Mehmet Coşkundeniz Severek evlenmiyoruz ama aşka inanıyoruz
HABERİ PAYLAŞ

Severek evlenmiyoruz ama aşka inanıyoruz

Türkiye’nin en güvenilir araştırma şirketlerinden ‘GEZİCİ’ 14 Şubat Sevgililer Günü dolayısıyla POSTA Gazetesi için ‘Türkiye’de Aşk’ araştırması yaptı.

Ülkenin 7 bölgesinde, 38 il ve 89 ilçede, 18 yaşından büyük 2 bin 430’u kadın toplam 4 bin 869 kişiyle yüz yüze görüşüldü.

İşte araştırmanın çarpıcı sonuçları...

GÖRÜCÜ USULÜ HALEN YAYGIN

Tabloda da görüldüğü gibi Türkiye’de görücü usulü evlilik hâlâ çok yaygın. Her 3 kişiden biri görücü usulüyle evlenmiş. Üstelik severek evlenenlerin oranı giderek azalıyor.

Haberin Devamı

1 yıl önce “Severek evlendim” diyenlerin oranı yüzde 51, 3 yıl önce yüzde 54’tü. Kadınlarda severek evlenme oranı çok daha düşük. Evli kadınların sadece yüzde 30’u severek evlendiğini söylüyor. Erkeklerde bu oran yüzde 66.8. Tabii aslında erkeklerinki severek evlenme değil.

Erkek, geleneksel olarak evleneceği kadını kendisi seçtiği için bu durumu “Severek evlendim” olarak tanımlıyor. Severek evlenme oranı ilkokul ve daha alt eğitim seviyesinde yüzde 27, üniversite mezunlarında yüzde 78. Ama 3 yıl önce üniversite mezunlarında bu oran yüzde 84’tü.

Bu azalma tamamen ekonomik gerekçelerden kaynaklanıyor. Üniversite mezunu olduğu halde işsiz olan gençler, ekonomik gücü olmadığından sevgili bulamıyor, görücü usulü evleniyor.

KISA SÜREDE EVLİLİK

Kişilerin birbirini tanımadan evlilik kararı alması ne yazık ki Türkiye’de çok yaygın. Ankete katılanların yüzde 35.5’i tanıştıktan sonra daha 1 yıl bile dolmadan evlenmiş ya da evlenmeyi düşünüyor.

Tanımadan evlenmek maalesef başlı başına boşanma sebebi. Eğitim düzeyi yükseldikçe kısa sürede evlenme oranı düşüyor. Mesela üniversite mezunlarının sadece yüzde 3.8’i ilk 5 ay içinde evlenme kararı almış.

Tanışma evresini uzun tutan çiftlerin evliliklerinin daha sağlam ve mutlu olduğu da bir başka gerçek. Bu arada araştırmaya göre: Ege bölgesindekiler tanışma aşamasını en uzun süre yaşayanlar olarak dikkat çekiyor.

EŞLERDEN MEMNUN DEĞİLİZ

Evlilerin yarısı dünyaya bir daha gelse, yine eşiyle evlenmeyi düşünüyor. Yarısı ise ya “Hayır” diyor ya da “Belki...” Buradan, evli çiftlerin yarısının eşinden memnun olmadığı sonucunu çıkarabiliriz.

Haberin Devamı

Üstelik erkekler eşlerinden, kadınlara göre daha fazla şikayetçi. Şehirde yaşayanların sadece yüzde 36’sı yeniden eşiyle evlenebileceğini söylüyor. Bu da, kentli her 3 kadın ya da erkekten birinin eşini istemediğini gösteriyor.

Görücü usülü ile evliliklerde eşiyle yeniden evlenmeyeceğini söyleyenlerin oranı da yüzde 45.6’ya çıkıyor. Ayrıca eğitim, gelir ve konfor düzeyi arttıkça eşini istemeyenlerin oranı da artıyor.

BÖBREĞİMİZİ BİLE VERMİYORUZ

Araştırmanın belki de en çarpıcı sonucu bu bölümde. Sevgilisine ya da eşine, ihtiyacı halinde böbreğini verenlerin oranı sadece yüzde 35.7. “Hayır” ya da “Belki” diyenlerin oranı toplamda yüzde 64.3’ü buluyor.

Aşk evliliği yapanlarda “Veririm” diyenlerin oranı yükselirken, görücü usulüyle evlenenlerde ise oran çok daha aşağılarda. Daha da ötesi, “Bir daha dünyaya gelsem eşimle evlenmem” diyenlerin yüzde 92.5’i böbreğini vermiyor.

Düşünsenize, birlikte yaşamaya, yaşlanmaya karar verdiğiniz eşinizin böbreğe ihtiyacı var ve siz vermiyorsunuz. Şimdi buna hayat ortaklığı denir mi? İşte araştırmanın bu sonucu, çok başka şeyler amaçlayarak evlendiğimizi ortaya koyuyor.

Haberin Devamı

Mutlu olmak için evlenseydik, bizi mutlu edeni de ölüme terk etmezdik değil mi?

ÇOK KISKANCIZ

Ankete katılanların yüzde 77.1’i ya kıskanç ya da yerine göre kıskanç. Bu, çok yüksek bir oran. Kadınlar bu konuda erkeklere göre daha az kıskanç görülüyor. Net olarak “Kıskancım” diyen kadınların oranı yüzde 27’lerde.

Erkeklerde ise bu oran yüzde 50 civarında. Ama kadınların yarısı “Yerine göre kıskancım” diyor. Bu da kadınların, “Kıskanç olmam için bir nedenim olmalı” görüşünde olduğunu gösteriyor.

Yani, erkek şüphe çekici bir davranışta bulunmazsa, kadın aşırı kıskanç olmuyor. Bu arada en çok kıskananlar Karadeniz bölgesinden çıkıyor.

EVLİLİK AŞKI BİTİRİYOR

Türk halkı evliliğin aşkı bitirdiğine inanıyor. “Bitirmez” diyenlerin oranı yüzde 40’larda kalıyor. Erkekler, evliliğin aşkı bitirdiğine kadınlardan daha fazla inanıyor.

Çünkü “Bitirir” diyenlerin yüzde 68’i erkek, yüzde 32’si kadın. Bu arada gençlerin aşka inancı daha sağlam.

18-27 yaş grubundakilerin yüzde 60.9’u evliliğin aşkı bitirmediğini düşünüyor.

Eğitim burada da kendini gösteriyor. Eğitim düzeyi arttıkça aşkın yok olduğunu düşünenlerin sayısı da artıyor.

AŞKA İNANIYORUZ

Araştırmanın beni en sevindiren yanı, Türk halkının aşka olan inancının devam ettiğini görmek oldu. Üstelik aşka inananlar arasında evli erkeklerin daha fazla olması beni şaşırttı. Genç evlilerde aşka inananların sayısı, yaşı ilerlemiş evlilere göre daha fazla.

Bu arada eğitim düzeyi yükseldikçe aşka inanma oranı da artıyor. Bu da, aşkla ilgili bilgilenmenin faydalı olduğunu gösteriyor. Yani, aşkla ilgili yazılmış kitaplar, araştırmalar aşka olan inancı perçinliyor.

AŞK HER ŞEYİ AFFETMİYOR

Türk halkının yüzde 55.7’si aşkın her şeyi affetmeyeceği görüşünde. Yüzde 15’lik bir kesim ise kararsız. Yani başına gelecek olaya göre hareket etmek niyetinde.

Araştırmanın bu bölümü ne acı ki bir çaresizliği ortaya koyuyor. Çocuklu ve geliri olmayan kadınların yüzde 87.2’si aşkın her şeyi affedebileceğini söylemiş. Ama aslında terk edebilme güçleri olmadığından bu sonuca vardıkları çok açık.

Çünkü ekonomik geliri olan ve üniversite mezunu kadınlarda aşkın her şeyi affetmeyeceğini düşünenlerin oranı yüzde 72.6.

Örneğin ekenomik gücü olmayan kadın aldattığında sineye çekebiliyor, ekonomik gücü olan kadınsa kapıyı vurup gidebiliyor.

AŞK İÇİN SAYGI ŞART

Ankete katılanlara mutlu bir aşk için en önemli hususlar da sorulmuş. Tablodaki sonuçları topladığınızda yüzde 100’den fazla çıkacaktır ama bu sizi yanıltmasın, çünkü ankete katılanlar birden fazla şık işaretlemiş.

En önemli husus, saygı. Ekonomik nedenlerin bu tabloda olması garibime gitti. Üstelik ekonomik nedenleri gözetenlerin çoğu kadın. Onlara göre “Aşk karın doyurmuyor” demek ki. Ama aşkın doğasında sorma-sorgulama yoktur.

Hesap kitap yapmadan aşık olursunuz. Neyse, demek ki halkımız aşık olurken bile bu tür şeyleri gözetiyor.

Listede cinselliğin yer alması ise çok doğru bir yaklaşım. Boşananlar ise, mutlu bir aşk için ilgi ve sevgiyi daha önemli görüyor.

ALDATMANIN GEREKÇELERİ

Ankette halka “Eşin aldatması için hangi neden haklı olabilir?” diye sorulmuş. Tabloda sonuçları görüyorsunuz. İlgisizlik ve sevgisizliğin birinci sırada çıkması çok normal. Ama ekonomik nedenlerin ikinci sırada çıkması çok şaşırtıcı.

Ekonomik problem varsa insan neden aldatma yoluna gitsin? Üstelik aldatma da para harcanarak yapılan bir şey. Onu nasıl yapacak? Bu arada “Karşı cinsin baştan çıkarması” bahanesine de bayıldım.

Bu resmen “Benim suçum yok” demek. Erkekler ağırlıklı olarak aldatmanın karşı cinsin baştan çıkarmasıyla gerçekleşebileceğini söylemiş.

Hanımlar ve beyler, insan kendi istemediği sürece baştan çıkmaz. Hiç mi iradeniz yok sizin?

ALDATMAYA TOLERANS YOK

Mutlu aşkı bitiren hususlarda aldatmanın ilk sırada çıkması şaşırtıcı değil. Ama fiziksel şiddetin son sıralarda yer alması gerçekten korkunç. Demek ki, şiddet görse bile bazı insanlar ilişkilerini bitirmeye yanaşmıyor.

Sadece eğitim düzeyi yüksek olanlarda fiziksel şiddet daha üst sıralara yükselebiliyor.

Bu arada bir önceki tabloda mutlu aşk için ekonomik nedenleri gözetenlerin çoğu kadındı ya, bu tabloda da ekonomik sıkıntının aşkı bitireceğini söyleyenlerin çoğu kadın.

Sıradaki haber yükleniyor...
holder