Cumartesi Postası 'Sıradan görünen kişilerden korkun'

'Sıradan görünen kişilerden korkun'

Paylaş
'Sıradan görünen kişilerden korkun'

Hasat', 'Cerrah', 'Çırak', 'Gece Nöbeti' gibi romanları çok satan kriminal kraliçesi Tess Gerritsen, İstanbul'a geldi. Tanıştık, konuştuk, tüyler ürpertici bilgiler aldık

RÖPORTAJ: NAR GÜNEŞ KILIÇ

Haberin Devamı

* Özgeçmişinizi anlatır mısınız?

Antropoloji (insan kalıntılarını inceleyen kültür bilimi) ve tıp diploması aldım. İlk romanım ‘Geceyarısından Sonra Gelen Telefon’u sekiz romanım izledi. Tıbbi gerilim romanlarına ise ‘Hasat’ ile başladım. Yazmaya odaklanmak için dahiliye uzmanlığı işimi bıraktım. Şu anda Amerika-Maine’da yaşıyorum ve hala yazıyorum.

* ‘Hasat’ York Times’ın ‘en çok satanlar’ listesine girmişti. Ondan sonraki tüm romanlarınız da büyük ses getirdi. Polisiye tutkusu ve cinayetler ne zaman hayatınıza girdi?

Ben küçükken bir aile yakınımız çocuklarını öldürdü. Algılarımın ilk açık olduğu o zamanlar şu soruyu sormuştum kendime: Bir insan neden öldürür? Hala aynı soruyu sorarak başlıyorum kitaplarıma. Kendi korkularımı yansıtıyorum yazdıklarıma. Çözümleyince her şey bitiyor, karakterlerin hepsi beni terk ediyor.

Haberin Devamı

* Siz sadece doktorluk ve antropoloji bilginizle yazmıyorsunuz bu cinayetleri. Yanı sıra sıkı bir araştırmanın izleri var!

Nedeni yine çocukluğumda. ABD’de hangi polisiye yazarına sorarsanız sorun, hepsi size Nancy Drew ile büyüdüğünü söyleyecektir. Nancy bir çocuk dedektiftir ve her şeyin gizemini çözer. Yazarı Emma Roberts sayesinde hepimiz birer minik araştırmacı kesilmiştik. Belki sırf bu yüzden yazar olmak istedim ama babam istemedi. Yazarlığın kimseye para kazandırmadığını söyler, tıp okumamı isterdi. Bir yere kadar dediğini yaptım. “Morgdaki kadın canlandı”

* Roman yazmaya nasıl karar veriyorsunuz? Neyle ya da kimle başlıyor her şey?

O gün kahve içerken tanıştığım birinin anlattıkları da gazetenin üçüncü sayfa haberi de araştırmaya başlamam için ilk adım olabilir. Mesela Boston Globe’da bir haber çıkmıştı. Genç bir kadın ölü bulunmuş, morga kaldırılmıştı. Üç saat sonra kadın canlandı. Ben de Google’da böyle bir arama yaptırdım. Gördük ki gerçekten de pek çok insan morgda canlanıyordu. Bunu bir kitabımda kullandım.

* Bu kadar sıklıkla nasıl yazabiliyorsunuz? Nasıl bir disiplindir bu?

Sırrı siz söylediniz zaten: Disiplin. Başından sonuna kadar ara vermeden yazmak... Kafanızda ne varsa dökerek başlayın, kaleminiz alıp sürüklesin konuyu. İçinize sinmediği için habire geri dönerseniz de olmaz, çok ara verirseniz de. Ben günde en az 4 sayfa yazıyorum. Kitabın ortalarında kendinizi konu içinde kaybolmaktan da korumalısınız. Karakterlerinize kulak verin, onlar sizi yönlendirir. Bir de lütfen kendi okumak isteyeceğiniz kitapları yazın. Kimse çok da farklı değil. Yazarken konunun beklenmedik yönlere gitmesini seviyorum. Bazen gizem öyle içinden çıkılmaz hale geliyor ki ben bile ilk taslağın sonuna geldiğimde ancak olayı çözüyor ve rahat bir nefes alıyorum.

Haberin Devamı

* Türkiye’de henüz basılmadı ama dünya ‘Yörünge’ kitabınızı konuşuyor!

Umarım çok yakında burada da olur. Kitap astronotlarla ilgili. Bu yüzden beş ay araştırdım, bir hafta da NASA’da kalıp astronotlarla ve uzay mühendisleriyle vakit geçirdim.

'KOCAMIN KATİL OLDUĞUNU SANDILAR'

* Bir seri katille tanıştınız mı?

Hayır ya da ben öyle sanıyorum. Tanışmak ister miydim, emin değilim. Ama bir gün bir polis memuru aradı ve o dönem yazdığım kitabımdaki katilin 10 yıldır aradıkları sanığa benzediğini söyledi. Hatta kocamın katil olduğundan bile şüphelendiler. Çünkü kitapta verdiğim detaylar, polisin elindeki dosyalarda bile yokmuş.

Haberin Devamı

* En çok kimlerden korkmalıyız sizce?

Bu konuda uzman sayılırsınız. En sıradan görünen kişilerden korkun. Evli, çocuklu, düzenli işi olan kişiler... ABD’de bir dönem onlarca kadın kendi evinde ölü bulundu. Bu uzun süre devam etti. İşin ilginci, evlerde en ufak bir zorlama izinin olmamasıydı. Kapılar zorla açılmamış, kadınlar şiddet görmemiş, saklanmaya çalışmamışlardı. Nedeni aylar sonra, katil yakalandığında anlaşıldı. Adam tesisatçıydı. Kapıyı çalıp eve giriyordu. Ailesi vardı, seviliyordu... Ama en büyük kıyımı yapan o oldu. Ve bunu sakince, arkasında hiç iz bırakmadan gerçekleştirdi.

* Sizce kusursuz cinayet var mı?

Kesinlikle var. Doğal yollardan ölmüş gibi bakılıp dosyası kapatılan pek çok kişinin öldürülmediğini nereden biliyorsunuz? Akıllı bir katil, sebepli-sebepsiz müthiş titiz bir cinayet tasarlayabilir. Pek çok cinayet asla çözülemez ve pek çok katil asla yakalanamaz. İşin kötüsü bu katiller genellikle sıradan görünür, sıradan bir hayat yaşarlar.

Haberin Devamı

* Türkiye’de cinayetlerin büyük bölümü akrabalarca işleniyor. Dünya’da da böyle mi?

Bizde de aynı. Her zaman söylerim; bir kadın hayatta önce kocasından korkmalı. İyi tanıdıktan sonra evlenmek, şiddet eğilimli olduğunu fark ettiklerinde bırakmak en doğrusu.

* Roman yazmadığınız zamanlarda ne yaparsınız?

Yemek pişiririm. Yemek sevdası bana, çok iyi bir aşçı olan babamdan geçti. Bir de kafamı boşaltmak için bahçemde sebze yetiştiririm.

YENİ ROMANI İSTANBUL'DA GEÇECEK

İstanbul’a daha önce de gelmiştiniz değil mi? Bu dördüncü gelişim. İstanbul’u çok seviyorum ve ülkemde Türkiye ile ilgili oluşan yanlış algıları kırmak istiyorum. Bu yüzden İstanbul’da öldürülen Amerikalı Sarai Sierra’nın öyküsünden yola çıkıp bir roman yazacağım. Amerikalı ve Türk polisleri anlatacağım.