Cumartesi Postası Bir kitapla konuştum, hayatım değişti

Bir kitapla konuştum, hayatım değişti

Paylaş
Bir kitapla konuştum, hayatım değişti

Albert Einstein “Önyargıları yok etmek atom çekirdeğini parçalamaktan daha zor” demiş. Bu zor işi başarmak için bir grup insan yaşayan bir kütüphane kurdu. Bu kütüphanede kitaplar; toplumun önyargılarla baktığı insanlar. Okurlarına hayatlarını anlatarak önyargıları parçalıyorlar

TİMUR SOYKAN

Haberin Devamı

timur.soykan@posta.com.tr

Yaşayan Kütüphane geçen hafta sonu İstanbul Galatasaray’daki Cezayir Toplantı Salonu’ndaydı. Okurları binanın kapısında turuncu tişörtlerinin üzerinde ‘Yaşayan Kütüphane’ yazan ve ‘kitap kurdu’ denilen gençler karşıladı. Ellerindeki dosyalarda yaşayan kitapların konu başlıkları vardı: Yahudi, sex işcisi, gay, biesksüel, başörtülü, Ermeni, şizofren, Alevi, lezbiyen, Feminist, eski alkolik, Kürt, vegan, HIV pozitif....

‘Lütfen sessiz olma’

Okurlar seçtikleri konu başlığını onu yaşayan insandan dinleyecekti. İlgi büyüktü. Çoğunluğunu gençlerin oluşturduğu kalabalık kütüphanecilerin önünde uzun bir kuyruk oluşturmuştu. Duvardaki bir yazıda ‘Lütfen kütüphanede konuşunuz’ yazıyordu. Üniversite öğrenci Mehmet Aydur ve arkadaşı Aslı Demir ‘şizofren’ konulu kitabı seçmişti, kitapla tanışmak için sabırsızdılar. Kısa bekleyişin ardından kütüphanecilerin masasının önündeydiler. Mehmet ve Aslı ‘şizofren’ kitabını seçtiklerini söyleyince kütüphaneci önyargılar listesini açtı. “Deli, katil, güvenilmez, korkunç” gibi önyargılar sıralanmıştı. Bir kitap kurdu onları seçtiği kitaba yani şizofreni hastası Orhan Üsküner’e götürdü. Geniş bir salondaki sandalyelerde diğer kitaplar okurlarıyla buluşmuş, okuma başlamıştı. Aralarında masa ya da sehpa yoktu. Diyalog için arada eşyalar olmaması önemliydi.

Haberin Devamı

Şizofreni kitabı Orhan

53 yaşındaki kitap Orhan, ellerini sıkarak onları karşıladı ve sohbet başladı. Şizofreni teşhisi 30 yaşındayken konulmuş. Ama halüsinasyonlar kendini bildi bileli varmış. Anlatıyor: “Çocukken köyde oyun oynuyordum. Atlı, kılıçlı askerler çarmıha gerilmiş bir adamı taşıyorlardı. Birden kayboldular... Askerdeyken gördüğümü de unutamam. Trenle acemi birliğinden usta birliğine gidiyorduk. Yanımızdan geçen trende kolu kopmuş, kanlar içinde bir asker gördüm bana gülüyordu...” O hastalığını anlatırken Mehmet ile Aslı toplumun ona hastalıklı bakışının örneklerini sordu. Nasıl dışlandığını, insanların önyargıları nedeniyle işsiz kaldığını anlattı. En çok incindiği medyada bütün şizofreni hastalarının büyük bir tehlike olarak gösterilmesi, bu konuda toplumda bir önyargının olmasıydı. Oysa o sahaflık yaparak annesinin ve uzun süredir işsiz olan ağabeyinin geçimini sağlayan bir birey olduğunu söylüyordu.

Haberin Devamı

Seks işçisi

Mehmet ve Aslı, şizofreni hastası Orhan’ı okurken yanlarında seks işçisi Ayşe Tükrükçü iki gence kendi hayatını anlatıyordu. Henüz bir çocukken amcasının tecavüz ettiğini ancak bütün ailesinin ona inanmayarak dışladığını söyledi. Yıllar sonra evlendirildiği adam onu geneleve götürüp bırakmış. Genelevden çıktıktan sonra devletin fişlemesi nedeniyle düştüğü çaresizliği anlatırken gözleri doluyordu.

Kitapla tartışma

Kütüphanenin öteki köşesinde lezbiyen Mine Yanat cinsel kimliğinin kendi özgürlüğü olması gerektiğini ancak hiçbir zaman toplumun onu rahat bırakmadığını ifade ediyordu. Tekerlekli sandalyedeki bir kitap okuyucularına günlük hayatta dikkat etmedikleri detayların onun hayatını nasıl zorlaştırdığının örneklerini sıraladı. Salonun ortasında oturmuş başı açık iki kadın ile başörtülü bir kadın hararetli bir tartışmanın ortasındaydı. Kadının saçlarını örtse de özgür olup olamayacağını tartışıyorlardı.

Haberin Devamı

Kütüphanedeki 20 kitap ve okurları hayatları boyunca unutamayacakları bir gün yaşadı. Buradan çıktıklarında ne kitaplar ne de okuyucular eskisi gibi olacaktı. Okumadan sonra okuyucular 30 dakikalık görüşmeyle ilgili form doldurdu. Mehmet ile Aslı şizofreni hastası biri hakkında değişen fikirlerini yazdı. Bu formlar atomu parçalamak kadar zor olsa da önyargıların yok edilebileceğini ortaya koyuyordu.

8 bin kiş i okudu

Yaşayan Kütüphane’yi 2000 ‘de Danimarka’daki bir gençlik örgütü icat etti. Türkiye’de Bilgi Üniversitesi Gençlik Çalışmaları Birimi ve Toplum Gönüllüleri Vakfı 2007’de kurdu. 11 kez açılan kütüphanede 8 bin kişi, 80 kitabı okudu. Kitaplar yaşadıklarını anlatmaya ve genelleme yapmamaya özen gösteriyor.

(24.02.2013 tarihli Posta Karnaval'dan alınmıştır.)