'Üçü birlikte yaşasın'mış!

Caner Erkin’den ayrıldıktan sonra Asena Atalay ismini kullanmaya başlayan hanımefendi bir kanalda magazin programı sunmaya başlamış.

Duman’ın solisti Kaan Tangöze’nin eşi Seçkin Piriler’i Kıvılcım Ural ile aldatması konusunu konuşurken de “Seçkin Piriler, 6 yıldan beri ihanete uğradığını öğrenip evi terk etmemiş.

Kaan Tangöze de hayatındaki bu iki kadından vazgeçemiyor. Madem Seçkin, eşini seviyor, Kıvılcım Ural bu duruma razı, o zaman hep birlikte yaşasınlar” demiş.

Bu haberi “Acaba ben bir şey mi kaçırıyorum?” diye defalarca okudum. Ama hayır, Asena Atalay aynen böyle söylüyor. Sonra da diyor ki; “Benim aşka saygım sonsuz. Eşim başkasına aşık olduğunu söylese ‘Tamam, ben çocuğunun annesi olarak buradayım’ derim.

Ama tek gecelik kaçamakları kesinlikle affetmem, hemen boşanırım.” Yani Asena Hanım, kendi fikrinden yola çıkarak Seçkin Piriler’e bir yol öneriyor. Peki gurur? Peki kadınlık onuru?

Onlar yok... Seçkin Piriler beklesinmiş, Kaan Tangöze’nin heyecanı geçince onunla yaşlanırmış...

İnsanın kendisine olan saygısını yitirmesi dünyanın en korkunç şeyi. Evet, birini sevebilirsiniz, hatalarına rağmen ondan ayrılamayabilirsiniz ama kendinize saygınızı kaybederseniz, bunu bir daha geri getirmeniz çok ama çok güç.

Siz Asena Atalay’ın dediklerine aldırmayın. O gururunu, özsaygısını hiçe sayıp böyle bir şeyi kabul edebilir.

Kendi meşrebidir, karışamayız. Ama siz eşinizin, sevgilinizin başka biriyle ilişkisini kabul edip 3’lü bir yaşama devam ediyorsanız size garanti veririm ki; eşiniz diğer kadını bitirse bile “Ya bu kadın ben ne yaparsam yapayım kabulleniyor” diyerek bir başkasına yönelecektir.

İlişki, iki kişi arasında olur. Üçüncü kişi kabulleniliyorsa onun adı başka bir şeydir, ben burada yazmayayım, porno sitelerinde bulabilirsiniz.

ÖLÜYORSAN GİT KONUŞ

İlişkileri bitirme konusunda kadınların daha kararlı olduğunu bilirim. Çünkü kadınlar kötü giden ilişkiyi, ilişkinin içindeyken düzeltmeye çalışırlar.

Epey de uğraşırlar. Ama olmayacağını anladıkları gün artık geri dönüşleri yoktur.

Erkek ise ilişkinin kötü gittiğini, ilişkinin içindeyken anlayamaz. Ancak bittiğinde aklı başına gelir ama ne yazık ki iş işten geçmiştir.

Erkeğin ilişkiyi bitirme konusunda problemi vardır, ama kadının yoktur. Dan diye bitirir.

Bu anlamda kadınları erkeklere göre ‘acımasız’ bulanlar var. Geçenlerde evden çıktım, yolun karşısındaki duvarda, fotoğrafta gördüğünüz yazıya rastladım.

Bunu yazan artık nasıl bir can acısıyla yazmışsa çok naif, çok içten geldi bana. Amaç kadınlara hakaret etmek değil elbette.

Bir duvar yazısını sizinle paylaşmak istedim hepsi o kadar. :)

SOSYAL MEDYANIN FARKLI DÜNYALARI

Twitter’a giriyorsun, ne kadar kötü haber varsa hepsi karşında. Ne kadar kötümser, şamamet kuşu varsa hepsi tweet atıyor. İnsan Twitter’a baktığında bırakın Türkiye’yi “Yahu dünyada hiç iyi şey olmuyor mu?” diye soruyor.

Instagram’da ise durum tam tersi. Çiçek, böcek, güzel hava, lezzetli yiyecekler, güzel kadınlar, güzel erkekler, Mevlana’dan Freud’a kadar hayat mottoları... Twitter’da bozulan moralinizi Instagram’da düzeltebiliyorsunuz.

Facebook başka bir alem. Tam bir dedikodu kazanı. Sağdan soldan duyulmuş ne kadar uydurma saçmasapan uyarı varsa paylaşıyorlar ve sonra da “Lütfen paylaşın” diye öneride bulunuyorlar. Bir-iki iyi arkadaşınızın güzel fotoğrafları dışında bir şey bulabilmek pek mümkün değil. Ha bir de laf sokma merkezi olarak faaliyet gösteriyor Facebook. Eski sevgiliye, kıskanç arkadaşa...

Periscope tam bir rezalet. Dünyada bu uygulamayı bizden daha kötü kullanan bir millet olamaz. Takipçi edinebilmek için sürekli orasını burasını açan kadınlarla dolu. Hatta buranın yıldızları var, partiler falan düzenliyorlar. Hani faydalı bir şey yapmaya kalksan maalesef başarılı olamazsın.

Scorp diye bir uygulama var. Instagram’ın videolusu. Çeşitli konular hakkındaki görüşlerini kısa videolarla paylaşıyorsun. Ergenlikten henüz çıkmış gençlerin kendilerini gösterme yeri. Öyle aman aman bir fikir paylaşımı yok açıkçası. Ama son zamanlarda epey takipçisi olmaya başladı.

SIKINTI GELDİ

Televizyonlarda sadece bakışma sahnelerinin 15 dakika sürdüğü, senaryosu kötünün kötüsü dizilerden...

Yaz da olsa kış da olsa klimayı bir türlü açmayan taksicilerden... (Sahi neden açmazlar o klimayı?)

Güzel bir şeyi övmek yerine sürekli kusur arayıp onu aşağı çekmeye çalışanlardan...

Yapamayacağı şeyler için söz verenlerden... Yapamayınca da özür dilemek yerine saçmasapan bahanelere sığınanlardan...

Beni gördükleri zaman “Bu ara çok kilo vermişsin” diyenlerden... Biliyoruz herhalde, farkındayız, almaya çalışıyoruz...