'Namazımı kılar, orucumu tutarım'

RÖPÖRTAJ: Kezban ASLAN YILMAZ

Yeni diziniz ‘Benim Adım Gültepe’ iddialı bir yapım. Bu projede yer almaya neden karar verdiniz? Benim için hikaye çok önemli. Hikayeyi çok beğendim. Ekip de beş yıldır çalıştığım ekip. Onlarla beraber iş yapma konforu da etkili oldu kararımda.

Dizide canlandırdığınız ‘Eşref’ nasıl bir karakter? Gerçek bir karakterden esinlenildi. Kardeşini sakat bırakan kişiyi öldürdüğü için cezaevine giriyor. Hapisanede racon adamı oluyor. Biraz Tatar Ramazan formatında bir adam. Parmaklıklar ardındayken dışardan üniversite bitiriyor ve yattığı hapisanenin müdürü oluyor. Ağır abi... Bu yüzden efsaneleşiyor. Ardından, birtakım sebeplerle görevinden azlediliyor. Bir atölye kuruyor, onun başından geçenler anlatılıyor.

İkinci bölüm yayınlandı; tepkiler nasıl? Çok iyi. Hatta ‘telefon ve mesajlara cevap vermekten diziyi izleyemez olduk’ diye espri yapıyoruz. İzleyen çok etkileniyor. Kışa doğru izlenme oranının artacağını düşünüyoruz.

Tiyatro geçmişiniz daha uzun ama dizilerle tanındınız. Bu sizi üzdü mü? Hayır. Dizi daha geniş kitlelere hitap ettiği için bu normal. Beni tiyatro oyuncusu olarak tanıyan bir zümre var. Onlarla çok mutluyum; oyunlarıma gelir, giderler. Çıkışta sohbetimizi yaparız. Dizi ve sinemadan tanıyanlar da ayrı.

Oyunculuğunuz çok tutuluyor. Peki sizin en beğendiğiniz yerli-yabancı oyuncular kim? Yerli isim vermeyeyim, ki Dustin Hoffman’ın oyunculuğu bizim buralara daha yakınmış gibi geliyor. Biz karakterlerin daha çok içine girmeye çalışıyoruz. Dustin’in oyunculuğu öyle.

‘Çay ve film bağımlısıyım’

Bilmediğimiz bir yönünüz var mı? Sıradan bir adamım. Yemek yapmayı severim. İyi de yaparım. Eskişehir’de konservatuar okurken dolmalar, sarmalar, karnıyarıklar filan yapmıştım. Şu an yapmıyorum. Yapan biri var çünkü (gülüyor).

Spor yapıyor musunuz? Mecburen (gülüyor). Kilo almaya müsaitim. Diyet de uyguluyorum. Ama şu an oynadığım Eşref karakteri iri yapılı olduğu için kilo almaya çalışıyorum. Bu karakterden sonra 12 kiloluk yağ eritme programına geçeceğim. Dizi bitmez de devam ederse yemeye devam. “Sona gitmek, güzel”

Bağımlılıklarınız var mı? Çok çay içiyorum. İçmezsem olmuyor. Güzel yemeği çok severim. En az iki günde bir çok sevdiğim yemeği yemeliyim, yoksa mutsuz oluyorum. Ve iki-üç günde bir film izlemeliyim.

Yaşlanmaktan korkuyor musunuz? Hayır. Her yaşın ayrı bir tadı var. Kendimi seviyorum, güzel yaşlandığımı ve yaşlanacağımı düşünüyorum. Yaşlanmak, tecrübe kazanmak, sona gitmek güzel aslında. Bana keyif veriyor.

Sizin için hayatta en çok ne önemlidir? Adalet özlemi içindeyim. Önce aile içinde, sonra mahalle, şehir, ülke ve dünya yönetimine kadar gitmesi icap eden bir adalet olması gerektiğini düşünüyorum. Adalet olduğunda istediğiniz o iç huzur, mutluluk ve sevgi gelecektir. “İçime dönüyorum”

Sihirli değneğiniz olsa ilk neyi değiştirirdiniz? Daha iyi insan yapardım kendimi.

İyi biri değil misiniz? Hepimiz birtakım benciliklere düşüyoruz. O yüzden önce içime dönüp kendimi iyileştirmeye çalışırım. Hepimiz bunu yapsak tüm dünya iyi olur. Anadolu kültürü de hep bunu tavsiye eder. Küçülmeye çalıştıkça adamlar büyümüştür. Bence doğru yol bu.

‘Eşim kıskanç değil’

Kadınlar sizi çok beğeniyor... Evet, beğenmeye devam etsinler (gülüyor). Ama tabii ki oynadığım karakterlere olan hayranlık bu. O yüzden hoşuma gidiyor; demek ki işimi iyi yapıyorum.

Eşiniz kıskanmıyor mu? Ben kendi karakterimi değil, rolümü merkeze alıyorum. Böylece kıskanılacak bir durum olmuyor. Zaten eşim çok zeki ve akıllı bir kadın, işimin gereklerini bilir.

Baba olduktan sonra değiştiniz mi? Değişmemek mümkün değil. Çocuğumda olmasını istemediğim her şeyi ben yapmamalıyım öncelikle. Çünkü çocuk kaydeder, taklit eder. Onun küfürlü konuşmasını istemiyorsan küfretmeyeceksin, asitli şeyler içmesini istemiyorsan sofrana koymayacaksın. Biz de kendimize çeki düzen veriyor, düzgün bir hayat yaşamaya çalışıyoruz.

‘ÇİZGİ FİLMLERE HASTAYIM’

İlgi alanlarınız ne? Çok fazla film seyrediyorum. Çocukluğumda ‘Star Wars’u seyrederdim, bunu devam ettiriyorum. Bu yaşımda bile bir çizgi filmin, bir romanın dünyasına girmek beni çok rahatlatıyor.

En sevdiğiniz çizgi filmler hangileri? Musti’yi çok izlerdim. He-Man’i de... ‘Kung Fu Panda’nın ve felsefesinin hastasıyım. Bir canavarları sevemedim, geri kalan hepsini seviyorum.

Oğlunuz Ali üç yaşında. Yoksa birlikte mi seyrediyorsunuz? Evet. Bazen biz çizgi film seyrederken annesi fotoğrafımızı çekiyor. Öyle bir dalmış oluyoruz ki! Onunla aynı yaşa düşüyorum; ikimiz de aynı bakıyoruz çünkü (gülüyor).

Uzun bir dublaj geçmişiniz var. Ekim ayında da Disney Channel’da yayınlanacak ‘Star Wars Asiler’ isimli çizgi filmde adalet için savaşan ‘Sumar’ı seslendiriyorsunuz. Evet. 1997’de başladım, çok dublaj yaptım. Ama en bilineni Garfield’dır. Animasyon seslendirmeyi ayrıca seviyorum. Beni dublaj yaparken görseniz “Ne yapıyor bu deli?” diyebilirsiniz. Seslendirme çok sevdiğim bir iş.

‘Derin konudur AŞK’

İnançlı mısınız? Olmaya çalışıyorum. Elimden geldiğince namazımı kılar, orucumu tutarım. Hz. Mevlana, Hacı Bektaşi Veli, Hacı Bayram-ı Veli, Abdülkadir Geylani gibi büyük zatların hayatını, düşünce ve felsefesini okuyorum.

Aşk nedir sizce? Cismani yaşıyoruz aşkı. Aslında aşk, tamamlanmanı sağlayan parça. Yani eşine ve onunla birlikte yaptığın çocuğuna duyduğun, sonra annene, babana, kardeşine duyduğun, sonuçta bunların hepsini yaşamanı sağlayan Yaratıcı’ya duyduğun aşka bağlanır. Mevlevilikte aşk hep Allah’a adanmıştır. ‘Beşer’e düşürmek istemezler onu, uhrevi hale getirmek isterler. Aşkın o kadar yüce bir duygu olduğunu söylerler. Aynı fikirdeyim. Derin konudur aşk.