Cumartesi Postası “Iskaladığım hayatı yakaladım”

“Iskaladığım hayatı yakaladım”

Paylaş
“Iskaladığım hayatı yakaladım”

35 yıllık gazeteci Şenay Düdek 3 yıl önce işi gücü bıraktı, bunca yıldır ıskaladığı hayatını geri almak için ailesinin yanına, İzmir'e yerleşti. Şimdi de yeni kitabı 'İki Sevda Arasında'yı çıkardı

RÖPORTAJ: EYLEM KESKİN

Haberin Devamı

eylem.keskin@posta.com.tr

Kitabının tanıtımı için İstanbul'da olan Şenay Düdek'le buluştuk. “Bu kitapta Türkiye'nin gerçeğini yazdım. Film olacak ve iddia ediyorum, herkes sinemadan ağlayarak çıkacak” dedi.

- 35 yıl magazin gazeteciliğinden sonra ne oldu da her şeyden elinizi çektiniz?

‘Bir Dilek Tut’ adlı yarışma sırasında kötü bir kaza geçirdim. Kolum protez, belim kırık, vücudumda 17 platin var. Bu sayede paranın, markanın, şöhretin hiçbir işe yaramadığını gördüm. Üstelik 35 yıldır İstanbul’da yaşıyordum. Ailemden uzaktım. Annemin yaşlandığını göremedim.

Şimdilerde anneme “Hadi, hızlı yürü” dediğimde “Sen beni İzmir’de bıraktığında 35-40 yaşındaydım. Kelebek gibi uçuyordum. Ama şimdi öyle değil” cevabını veriyor. Ayağını kırdı, bastonla yürüyor. Yeğenlerimin ne doğumunu ne büyüdüğünü gördüm. Iskaladığım hayatı yakalamak için kazadan sonra İzmir’e döndüm. Aslında çok iyi para kazanıyordum ama İstanbul’un trafiğinden, keşmekeşinden, yaldızlı aleminin sahteliğinden uzaklaşıp detoks yapmam gerekiyordu.

Haberin Devamı

- Bu yaldızlı dünyanın sahte olduğunu önceden bilmiyor muydunuz?

Tabii ki biliyordum. Ama yaş kemale erince ‘dur!’ demek gerektiğini anladım.

- Ve tüm hayatınızı değiştirdiniz. Düşünsenize; meslekte en iyi yerdesiniz. O zamanlar ‘CEO’ların kazanmadığı parayı kazanıyor’ diye başlık atmışlardı. Bunları elinin tersiyle itmek her babayiğidin harcı değil. Benimkisi bir bakıma delikanlılıktı.

- Bu delikanlılık aile içine de yansıyor mu? Aile reisi kim?

Aile parayla, şanla, şöhretle mukayese edilemez. Ailenin büyüğü olarak babamdan sonra reisliği aldım. Maddi olarak kimsenin bana ihtiyacı yok ama manevi anlamda evet, ailenin reisi benim. Aileyi derleyen toplayan da benim. 10 yıldır yılbaşını ailemle geçiririm. Ramazan’dan çıkınca mutlaka toplanır, bir tatil köyüne gideriz.

- Kendi ailenizi kurmadınız. Geriye baktığınızda “Keşke” diyor musunuz?

Ben kaderciyimdir. Pişmanlık duysam ne yazar, duymasam ne yazar! Demek ki benim kaderimde evlenmek ve anne olmak yokmuş. Allah bana farklı misyonlar verdi. Elimden geldiğince insanlara iyilik yapmaya çalışıyorum. İmkanım oldukça çocuk bakıyorum. İki manevi çocuğum var.

Haberin Devamı

Boyumca bir kız ve bir erkek çocuk. Yeğenlerim için anne yarısıyım. Eğrisidoğrusu, eksisi-artısıyla yaşadığım hiçbir şeyden pişmanlık duymadım. Kaderde ne varsa onu yaşadım ve yaşıyorum.

“İçimdeki kadını ortaya çıkardım”

- Belli bir yaştan sonra kırmızı oje sürmeye, seksi elbiseler giymeye başladınız. Eskisine göre çok daha kadınsı oldunuz. Bu değişim neden? Kadınlığınızı geç mi fark ettiniz?

Çalışma hayatında kılık kıyafetiniz ve davranışlarınızla kendinizi disipline ediyorsunuz. Süslü püslü olmaya vakit kalmıyor. Televizyon kariyeriyle birlikte değiştim.

Ekran farklı olduğu için, mecburen boyanmaya, süslenmeye, Canan Yaka ve Yıldırım Mayruk’un diktiği kadınsı elbiseler giymeye başladım. Demek ki içimde bir kadınlık varmış, onu dışarı çıkardım. Jean giyip omuzlarımı düşürerek yürürken de memnundum, memelerimi çıkarıp manken gibi yürümekten de memnunum. Neysem oyum.

- Kendinize ‘Dişi Kemal Tahir’ diyorsunuz. Neden kendinizi ona benzetiyorsunuz?

Haberin Devamı

Gençliğimden beri Kemal Tahir’in eserlerini okurum. O, Türk halkını anlatır. Kemal Tahir’in bir Türkiye gerçeği vardır. ‘İki Sevda Arasında’ adlı kitabımda da bir Türkiye gerçeği var. Üçüncü sayfa haberlerinden, gerçek hayatlardan çıkan bir hikaye bu. İnsanlar benim kitabımda kendileriyle yüzleşiyorlar. Kimi Hatice, kimi Zeynep, kimi Yılmaz oluyor.

- Öykü, gerçek değil mi? Evet. Kız lisesinden bir arkadaşımın başından geçmiş. Kendisi doktor. Bilmeden bir ensest ilişki yaşamış. Aile içi cinsel istismara uğramış ve yıllarca bu yükü üstünden atamamış.

“Kitabımın filmi herkesi ağlatacak”

- Liseden beri hikayeyi biliyor muydunuz?

Hayır. Annesi kitaplarımı alıp kızına götürmüş. “Senin arkadaşın çok popüler oldu, al oku. Bizim hayatımız kitaptakilerden daha da enteresan” demiş. Arkadaşım beni aradı. Değer bilmedim, “Ne anlatacak ki?” diye düşündüm. Yine de gittim. Böyle bir hikaye çıkacağını tahmin etmemiştim.

Anlattıkça tüylerim diken diken oldu, gözlerim doldu, kendimden geçtim. Bu hikayeyi roman yapmamı istediler. Kitap çok beğenildi, film olacak. Çok iddialıyım. Sinemadan çıkışta herkes hüngür hüngür ağlayacak. Kitabın finalinden sonra ben günlerce kendime gelemedim.

Haberin Devamı

- Kitaplarınızın gelirini genelde hayır işlerine kullanıyorsunuz. ‘İki Sevda Arasında’nın geliri nereye gidecek?

‘Yaşanmış Şehir Hikayeleri’, ‘Yüreğim Hala Aşkımıza Ağlıyor’, ‘Gölge Hayatlar’ isimli kitaplarımla Alsancak Devlet Hastanesi’ne, annemin adına üç yataklı koğuş yaptırdım. Adana ve Konya Kadın Sığınma Evleri’ni döşettirdim.

KİTVAK (Kemik İlik Vakfı) için Ege Üniversitesi içinde bir oda yaptırdım. Menemen’de 5 bin kitaplık bir kütüphane kurdum. İzmir Milli Eğitim Müdür Yardımcısı Mithat Güzel’le konuşuyoruz. Allah nasip ederse, Şenay Düdek Anaokulu’nu yaptıracağız. Bir hafta içinde 6. baskı oldu. 56’ya kadar gitmeli ki bütçeyi çıkarabileyim. Ama çıkmadığı yerde taşın altına elimi koyacağım.

“Ayaklar baş başlar ayak oldu”

- Tekrar magazine döner misiniz?

Hayır. Çünkü ayaklar baş, başlar ayak oldu. Yoruldum. Şarkıcılarla gazeteciler arasında eskinin sevgisi, saygısı, hassasiyeti kalmadı. Ama magazin her yerde var. Siyasette bile. Magazinsiz bir hayat düşünemiyorum.

- Günümüz oyuncularından kimleri beğeniyorsunuz?

Şebnem Bozoklu, Kıvanç Tatlıtuğ, Bergüzar Korel, Beren Saat, Kenan İmirzalıoğlu... Onları beğeniyor ve kalıcı olacaklarını düşünüyorum. Çünkü emek harcıyorlar. Hande Yener’i, Demet Akalın’ı, Bengü’yü çok beğenirim. Her neslin starı kim derseniz “Ajda Pekkan ve Türkan Şoray” derim. Hülya Avşar’ın da beynine hayranım.

- “Şöhretin bedeli ağırdır” denir. Şöhretleri haber yapmanın da bedeli var mı?

Olmaz mı! 1996’da sosyetenin de yer aldığı bir kokain operasyonu olmuştu. Evim kurşunlandı, önüm kesildi. Korumalarla dolaşıyordum. Ama kaderinde ne varsa onu yaşarsın. Onun için ‘ölüm gelmiş divane baş ağrısı bahane’. Allah’ın dışında kimseden korkmuyorum.

“Sırlar benimle gömülür”

- Sizde ne çok sır vardır kimbilir.

Felaket!.. O sırlar benimle birlikte mezara girecek. Işıltılı dünyanın o sırlarını ortaya sermek bana yakışmaz. Bence bu şerefsizliktir. Bir yayınevi bana “Tüm hayatınızı yazın, mühürleyip kasaya koyun. Sonra yeğenlerinizle yayınlayalım” diye teklifte bulundu. “Bunu duymamış olayım” dedim.

- Haber yüzünden aranızın bozulduğu oldu mu?

Benim için “Kaleminden kan damlıyor” diyorlardı. Canını yaktığım illa ki olmuştur ama benim de çok canım yandı. Elinden tuttuğum isimler ‘Dobra Dobra’ya çıkmak için para istedi. Şimdi yeni bir program yapacağım ama şöhretlerle ilgili olmayacak. İnsana dair bir program düşünüyorum.

(27.10.2012 tarihli Cumartesi Postası'ndan alınmıştır.)