf haline geliyorsunuz. İnsanlarla ilişkiniz daha çabuk ve kolay gelişiyor. Yalnızlığa da alışıyorsunuz.

- Çocukken oyunculuk hayalin var mıydı?

5 yaşıma kadar çılgın gibi itfaiyeci olmak istiyordum. Bir gün tiyatroda çocuk oyunu izledim ve “Oyuncu olacağım” dedim. Öyle kaldı. Dokuz Eylül Üniversitesi’nde oyunculuk okudum.

Haberin Devamı

“Dönüm noktam Meliha”

- Kariyerin nasıl gelişti?

Çok uzun süre TRT ile çalıştım. Gençlik ve çocuk programları sunuyor, animasyonları seslendiriyordum. Tiyatro da devam ediyordu. ‘Canım Ailem’ dizisi ile tanındım. Kariyerimde dönüm noktası o dizideki ‘Meliha’ karakteridir.

-Enfes bir diziydi gerçekten de.

Aslında bana uzak bir karakterdi Meliha. Yaşam biçimi, hayat anlayışı, eğitim düzeyi... Yaşı bile çok uzaktı. 29 yaşındaydım diziye başladığımda, oynayacağım rol 40 yaşındaydı. Tabii ki özel bir çalışma gerektirdi.

- ‘Cesur Hemşire’ dizisinde de çok başarılıydın, neden yayından kaldırıldı?

Geçtiğimiz sezon televizyon açısından pek iç açıcı olmadı. ‘Cesur Hemşire’ de dokuzuncu bölümden sonra yayından kalktı.Şu anda yapımcılar, kanallar ve oyuncular değişen seyirci profilini yakalamaya çalışıyor. Gelecek yıl bu kadar çok dizi kaybı yaşamayız diye düşünüyorum.

- Yeni dizi projesi var mı?

Evet. Önümüzdeki sene hareketli olacak. Tatlı tatlı flört ettiğim bir iş var. Bir televizyon dizisi. Senaryoyu okudum, bayıldım. Yine komedi tarafı olan bir iş. Bugüne kadar canlandırdığım rollerden çok farklı ama insanların seveceğini düşündüğüm bir karakteri oynayacağım.

- ‘Soğuk’ isimli filmin vizyonda. Nasıl bir film?

Haberin Devamı

Seyirci olarak izlemesi zor bir film. ‘Bizim Yenge’ dizi bitince çekmiştik. Dünyanın birçok yerinde, çok iyi festivallerden ödüller aldı. Ülkemizde de aldığımız tepkiler şahane.

- Oynadığın rolünü anlatır mısın?

Dokuz aylık hamile bir Terekeme kadını oynadım. Terekeme, 1910-1950 yılları arasında Rusya’dan Kars’a göç eden bir Türk boyu. Karakterin adı “Fincan”. Terekemeler’in kendilerine has konuşma biçimleri var. Yarı Azeri gibi zor ve sert bir aksan. Onu çalıştım önce. Çok zor oldu. Fincan’ın acıklı bir hikâyesi var. Hayatla, kocasıyla, çocuklarıyla, ailesiyle iletişim problemi yaşayan bir kadın. Yalnız ve hüzünlü. Seyirciyi çok üzüyor.

“BİNNUR KAYA’YA DOYAMIYORUM”

- Biz seni komediyle tanıdık. Komedi mi dram mı ağır basıyor?

İçinde hem komedi, hem dram olan işlerde bulundum. Ama ‘Soğuk’ gerçek bir dram. Ben içinde mizah olan işlerde kendimi daha konforlu hissediyorum. Bu bir tercih. Çünkü komedinin zekâyla birebir ilişkisi var. İnsanlar bana “iyi komedyen” dediğinde mutlu oluyorum. “Zeki” demiş oluyorlar çünkü.

Haberin Devamı

- Beğendiğin kadın komedyen var mı?

Binnur Kaya’yı izlemeye doyamıyorum. Geçen gün setine gittim, sarıldım, parçalayacaktım neredeyse.

- “Mutlaka canlandırmalıyım” dediğin rol var mı?

Ben her insanı oynayabilirim. İçimde gerçek bir yere dokunuyorsa tabii. Gerçek hayata benzerlik benim için birinci koşul. Çok özel bir şey olmasına gerek yok.

‘Sevişme sahnelerinde zorlanırım’

- Senin de kuralların var mıdır; “sevişmem, soyunmam” der misin?

Şu ana kadar böyle bir rol ile karşılaşmadım. Çıkarsa düşünürüz. Ama benlik olmayabilir, zorlanacağıma eminim. Becerip beceremeyeceğimi de bilmiyorum.

- Şöhret nasıl bir şey?

Sokaktayken, birilerinin yaptığım işleri sevdiğini söylemesi beni mutlu ediyor. Tadını çıkarıyorum. Bir de beni ailelerinin içinde bir yere koyuyorlar. Kuzenlerini sever gibi seviyorlar. Bu da çok keyifli.

Köy kahvesi alacaktı...

- Erkek hayranlarınla yaşadığın ilginç bir anın var mı? ‘Canım Ailem’ yıllarında çok tatlı bir mesaj almıştım. İç Anadolu’dan, bir köy muhtarının oğlundan gelmişti. Onunla evlenmeyi kabul edersem muhtarlık binası dahil olmak üzere, sahibi oldukları köy kahvesini, üç köy evini ve dört kümesi hediye edeceğini yazmıştı. Dili çok içtendi. O zaman evliydim. Çok zarif bir şekilde evli olduğumu söyleyip teşekkür ettim.

Haberin Devamı

- Her daim böyle pozitif ve enerjik misin?

Yüksek enerjiliyim. Bu özelliğimi seviyorum ama zamanında başıma çok iş açmıştı. Öğrenciyken sınıflara sığamama, çok gürültülü konuştuğum için öğretmenler tarafından uyarılma filan... Ama ben böyleyim işte. Pozitiflik ise doğanızda yoksa sonradan kazanmanız gereken bir şey. Ben de sonradan öğrendim. En sevdiğim tarafım bu.

- Evdeki Şebnem Bozoklu nasıl biri?

Evde de böyleyim. Mimar eşim Emre İzer ile özel hayatımız güzeldir. Bir köpeğimiz var. İkimiz de sıkı çalışıyoruz.

- İlgi alanların ne?

İyi bir okuyucu ve sinema izleyicisiyim. Tutkuyla bağlı olduğum en büyük şey ise, seyahat etmek. Çalışma motivasyonum bu. Çalışırken dünyayı gezeceğimi düşünüyorum hep.

- Hangi yönlerini sevmezsin?

Çok ertelerim. Yıllardır bunu aşamadım. Bence en kötü huylardan biri.

100 dolarla Afrika seyahati

- Stresini ve gerginliğini atma metotların var mı?

Yalnız olmak ruhuma çok iyi geliyor. Zaman zaman da azmak, kudurmak, dans etmek istiyorum. Seyahat etmek ve bazen ağlamak da rahatlatır beni.

- Yaşadığın bir çılgınlık?..

Üniversitedeyken cebimde 100 dolar ve sırt çantamla, tek başıma Afrika’ya gittim. Bir ay kaldım. Büyük bir çılgınlıktı. Şimdi olsa yapamam. Bir de Al Pacino hayranıyım, oyununu seyretmek için York’a gittim. Onunla tanışmak için de oyundan 4 saat öncesinden tiyatronun kapısında bekledim. Şubat soğuğunda donacaktım. Konuştuğumuzda o da “Deli misin? Niye dört saattir bekliyorsun?” demişti.

- Bir hayalin var mı?

Her şeyi akışına bırakırım. O yüzden mutluyum belki de. Hayatı çizgi roman gibi görüyorum. Acaba bir sayfa sonra kahramanımızın başına ne gelecek?

‘Sanat düşkünü kocam çıktı’

- Eşiniz ile nasıl tanıştınız?

Emre bir oyunuma geldi. Oyun bitiminde beni aldı, bir daha da bırakmadı (gülüyor). 10 gün sonra evleneceğimiz belliydi. Hiç de öyle bir hayalim yoktu. Çok aşık olduk birbirimize, gözüme perde indi adeta. 4 yıllık evliyiz.

- Evlilik teklifini nasıl aldın?

Kız çocuklarının okula gitmesi için bir gazeteyle ortak sorumluluk projesi yapıyorduk. 10 ünlü sanatçıya bir günde resim dersi verildi. Sonra birer resim yaptık, müzayedeye kondu. Benim tablomu “ismini vermek istemeyen bir alıcı” aldı. Öğrenemedim kimin aldığını. Çok merak ediyordum, epey de yüksek bir fiyata alınmıştı. Üç ay sonra bir gün, Emre ile paylaştığım eve döndüm. Emre, bahçede küçük bir sofra hazırlamıştı. Yemekte evlilik teklif etti. Çok klasik, eski tarzda. Ben de kabul ettim. Sonra beni içeri götürdü, bir de ne göreyim; yatak odamızda benim yaptığım resim. Adını söylemek istemeyen sanat düşkünü oymuş (gülüyor).

- Çocuk düşünüyor musunuz?

Evet.

(19.04.2014 tarihli Cumartesi Postası ekinden alınmıştır.)