Mehmet Coşkundeniz Allah sizi bildiği gibi yapsın
HABERİ PAYLAŞ

Allah sizi bildiği gibi yapsın

Ankara Kızılay’daki terör saldırısında hayatını kaybeden iki taksici vardı. Ekmek parası peşinde koşarken canlarını verdiler, Allah rahmet eylesin. O patlama sonrası bir de vicdansız, insafsız, insanlıktan nasibini almamış taksiciler vardı maalesef... Saldırıda yaralanan Can Tek adlı vatandaş, hastaneye gidebilmek için bir taksiye binmek istediğini ama hiçbirinin almadığını söyledi. Dedi ki; “Buradan, bu patlama anında beni almayan, şu görüntümü gören o taksicilere sesleniyorum; Allah sizleri bildiği gibi yapsın...” Genellemelerden kaçınmaya çalışsam da ne yazık ki taksicilerle ilgili hiç de iyi olmayan düşüncelere sahibim. Bundan 15 yıl önce, tatilde olduğum Alanya’da rahatsızlandım. İstanbul’a kalkan ilk uçağa bindim, Atatürk Havalimanı’nda indim. Hemen hastaneye gitmem gerekiyordu. Havalimanı taksilerinden birine bindim. Havalimanına çok yakın olan hastanenin adını verdim. Taksici tipik kurnazlığıyla “Nerede bu hastane?” diye sordu. Ben arka koltukta ağrıdan kıvranıyorum, o hastanenin bulunduğu yeri bilip bilmediğimi ölçmeye çalışıyor. Taksicinin o hastanenin yerini bilmemesine imkan yok. Ama bilmiyorsam eğer, beni dolaştıracak, cebini dolduracak. Ağrıdan kıvranmam falan onun için hiç önemli değil. Ben ölecek miyim, sakat mı kalacağım, kime ne! Homurdana homurdana götürdü beni. O tarihten sonra bir kez bile olsun havalimanı durağının taksilerine binmedim ve asla binmeyeceğim. Taksicinin görev tanımı çok basit: Müşteri aracına biner, gideceği yeri söyler, sen de en uygun yoldan götürür, paranı alırsın. “Orası tıkalıdır, buraya girmeyelim şimdi” gibi saçma bahanelerle fazla para almak için yapmayacakları şey kalmıyor. Verdiğiniz parayı daha küçük banknotla değiştirip sizi dolandırmaya kalkanları, kafasından acıklı hikaye uydurup duygu sömürüsü yaparak sizden para koparmaya çalışanları, taksimetre ayarlarıyla oynayıp sürekli fazla para yazdıranları saymıyorum bile... Şimdi bu yazıyı okuyup da “Bunlar azınlıktadır. Taksici esnafı şöyle iyidir, böyle iyidir, hödö, bödö” diye mailler atmayın, ben taksicilerin ciğerini biliyorum. Aksine, taksiciler arasında ‘adam gibi adam’ olan esnaf azınlıktadır. İşinizi yapın, yeter...

Haberin Devamı

Böyle taksicileri istemiyoruz

Haberin Devamı

Kısa mesafe gideceğinizi öğrenince sizi almaktan vazgeçen, almışsa da indiren, olmadı yol boyu surat yapan taksicileri...

Yolu bilmediğinizi anladıkları zaman sizi dolaştırıp 10 lira tutacak yere 50 lira yazdıran taksicileri...

Yolu bildiğinizi anladıkları zaman da “Şimdi orası çok tıkalıdır” deyip yine de kendi bildiğini okuyan taksicileri...

Leş gibi ter kokan, kendisine ve müşterisine saygı duymayan, hizmet sektöründe çalıştığının farkında olmayan taksicileri...

Üstü başı pejmürde, beş karış sakallı, kaba, her müşteriyle samimiyet kurmaya kalkan taksicileri...

Gideceğiniz yeri bilmeyince “Ben karşının taksisiyim” diyen ya da “Abi ben daha dün başladım” diyen taksicileri (Yahu taksicilik bu kadar kolay mı? Memleketten dün gelip de bugün taksiye nasıl oturuyor bu insanlar? Hiç mi denetimi yok bu işin?)...

Para üstü vermemek için kıvranan, cüzdanında sakladığı sahte paralarla müşterisini dolandırmaya kalkan taksicileri...

Haberin Devamı

Neredeyse hurdaya çıkacak kadar eski taksilerle çalışan, klimasını açmayıp vatandaşı taksinin içinde ter içinde bırakan, içi dışı pis taksilerle işe çıkan taksicileri...

Dikiz aynasının yanına koyduğu küçük aynalarla, arkaya oturan kadınların bacaklarına bakan, yalnız binen kadınlara ‘götürmek’ amacıyla olta atan, daha da ileri gidip sözle, bakışla ve elle taciz eden, hatta tecavüze teşebbüs eden taksicileri...

Uydurduğu dramatik hikayelerle kendini acındırıp müşteriden dilenci gibi fazla para almaya kalkan taksicileri...

Ya tamamen arabesk çalan radyo istasyonlarını dinleyen ya da sürekli dini yayın yapan radyoları açarak aklı sıra ‘tebliğ’ görevini yerine getirdiğini sanan taksicileri...

İstanbul yollarını ralli alanı sanıp makas atarak yol alan, “Biraz yavaş şoför bey” dediğinizde de bozulup saatte 20 kilometre ile yol alan taksicileri...

Gece-gündüz çalışıp uykusuz olarak direksiyon başına geçen, sadece kendisinin değil müşterisinin ve tabii ki trafikteki diğer şoförlerin de hayatını tehlikeye atan taksicileri... İstemiyoruz.

ALIŞMAMALIYIZ

Diyor ki bir köşe yazarı; ‘terörle yaşamaya alışmalıymışız’.

Diyor ki Yargıtay Başkanı; ‘maalesef ülkemiz bu terörle yaşamak durumundaymış’...

Kendi adınıza konuşun, ben alışmıyorum, alışmayacağım. Ne yapsın insanlar söylesenize, terörden yakınlarını kaybettiklerinde “Aman canım, olur böyle şeyler” mi desin? Terörü artık ecel gibi mi kabul etsin?

Evlerimize kapandık, çocuklarımızı bir yere götüremiyoruz. Böyle mi devam etsin hayatımız? Bu ülkede yüzde 49.5 ile seçilmiş bir hükümet var.

Tek başına iktidar. Nedir bir hükümetin görevi?

Vatandaşların güven ve huzur ortamı içinde yaşamasını sağlamak. Terörün istihbaratı alınamıyorsa, önlemler zamanında uygulanamıyorsa bunun sorumlusu niye ben oluyorum, biz oluyoruz?

Hayır, terörle yaşamaya alışmamalıyız. Bu yılgınlığı, bu korkuyu yok etmesi için iktidarı çalışmaya zorlamalıyız.

29 yıllık gazetecilik hayatımda öyle çok terör olayı gördüm ki...

Ama hiçbir dönem korku bu kadar yaygın olmamıştı. Artık herkes, bir yakını sokağa çıktığında 40 kere falan telefon ediyor.

Herkes birbirine “Eve vardım, merak etmeyin” diye mesaj gönderiyor. Bunu yok etmek yerine alışmamızı bekliyorsanız, havanızı alırsınız. Alışmayacağız kardeşim.

AŞKA ÇOK İHTİYACIMIZ VAR

Böyle karanlık günlerin ışığıdır aşk. Bu dünyanın çirkinliğinden, zulmünden, sığlığından, sinsiliğinden, çıkarcılığından kurtulabileceğimiz yegane olgu.

Aşk; ruhu hamarat, ruhu çalışkan insanların harcıdır. İsyandır aşk, sizin içinde bulunduğunuz günlere isyanınızı dile getirmenizin en iyi yoludur.

Emek, beceri, duyarlılık, bilgi, heyecan bekler bizden aşk. Yanlışlarından, eksikliklerinden çekinmeyen insanın arayışıdır. Aşk ülkesi, aşk diyarı uyduruk bir yer değildir, vardır.

Henüz ulaşamamış olmamız, var olduğu gerçeğini değiştirmez. Kendi bulunduğunuz yeri, ortamı bir aşk diyarına çevirmek sizin elinizde.

Bu çirkin dünya, aşk bahçesi olabilir.

Kendi aşk bahçesini yaratabilenlere gıptayla bakıyorum hep.

Başka bir dünyadandır onlar, yukarıda saydığım dünyanın kötü yüzünü geride bırakmışlardır artık.

Aşk diyarından gelmiş binlerce mektup var elimde.

En sıkıntılı anlarımda aşıklardan gelmiş o mektupları okuyorum, umudum tazeleniyor. Ben aşka güveniyorum, siz de güvenin.

Sıradaki haber yükleniyor...
holder