Cumartesi Postası 'Gaddarlığı doğru yansıtıyorum'

'Gaddarlığı doğru yansıtıyorum'

Paylaş
'Gaddarlığı doğru yansıtıyorum'

'Gaddarlığı doğru yansıtıyorum'

RÖPORTAJ: ELMAS DERECİ

Haberin Devamı

‘Hanımın Çiftliği’nde zayıf karakterli Zaloğlu Ramazan... ‘Dila Hanım’da psikolojisi bozuk Azer... ‘Ulan İstanbul’da hırsız Doğan... Hep kötü oldu... Hep arıza... Ama kötüyü sevdirdi bize. Çünkü içine aşkı, samimiyeti, doğallığı katmayı başardı. ‘En sevilen kötü’ Necip Memili ile kötülük ve oyunculuk üzerine söyleştik.

* Sizce kötü nedir?

İyi demek kötü, kötü demek iyi. Bir şeye tuzlu demek için tuzsuzun olması, acı demek için tatlının olması gerek. Bir şeye iyi demek için de kötünün olması lazım. Onun içindir ki kötü, aslında iyi.

* Kötü sevilebilir mi?

En çok seveceğiniz ve üzerine konuşacağınız kötü olandır. Kötü insanlar ve kötü işler üzerine herkes sürekli konuşabilir, irdeler, nedenini ve sonucunu bulmaya çalışır. Bu nedenle avantajı fazladır. Haklı bir kötü yaratırsanız, üzerinde çok daha fazla konuşulur. İyi olan her şeye ise hayranlıkla bakarsınız sadece. Ama cümle kurmazsınız.

Haberin Devamı

* Bütün kötüler haklı mıdır?

Kötülüğü doğru olarak yaptığınızda haklısınızdır.

“KÖTÜYÜ FARKLI BOYUTLARDA OYNUYORUM”

* Hep kötüyü canlandırdınız ve bu şekilde kendinizi sevdirdiniz. Bu tezata ne dersiniz?

Karakterlerimin doğduğu yeri, ailesini, yaşadıklarını araştırıyor, bunların o kişi üzerindeki etkisini görebiliyorum. Her insan, çocukluğundan izler taşır. Çocukluğunda başı bir kez bile okşanmamış çocuk büyüyünce nasıl birisi olur ki? Bunu görebildiğinizde haklılık sebepleri artıyor, haklılıklarına inanıyorsunuz. İnsan cinayet işleyebilir ama evinde çocuklarını parka götüren, karısına sevgi cümleleri söyleyen ve seven biri olabilir. ‘Kötü’yü farklı boyutlarda canlandırdığınızda izleyici kendisinden çok şey bulabiliyor ve sevebiliyor. Salt kötüyü oynamak benim için hoş değil. Kötüyü farklı boyutlarda oynamayı seviyorum. Kötülük; aşk için samimiyetle yapılıyorsa, gaddarlığı doğru yansıtabiliyorsanız, izleyici gerçekliğine inanarak sizi sevip haklı bulabiliyor.

“KADINI OYNAMAK İSTİYORUM”

* Kötü karakterler mi sizi buluyor, yoksa siz mi tercih ediyorsunuz?

Komik roller de geliyor ama ben kendimi var edeceğim bir istikrar tablosu çizmeye çalışıyorum. Kötüden sevimli bir hal yarattığımı düşünüyorum. Eğlenebileceğim ve izleyicinin keyif alabileceği rolleri tercih ediyorum.

Haberin Devamı

* Kadın rolü teklif edilse oynar mısınız?

Kadını oynamayı tecrübe etmeyi çok isterim. Kadın olsaydım... Komik ve eğlenceli olurdum. Ve mutlaka anne olurdum.

“ÇOK PARAM OLMASIN”

* Sokakta, vapurda, otobüste, metroda gözlem yapar mısınız?

Bazı oyuncular Kaf Dağı’nın ardında oturuyor gibiler de... Hayatın içinde değilseniz, yaptığınız şeyler zaten yalan kalıyor. Toplumun bulunduğu yerlere girerseniz izleyici sizi sever. Kendinizi soyutlarsanız yaptığınız iş üzerine konuşamazsınız.

* Çok para kazanınca da sokakta olacak mısınız?

Çok param olmasın yaaaa...

* Kendiniz geliştirmek adına ne yapıyorsunuz?

Zihin oyunları oynuyorum, perküsyon çalıyorum, düzenli kitap okuyorum, takip ettiğim dergileri alıyorum... Mart ayında Moda Sahnesi’nde sahneleyeceğimiz ‘Bira Fabrikası’ adlı oyuna yoğunlaştığım için şiddet içerikli kitaplar okuyorum bu aralar.

Haberin Devamı

“REZİL BİR EV HAYATIM VAR”

* Evde neler yapıyorsunuz?

Bu aralar rezil bir ev hayatım var. Yeni oyuna hazırlandığım için her yer kitap... Evde ve mutfakta olmayı severim. Hatta eve girdiğimde mutluluktan takla atasım geliyor. Ailemden aldım ev sevgisini.

* Aileden söz açılmışken; iyi bir evlat mısınız?

Babamı yeni kaybettik, aileme düşkünlüğüm arttı. Adana’da yaşıyor bizimkiler. Sık giderim oraya. Teyzelerim, kuzenlerim bir araya gelir, muhabbet içinde oluruz. Gidemezsem annemi kaplıca gezilerine gönderirim. İyi bir evladım ben yaaa.

‘AŞK İÇİN PARAŞÜTLE ATLAMAM’

* Adana’dan İstanbul’a gelmek nasıl bir şeydi?

7 yıl önce, 27 yaşımda geldim buraya. Benim için İstanbul, dizi ve filmlerin çekildiği, insanların gezip tozduğu bir yerdi. Arkadaşlarım beni önce İstiklal’e götürdü. Caddenin başında durdum ve ‘bu neyin koşturması, ne oluyor’ diye düşündüm. Bu hızla yaşamanın insanların psikolojini bozduğunu görüyorum. Nasıl bir aşıksınız? Şu anda hayatınızda biri var mı? Güzel bir aşığım. Sevdiğine sürprizler yapan, değer veren, onun mutlu olması için elinden geleni yapan biriyim. Aşk için paraşütle de atlamam ama. Ve hayır, hayatımda biri yok.

Haberin Devamı

‘ÖDÜLLER ANLAMSIZ’

* Antalya Televizyon Ödülleri’nde ‘Dila Hanım’daki rolünüzle En iyi Dram Dizisi Yardımcı Erkek Oyuncusu olmuştunuz. Ödüller ne ifade ediyor size?

Anlamsız. Babam bana “İşini iyi yapıyorsan mükafatlandırılmak gerekmiyor, çünkü onu zaten iyi yapman gerekiyor” demişti. Eee, o zaman mükafat niye? Toplu yapılan şeyleri sevmiyorum. Ödül törenlerinden söz ediyorum tabii, toplu yürüyüşlerden değil.

* Yardımcı oyuncu olmak nasıl bir duygu?

Herkes başrol ister sonuçta. Yardımcı oyuncu; başroldekinden en alttakine kadar yardımcıdır. Başrol oynamak isterim ama çok da heveslisi değilim. Aktif rolleri oynamak daha keyifli. Ama bir de gerçek var: Görsellik çok önemli. Yakışıklı ve güzel insanları izlerken kendinizi iyi hissedersiniz. Düşünsenize; bir dizide hep benim gibiler! Ben olsam bakmam yani.