Ece Erken’in 1 yıldır evli olduğu Serkan Uçar’dan boşanmak için mahkemeye verdiği dilekçe korkunç iddialarla dolu.
Serkan Uçar eşini aşağılamış, tehdit etmiş ve şiddet uygulamış. Başka bir deyişle; dövmüş...
Ece Erken bu dayak olayları sırasında eşinin kendisini öldüreceğinden endişe edip 155 Polis İmdat’tan yardım istemiş.
Dilekçeden anlıyoruz ki bu şiddet hamileyken de varmış ve Ece Erken çocuğunu düşürme tehlikesi bile yaşamış...
Daha geçen hafta yazdım: Eşi Malkoç Süalp’ten psikolojik şiddet gören Bade İşçil, sadece 3 ay içinde evlenmişti. Baktım, Ece Erken de tanıştıktan sadece 4 ay içinde evlenmiş...
Sırf parası var diye, sırf sosyal statüsü var diye biriyle evlenmek yapılacak en büyük hatadır. Hanımlar, beyler, yapmayın şunu.
Evlilik ‘evcilik’ gibi bir oyun değil. Bir tanıma süreci şart. Üstelik bilin ki; o tanıma sürecinde tanıdığınız insan nasılsa evlendiğinizde de aynı olacak. Yani değişmeyecek. Eş seçiyorsunuz, karpuz değil.
YALAN DÜNYA
Arda Kural, bir dönem Leonardo DiCaprio’ya benzerliğiyle ün yaptı. Dizilerde oynadı, ışıltılı bir hayatı oldu. Sonra parasızlık yaşadı, hatta şizofren tedavisi gördü.
Şimdi de Büyükçekmece’de annesiyle birlikte oturdukları evden kirayı ödeyemedikleri için atılmışlar. Gerçekten çok üzücü.
***
Ünlüler dünyasında bunun pek çok örneği var. Peki insan bu noktaya nasıl gelir? Çok kısa sürede çok büyük paralar kazanıp hayatı değişenler buna adapte olmakta zorlanıyor.
Çevrelerinde parayı yemeye hazır ‘çakallar’ oluşuyor ve o ünlü bunun farkında olmadan ‘vur patlasın çal oynasın’ yaşamaya devam ediyor. Sanıyor ki; para gelmeye devam edecek, hayatı hep böyle sürecek.
***
Parıltılı dünyaya boşuna ‘yalan dünya’ denmiyor. Yapımcılar, televizyoncular acımasızdır.
Bir ünlünün iki dizisi reyting yapmasın, bir daha kimse kapısını çalmaz. Hatta çok iyi bir oyuncu olsa bile “Bu oyuncu uğursuz, oynadığı diziler battı, almayalım kadroya” bile diyorlar.
Neyse ki Büyükçekmece Belediye Başkanı Hasan Akgün devreye girdi de Arda ile annesine yeni bir yuva bulacak. Arda’nın durumu tüm genç ünlülere ders olmalı.
YÜZBİNLERİN AHI VAR!
12 Eylül 1980’de yönetime el koyan 5 kişilik askeri cuntanın son canlı üyesi Tahsin Şahinkaya da önceki gün öldü.
Ailesinden başka kimsenin arkasından rahmet okuyacağını sanmıyorum.
Bir ülkenin geleceğini karartan, yüzbinlerce genci işkence tezgahlarından geçiren, 50 genci idam sehpalarında ipe çeken, sayısız genci gözaltında kaybeden, binlercesini fişleyen, akademisyenleri işinden eden, öğrencilerin eğitim hayatını yok eden bir cuntadan söz ediyoruz. Kim rahmet okuyabilir ki?
***
İsterdik ki; cuntanın lideri Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya ölmeden yargılama süreçleri bitseydi de müebbet hapis cezaları onaylansaydı...
Yıllarca hapislerde inlettikleri o gençlerin yaşadıklarını bir nebze olsun hissetselerdi...
Bazı okuyucularımız “Adam ölmüş, daha ne istiyorsun?” diye sorabilir...
Ölüm bazen kurtuluştur. Ben, bu cuntanın bu kadar kolay kurtulmasını istemiyordum. Yine de yüzbinlerin ahı var üzerlerinde...
Türkiye’deki adaletten kurtulmuş olsalar da ilahi adaletten kurtulacaklarını sanmıyorum.
YAZ LİSTESİ
Birbirine benzeyen, sözleri abidik gubidik olan pop şarkılarından bıkanlar için 10 şarkılık bir ‘yaz listesi’ hazırladım.
Çok klasik bir liste aslında. Ama bu şarkıları arada hatırlatmak gerek. Üstelik bunları art arda dinlemek insana gerçekten “Oh be, iyi ki yaşıyorum” dedirtiyor.
Ama bu şarkıları öğleden sonra, denizden ya da havuzdan çıkmışken, rahat bir minderde otururken ya da şezlongta, hamakta uzanmışken dinlemenizi öneriyorum.
Belki elinizde bir kitap olmalı, belki de soğuk bir içecek...
Nina Simone-Feeling Good
Lenny Kravitz-Ain’t No Sunshine
Dean Martin-Sway
B.B. King-The Thrill is Gone
Norah Jones-Sunrise
Birsen Tezer/İlhan Şeşen-Tuhaf
Ceylan Ertem/Mabel Matiz-KörHeves
Bob Marley-A Lalala Long
Cahit Berkay/Derya Petek-Arda Kalan
George Benson/Al Jarreau-Summer Breeze
Bir de bonusum var: ENBE Orkestrası’nın son albümünde yer alan ve İlyas Yalçıntaş’ın söylediği ‘İncir’...
İncirler oluyor bu ara... Giden de gidiyor işte...