Ferhan Kaya Poroy Biz kimiz?
HABERİ PAYLAŞ

Anneler bazen kim olduklarını unutuyor olabilir mi? Özellikle de yeni anneler! Seninle Dergisi’nden Filiz Şeref’in hazırladığı yazı beni benden aldı doğrusu. Kendisi de yeni anne olan bir gazeteci olarak günümüz annelerini çok güzel incelemiş, değerlendirmiş ve uzmanlara danışarak harika bir yazı ortaya çıkarmış. Konu, anneliğin nasıl da abartıldığı!

Abartılı annelik

“Düşünsenize, neredeyse her anne olan günümüzde blog yazıyor, kitap çıkarıyor, doğum yapar yapmaz çocuğunun fotoğraflarını paylaşıyor... Her yere dadısıyla gidiyor, en lüks bebek arabasını alıyor, çocuğuyla bir model giyinip sosyal medyada paylaşıyor...

Haberin Devamı

Çocuğu her sporu ve aktiviteyi yapsın istiyor, üstüne düşüyor da düşüyor. E bir de üzerine kendini sadece çocuğunun annesi olarak tanımlayabiliyor. Instagram’da kendini x’in annesi olarak tanımlayanlar... Ayrıca ‘çocuğum da çocuğum’ diyerek işini gücünü bırakıp, anneliği kendini çocuğuna adamak olarak düşünüp, çalışan anneye kötü gözle bakanlar... Ne oluyor biz kadınlara?

Annelik çok güzel ve özel. Ancak, annelik işte! Anne olmak kadar doğal bir şey var mı hayatta! Şimdi ne oldu da anneliği bu kadar abartılı yaşar olduk? Neden doğanın kadınlara verdiği bu güzel hediyeyi sanki yüzyıllardır kadınlar anne olmuyormuş da ilk kez biz olmuşçasına ‘özel’ yaşıyoruz? İş kadını, annelik, evlat olmak, kardeş olmak, arkadaş olmak gibi kimliklerimize neler oluyor? Ve annelikle ilgili eleştirilere neden hiç gelemiyoruz? Neden hep ‘annelik kutsal, annelik kutsal’ diye bağırma ihtiyacı duyuyoruz?

Klinik Psikolog Gülşah Sam Orhan kadınların, kendini sadece birinin annesi olarak tanımlamasının değersizlik hissiyle bir ilgisi olduğunu söylüyor: ‘Gerçekten isteyerek anne olan kadınların psikolojisi, ilk 40 günün ardından ‘zafere ulaşmışlık tatmini’ hissetmeleriyle değişiyor. Ama zamanla çevredeki bekar veya çocuksuz dostlarının yaptığı aktivitelere katılamamak, hayatının tamamen değiştiği algısını kuvvetlendiriyor. Ve annede ‘değersizlik bilinci’ gelişiyor. Bu bilinç, bebek doğurmuş kadının pohpohlanmasından sonra, yalnız kalması ve beklediği ilgiyi artık görememesiyle başlıyor.

Haberin Devamı

Eş kendi hayatına dönüyor. İlgi daha çok bebeğe dönüyor. Kadın bebeği dünyaya getirmede kendini ‘araç’ gibi görmeye başladığı anda, kimlik bunalımına giriyor ve yaşamdaki tek anlamının ‘x’in annesi olmak olduğu fikrine kapılıyor. Değersizlik bilinci kişide gelişiyor ve kadın, bu psikolojisinin dışarıdan anlaşılmaması adına dışarıya tam tersi ‘başarmış ve memnun’ imajı çizmeye başlıyor. Bu, savunma mekanizması.

İmaj, her şey

Bekar veya çocuksuz evli dostlarına sürekli bebeğinden bahsederek esasında mutlu imajı çizmeye çalışıyor. Yaşadığı fiziksel değişimleri, giydiği abartılı kıyafetlerle örtmeye çalışıyor. Evde oturan boş insan imajından kurtulmak adına çeşitli gerekli gereksiz kurslara katılıyor. Eşi tarafından beğenilme kaygısıyla daha takipçi ve alıngan oluyor. Yaptığımız çalışmalarda çok kullandığım bir soru vardır: ‘Hayat başarınız nedir?’ Bu soruya Türk annesinin cevabı ‘çocuğum ‘x’i dünyaya getirmek.’. Annelik, esasında bir seçimdir, hayat başarısı değildir. Sadece bu başarıyla anılmak istemek, özgüven eksikliğidir.” Uzmanların bu sözlerine kulak verelim. Anneliği bir statü sembolü olmaktan çıkarıp doğal haliyle yaşayalım.

Haberin Devamı
Sıradaki haber yükleniyor...
holder