Giriş
Anne sütü değerli bir hazinedir. Her geçen gün yapılan araştırmalarda 1000’den fazla farklı bileşiği içerdiği görülmekte ve ne kadar değerli olduğunu bir kez daha ortaya koymaktadır.
Anne sütünün içeriğinde karbonhidratlar, yağ asitleri, nükleotidler, proteinler, mikrop, makrofaj ve kök hücreleri ilk akla gelen örneklerdendir. Özellikle dikkat çekmek istediğim bir içerik ise oligosakkaritlerdir.
Oligosakkarid nedir?
Monosakkarit olarak adlandırılan basit şekerlerin su açığa çıkararak birleşmesi ile oluşan anne sütü prebiyotiğinin ana yapısında olan ve patojen bakterilerin büyümesini, çoğalmasını önlemeye yardımcı olan karbonhidrattır.
Anne sütü gerçekten bakteri mi içeriyor?
Evet, anne sütü laktobasilus ve bifidobakterium dahil olmak üzere çeşitli cins bakterileri içerir. Bu bakterilerin yeni doğmuş bir bebeğin bağırsağında yararlı bakterilerin çoğalmasında rol oynadığı bilinmektedir.
Vücudumuzdaki yararlı mikroorganizma sayısı, hücre sayımızdan 10 kat fazla olup mikrobiyata olarak adlandırılmaktadır. Anne sütü ve emme sırasında memeye temas ile ağız ve bağırsak mikrobiyatası oluşmaya başlamaktadır.
Prebiyotikler, sindirilemeyen gıda bileşikleri olup bağırsaklarda yararlı bakterilerin çoğalmasını sağlayan oligosakkaritlerdir ve anne sütü içeriğinde bulunmaktadır.
Probiyotikler, sağlıklı bağırsak içinde mevcut olduğu bilinen canlı mikroorganizmalardır, bağırsakta yerleşik, yardımcı ve yararlı biyolojik etkiler gösterirler ve bebeğe ilk önce anne sütü ile geçmektedir.
Simbiyotikler, probiyotik ve prebiyotiklerin kombinasyonudur. Yapılan çalışmaların tamamı prebiyotikler, probiyotikler ve simbiyotiklerin bağırsak sağlığını iyileştirmek, sindirim rahatsızlığını azaltmak, enfeksiyon ve alerji gelişimini engellemek için yardımcı olabileceğini ortaya koymaktadır.
Anne sütü, sadece bebek gelişimi için değil, gelecek için de çok önemlidir. Sağlıklı gelişen ikinci beyin (bağırsak) tam bir sağlık ve iyilik halinin, uzun bir ömürün sigortası olacaktır.
