Cumartesi Postası Bir nesil onun şarkılarıyla aşık oldu

Bir nesil onun şarkılarıyla aşık oldu

Paylaş
Bir nesil onun şarkılarıyla aşık oldu

“Beni hiç eden sensiz hayatı, sevmek istesem de sevemem artık...” Bugün 74 yaşında olan 1970'lerin romantik şarkıcısı Ömür Göksel bu şarkıyı söylediğinde kimbilir kaç genç aşık olmuş, kaçının aşk acısına eşlik etmişti...

Hazırlayan: Seral CUMALI

Haberin Devamı

seral.cumali@posta.com.tr

Tekel Genel Müdürü Rıza Numan Göksel ile konservatuar mezunu Süheyla Hanım’ın tek çocukları olan Ömür Göksel, 2 Mayıs 1942’de İstanbul- Osmanbey’de doğar. Bir apartman dairesinde büyüyen Ömür Göksel’in tek eğlencesi, o yıllarda tek tük geçen arabaları pencereden seyretmektir.

Yalnız büyüyen bir çocuktur; ne kardeşi ne de bir arkadaşı vardır. Annesine bu durumdan sık sık yakınır, aldığı cevap her seferinde; “Sen de şarkı söyle o zaman oğlum” olur. Ömür Göksel’in en büyük ideali futbol ve basketbol oynamaktır.

Bir de müzik dinlemeyi çok sever. Harçlığı plaklara gider. Davutpaşa Ortaokulu’ndaki edebiyat öğretmeni sayesinde edebiyata yönelir, şiir yazar. Futbol, edebiyat ve müzik aşkı kafasını karıştırır, dersleri pek iyi değildir. Kendi deyimiyle başka okullarda mezuniyet şansı arar. Bu da bir apartman dairesinde yalnız büyüyen Ömür Göksel’in geniş bir arkadaş muhiti edinmesini sağlar. Futbol topu kendi deyimiyle en iyi arkadaşıdır...

Haberin Devamı

Dinleyici olarak gitti

‘Ses Kralı’ seçildi Ömür Göksel önce futbol ve basketbol hayalini gerçekleştirir. 1955’de 13 yaşında Galatasaray genç takımında futbol oynamaya başlar. 1957’den itibaren, takım kaptanlığını yaptığı Galatasaray genç basketbol takımı ise üst üste 5 yıl şampiyon olur. Ama 1961’de bir sakatlık geçirir, bu nedenle bir süre aktif spor hayatı sekteye uğrar. Basketbol oynadığı yıllarda duşta söylediği Frank Sinatra, Nat King Cole şarkılarını takım arkadaşları büyük bir keyifle dinlerler.

İşte o arkadaşları bir akşam Ömür Göksel’i; ‘ses yarışması seyretmeye gidiyoruz” diyerek Caddebostan Maksim’e götürürler. Yarışmayı Orhan Boran sunmaktadır. Bir ara Orhan Boran’ın, “Şimdi sıra Ömür Göksel adlı yarışmacımızda” dediğini duyar, şaşırır. Arkadaşları, “Sürpriz! Senden habersiz yarışmaya başvurduk” der. Ömür Göksel heyecan içinde sahneye çıkar, ‘Türkiye ses kralı’ seçilir.

Babası müzikle uğraşmasını istemiyordur. Ömür Göksel kızacağını düşünürken; babası, “Birinci olduğuna göre doğru bir iş yapmışsın” diye destek verir. Annesi zaten oğluna müzik konusunda hep güvenmiştir. Yarışmada birinci olunca Ömür Göksel’e dönemin ünlü kulüplerinden art arda teklifler gelmeye başlar. Ama o teklifleri hemen kabul etmez.

Haberin Devamı

1963’te iktisat tahsili yapmak için Almanya’ya gider. Mezun olmadan döner. Vatani görevini, o zamanlar askerlik yapanların yer aldığı Karagücü takımında futbol ve basketbol oynayarak ve de İzmit Orduevi’nde şarkı söyleyerek tamamlar. 1965’de, 4 dilde şarkı söyleyen, 1000 şarkılık repertuara sahip, tüm gece kulüplerinin istediği bir şarkıcıdır. 70’lerde 3 Altın Plak kazanır.

“Evlenmeyi düşünürsen beni ara!”

1970’de bir arkadaşının kızkardeşi ile bir yardım kuruluşunun gecesine gittiğinde Hülya Demir ile karşılaşır. Ondan çok etkilenir ki, yanına gider; “Şu an evli ya da nişanlı olabilirsin ama idealimdeki evlenilecek kadın sensin. Şu an çok ünlüyüm, evlenmeyi de düşünmüyorum ama bu sana açık bir çek. Evlenmeyi düşünürsen beni ara” der. Ömür Göksel o yıl kendisi gibi Galatasaray’da spor yapmış (kürek takımında) Hülya Demir ile evlenir.

Haberin Devamı

Ömür Göksel bu konuda da şöyle der: “Aynı toprağın çocukları ve aynı muhitlerde büyümüş olmamıza, aynı öğretmenlerden feyz almamız eklenince mutluluğumuz perçinlendi. Bu birleşimden, 1971’de kızım Serenad, 1973’de oğlum Sonat dünyaya ‘merhaba’ dediler.” Mutlu aile yaşamı sürerken, 1970’lerin sonunda Türkiye’de arabesk müzik dönemi başlar.

Ömür Göksel yurtdışında müzik yapma kararı alır. 1979’da, Avrupa ve Amerika’daki Hilton otellerinden teklif alır, ailesiyle birlikte Türkiye’den ayrılır. Müzik yaşamına İtalya’da, Amerika’da ve Almanya’da devam eder. Almanya’da unutamadığı bir olay yaşar. “İsmini kimse telaffuz edemiyor. Sesin Frank Sinatra’ya benziyor. Şu sıra Tom Jones çok moda. Sana Frank Jones ismini koyalım” derler.

Ömür Göksel kabul etmez, yine de ilk gece ‘Frank Jones’ diye takdim ederler. Büyük alkış alır. Ama ısrarlıdır, Ömür Göksel diye anons edilmek için. İkinci gece anonsu Ömür Göksel diye yapılır. Bu kez aldığı alkışlar çok cılızdır. Aile Almanya’dayken, kızı Serenad Amerika’da okumak için, oğlu Sonat da futbol oynamak için yuvadan uçar.

Haberin Devamı

Ömür Göksel ve eşi Hülya Hanım Türkiye’ye döner. Türkiye’den giderken onları geçiren hayran kalabalığı bu kez yoktur etrafta. Ömür Göksel şöyle anlatır Türkiye’ye dönüşünü: “1997’de, ülkeme döndüğümde, beni tanımayan iki nesille karşılaştım, ancak o neslin anne ve babaları Ömür Göksel şarkıları ile tanışmış, sevişmiş ve evlenmişlerdi. Evlatlarına beni duygu dolu sözcüklerle anlatıyorlardı...

2008 yılbaşında çok beğendiğim aşk şarkılarını ‘Ömürlük Şarkılar’ adı altında topladım. Amacım bu ömre bedel şarkıları bir yorum farkı ile sunmak ve kubbede hoş bir seda bırakmaktı...”