Cumartesi Postası Bu yazın rengi turkuaz

Bu yazın rengi turkuaz

Paylaş
Bu yazın rengi turkuaz

Mon reve' markasını kadınlar arasında bilmeyen yok. Yarı değerli taşlar ve altın kaplama takılardan oluşan bu şık aksesuarların tasarımını Betina Barutçuoğlu yapıyor

Üniversiteyi bitirir bitirmez iş hayatına atılan Betina Barutçuoğlu, babasının yanında çalışmaya başlamış. Ama tasarım tutkusuna karşı koyamayarak işten ayrılmış.

İlk tasarımlarını Tuana Büyükçınar’ın butiği A46’da satmaya başlayan Betina Barutçuoğlu’nun takılarının şıklığı kısa sürede kulaktan kulağa yayılınca Nişantaşı’nda kendi butiğini açmış.

Bugün 30 yaşında olan Betina Barutçuoğlu’nun birbirinden güzel tasarımlarını sattığı Mon reve’in müdavimleri arasında Feryal Gülman’dan Pınar Altuğ’a, Melek Baykal’dan Mutlu Dinçkök’e kadar pek çok ünlü ve sosyetik isim yer alıyor.

Takılarla olan ilk ilişkinizi hatırlıyor musunuz?

Küçükken annemin takmadığı takılar, mücevherler evde yatağın altına saklanırdı. Ben de onları gizledikleri yerden çıkarıp kendi kendime takardım. Küçüklüğümden beri takılara, aksesuara merakım vardı, sonra da bu devam etti.

Ne zaman takılarla ilgili bir iş yapmaya karar verdiniz?

Koç Lisesi’nde okuyordum. Modaya, aksesuara merakım bitmiyordu. Kendi kendime bir şeyler tasarlıyordum. Bir yaz tatilinde Amerika-Rhode Island School of Design’ın moda tasarımı üzerine kısa bir kursuna katıldım. Lisenin son senesinde artık moda okumak istediğime karar verdim. Ancak sadece tasarım yapmak istemiyordum. Tasarımla yöneticilik arasında bir eğitim görmem gerektiğini düşündüm. Lisedeki rehber hocaların da yönlendirmesiyle dünyanın en ünlü moda okullarından London College of Fashion’ın ‘moda yöneticiliği’ bölümünün tam bana göre olduğuna karar verdim.

İngiltere’den döner dönmez işinizi yapabildiniz mi?

Bir ara Vakko’da vitrin tasarımı ve ürün müdür yardımcılığı yaptım. Ama ailem yeni bir projeye giriyordu. Benim de o projeye dahil olmam gerekti. Tamamiyle okuduğum bölümden farklı bir iş yapmaya başladım. Hep ofisteydim, reklam işleriyle ilgileniyordum. Hiç bana göre değildi. Sonunda çok sıkıldım ve ayrıldım.

Aileyi yarı yolda bırakmanız nasıl karşılandı?

Babam ‘Ayrılamazsın’ dedi. Ama ruhum hep bir şeyler tasarlamaktan, onları hayata geçirmekten yanaydı. Büyük savaş verdim. Sonunda babam, “Sana 3 ay müddet. Ne istiyorsan yapacaksın. Yapamazsan işe geri döneceksin!” dedi.

Siz ne yaptınız?

Araştırmaya girdim. İlk çanta süslemeye başladım. Kapalıçarşı’yı, Eminönü’nü geziyor; taşlar topluyordum. Onlarla çantaları şık hale getiriyordum. Ama benim istediğim gibi kaliteli çanta dikecek bir atölye bulamadım.

Aileniz size maddi destek veriyor muydu?

Cep harçlığım neyse onunla bir şeyler yapmaya başladım. Çanta yapmaktan vazgeçince aldığım taşlardan şık takılar tasarlayayım dedim. 3 ay boyunca takılarımı evde yaptım. Sonunda süre bitti. İlk tasarımlarımı Tuana Büyükçınar’ın butiği A46’da satmaya başladım. Sonra Park Bravo ve Beymen’e sattım. Bir daire tutup tasarımlarıma devam ettim. Böylece 2004 yılında Mon reve markası doğdu. O yaz İngiltere’deki St. Martins’de takı üzerine eğitim gördüm.

Tasarımcılar genelde markalarına kendi isimlerini koyuyor; siz neden ‘Mon reve’ adını koydunuz?

Markanın benimle özdeşleşmesini istemedim. ‘Reve’ Fransızca bir kelime. ‘Mon reve’ Türkçe’de ‘Benim rüyam’ anlamına geliyor. İçimdeki tasarım enerjisini takıya aktardım. 2004 yılında ‘benim rüyam’ gerçek olmuştu.

Mon reve takılarının özelliği ne?

Müşteriler bir Mon reve takısına bakınca onu tanıyor. Bu zamanla oturdu. Mon reve takılarında Türkiye’de yapılmayan bir altın kaplama sistemi uygulanıyor. Bu kaplamanın içine 22 ayar altın katılıyor ve ayrı bir vernikleme tekniği uygulanıyor. Takılar cayır cayır sarı olmasın diye biraz karartma koyuyoruz. Bu da tasarımlara antik bir görünüm veriyor. Ama takılar hiçbir şekilde bu özgün renklerini kaybetmiyor.

Altın kaplamayı hangi malzemelerle tamamlıyorsunuz?

Özellikle mika adında bir malzeme kullanıyorum. Bu malzeme hafif ve de rengi çok hoş bir kırmızı tonu. İtalya’da özel bir fabrikada üretiliyor. Kolyeye çok özel bir hava katıyor. Şık da sportif de kullanabiliyorsunuz.

Bu senenin takı modası ne?

Modacılara baktığınızda herkes her rengi kullanmış. Takıda da çok fazla aksesuar var. Büyük takılar, büyük küpeler, kısa kolyeler ve zincirler... Yazın da turkuaz, kırmızı, turuncu-kırmızı arası bir renk, bir de turkuaz çok görülecek. Ama Mon reve olarak biz kendi modamızı yaratıyoruz. Çünkü moda olan şeyler bazen her zaman takılabilir, giyilebilir olmuyor. Mon reve olarak biz de modayı takip ediyoruz, ama biz kendi tarzımızda kalıyoruz.

Mon reve’in bu seneki modası ne?

Turkuazlar, ıstakoz rengi gibi farklı ve canlı renkler ön plana çıkacak. Açık yeşil renkler var. Tabii zincir ve imitasyon cam bazlı inci Mon reve’de her zaman olan malzemeler. İnci şıklığı temsil ettiği için ondan hiçbir zaman vazgeçmeyeceğiz. Yaza daha rahat bir geçiş olsun diye takılarımıza bir de gümüş ve doreler kattık.

Kimlerin üzerinde Mon reve takılarını sıklıkla görüyoruz?

Pınar Altuğ, Çağla Şıkel, Feryal Gülman, Mutlu Dinçkök, Rezan Benardete, Aşkın Nur Yengi, Azra Akın, Gülse Birsel, Emine Kamışlı, Melek Baykal gibi pek çok isim Mon reve takılarını sık sık takıyor.

Mon reve’i tercih etmelerinin şıklık dışında bir nedeni var mı?

Zaman içinde gidip gelen müşterilerimizle ilişki kuruyoruz. Örneğin Melek Baykal gelir, birlikte sabah kahvesi içeriz, sonra gider. Müşteriler burada kendilerini evlerinde hissediyorlar. Biz de evimizde misafirlerimizi nasıl ağırlıyorsak müşterilerimizi öyle ağırlıyoruz, evlere servis yapıyoruz. Diyelim bir davet var. Müşteriler “Betina akşam bir yere gidiyorum, hediyeye ihtiyacım var” diyor. İstediği fiyat aralığında takıları toparlayıp yolluyorum. Onun dışında kıyafetlerine göre takı önermemizi isteyen müşterilerimiz de var.

Fiyat aralığınız nasıl?

45 TL ila bin 2 yüz TL arasında. Gayet makul. O nedenle 25 yaşındaki de 45 yaşındaki de buraya gelebiliyor. Geniş bir müşteri skalamız var.

Dünyaya açılmak istiyor musunuz?

Bir ara fuarlara katıldık. Ve çok güzel sonuçlar elde ettik. Amerika, İngiltere, Dubai ve İrlanda’ya satış yaptık. Daha sonra buradaki işlerin yoğunluğundan yurt dışıyla pek ilgilenemedim. Öncelikle İstanbul-İstinye Park’ta bir mağaza açmak istiyorum, sonrasında tekrar yurt dışı işleriyle uğraşacağım.

RÖPORTAJ: MERVE ÖZAYTEKİN

merve.ozaytekin@posta.com.tr

4

Haberin Devamı