Cumartesi Postası Çiftlikte bir Osmanlı sultanı

Çiftlikte bir Osmanlı sultanı

Paylaş
Çiftlikte bir Osmanlı sultanı

Sultan II. Abdülhamid'in soyundan gelen Ayşe Adile Nami Osmanoğlu Tars, Tunus'ta doğdu. Fransa'da okudu, 1974 yılında Türkiye'ye döndü. İki çocuğuyla ayakta durmaya çalışırken Tarsuslu çiftlik sahibi Ali Refik Tars ile evlendi. Şimdi orada çiftçilik yapıyor. Ailesiyle yarattığı küçük dünyasında mutlu ama Osmanlı'ya sahip çıkılmadığı için küskün

Röportaj: ELMAS DERECİ

Haberin Devamı

* Niye Tarsus’a yerleştiniz?

İstanbul’da işlerim bozulmuştu. Ali Refik ile tanıştım. İşi, evi, çocukları Adana’da idi. Ani bir kararla Adana’ya taşındım ve 10 yıl önce evlendik. Sonra da eşimin çiftliğinin olduğu Tarsus/Kefeliköy’e yerleştik.

* İkinizin de çocukları var değil mi?

Evet. Kızım Feyzan, Fransa’da yaşıyor, evli, bebeği var. Oğlum Ferhat turizmci. Ali Refik’in çocuklarından Paşa, İzmir’de üniversite okuyor. Ertuğrul ise işi gereği hep dolaşır. Bayramlarda, tatillerde geliyorlar. Hedefimiz hepsine burada birer ev yaparak küçük bir aile köyü oluşturmak.

* Şehirden ve insanlardan uzak bir çiftlikte yaşamak sıkıcı değil mi?

Ne yaparsan yap sesini duyuramadığın şehirde yaşamanın, kalabalıklarda olmanın anlamı kalmıyor. Burada her türlü konfora sahibiz, hatta fazlası var. Yeşillikler içinde, kuş sesleri ile uyanıyorum. Yemekler yapayım, insanlara güzel sofralar hazırlayayım... En keyif aldığım işler. Yardımcı ailemizin çocuklarına ders veriyorum. Atölyeme kapanıp resim yaptığım oluyor. Çiftliği dolaşıyorum.

Haberin Devamı

* Çiftlikte ne yetişiyor? Buğday, soya, portakal, mandalina, greyfurt gibi narenciye... Paramızı bundan kazanıyoruz.

Annesi Ayşe Adile ve babası Osman Nami Osmanoğlu diğer kızları Mediha ve Fethiye ile...

* Sultan II. Abdülhamid’in kızı Ayşe Sultan’ın torunusunuz. Anneniz siz bebekken vefat etti, Alman olan üvey anneniz sizi büyüttü. Fransa’da doğdunuz, Tunus’ta yaşadınız. Babanız Osman Nami Osmanoğlu da size Osmanlı kültürünü aşıladı. Bunca farklılık içinde bocaladınız mı?

Üvey annemden Alman terbiyesini aldık. Babam atalarımızı anlatıp Osmanlı adabıylabizi yetiştirdi. Zaten Osmanlı, karışık kültürleri içine alan ve asırlarca devam ettiren bir bütünlüktür. Ben hiç bocalamadım. Her ulustan insanla çok iyi anlaşırım. Gerçek Osmanlı ile anlaşamayan kişi, kötü niyetlidir.

"BANA DEĞER VERİLMEDİ"

* Sultan II. Abdülhamid’in mührü Paris’teydi. Yıllar önce, o mührün İstanbul’a, Topkapı Sarayı Müzesi’ne getirilmesi için çok uğraşmıştınız.

Başka ülkeler Osmanlı’yı çok önemsiyor. Ama kendi ülkem bana değer vermedikten sonra bunun ne anlamı var ki! Osmanlı olarak iki-üç kişiden bahsediliyor. Oysa birçok Osmanlı var. Bana ve Osmanlı değerlerine önem verilmedi Türkiye’de. Niye getirildik o zaman buraya? Niye Türk pasaportu aldık? Allahtan kardeşlerim yurt dışında yaşıyor. Evli olmasam ben de kalmazdım bu ülkede. Türkiye vatandaşı olmaktan da çıkardım.

Haberin Devamı

Ayşe Adile Nami Osmanoğlu Tars, kızı Feyzan, eşi Ali Refik Tars ile birlikte.

* Aile üyeleriyle aranız nasıldır?

Hayal kırıklıkları yaşadım. En son Yıldız Sarayı ile ilgili bir-iki proje önermiştim. Aile üyelerinden, benden daha genç kuşak olan biri, yanımda durup destekleyeceğine gidip beni kötülemiş. Diyorum ki; demek ki Osmanlı bu yüzden parçalandı. Babamın sürekli söylediği bir şey vardı bize: Kirli çamaşır aile içinde yıkanır.

"AİLEM REKLAM ARACI OLARAK KULLANILDI"

* Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve ailesi ile çok yakındınız. Bu değersizleştirme meselesini kendisiyle konuştunuz mu?

Birkaç kez buluştuk. Kendisine de politikalarına da inandım. Taa ki akrabam Hasan Hüsnü Paşa’nın mal varlığı ile ilgili süren dava dosyasını incelemeleri için verdiğim ana kadar. Dosya incelendi, varolan mallar yok sayıldı, üzeri örtüldü, bana net cevap verilmedi. Telefonlarıma yanıt bile gelmedi.

Haberin Devamı

Sultan II. Abdülhamid

* Osmanlı ailesinin reklam aracı olarak kullanıldığını mı düşünüyorsunuz?

Evet. İnanmıştım onlara. Yanılmışım.

* Yorulmuşsunuzdur onca zaman aileniz adına mücadele vermekten...

İster padişah ister cumhurbaşkanı olsun, insan, inandığı ve bildiği doğrulardan yaşadığı sürece vazgeçemez. Çünkü bir şeyleri düzeltememiştir, bunu hazmedemez. Benim mücadelem de bitmiyor. Doğruları söylemeden duramam. Doğruyu söyleyen dokuz köyden kovulur ama ben burada kendi köyümde oturuyorum, beni buradan kimse kovamaz.

"YAPTIĞIM TABLOLAR BİR ODADA DURUYOR"

* Birkaç yıl önce Osmanlı sultanlarını resmettiğiniz ‘Bu Gözler Kimin?’ adlı koleksiyonu bir zamanlar ailenizin yaşadığı Yıldız Sarayı’nda sergilediniz. O koleksiyon satıldı mı?

Hiçbir şey beklediğim gibi olmadı. Galiba o sergiyi fazla önemsemişim. Bütün ülkeler tarihlerini, öz değerlerini önemser ve korur. İsterdim ki o koleksiyon bir Osmanlı sarayında sürekli olarak sergilensin. Ama sahip çıkılmadı. Osmanlı’yı sevmek, sözde kaldı. Ben gerçek Osmanlıyım da ne oldu? Hiç. Koleksiyon, oğlumun Mersin’deki evinde, bir odada duruyor. Arada kendimiz seyrediyoruz. Belki ben öldükten sonra değerlenir, Picasso gibi!

Haberin Devamı

"700 YILLIK BİR AİLEYİ İNKAR DEMEZSİNİZ"

* Osmanlı ile ilgili yapılan filmler, yazılan kitaplar öncesinde sizden fikir alınıyor mu?

En doğrusunu anlatacak kişi bizlerken kimse bir şey sormuyor. Mesela Ekmelettin İhsanoğlu kitabında soyumuzun sona erdiğini yazdı. Hangi soy tükenmiş? Kim soyunun yok sayılmasını ister? Hiçbir zaman unvan peşinde olmadım. Ama ortada 700 yıllık bir aile var ve bu inkar edilemez.