İnci Tulpar Sırf 'Ben öyle istiyorum' diye...
HABERİ PAYLAŞ

Sırf 'Ben öyle istiyorum' diye...

İnsanoğlu doğuştan egoist bir canlı. Dünyayı kendi malı sanıyor. 7.3 milyar insan yaşıyor yeryüzünde. Ülkemizde, yaklaşık 77 milyon kişiyiz. Hepimizin kendi fikirleri, inanışları, yaşam tarzı ve arzuları var. Ne var ki biz bir toplumuz da...

Ortak yaşam alanlarımız var. Bu ülke hepimizin. Verilen kararlar, çıkarılan yasalar, yapılan binalar, özelleştirilen araziler hepimizi, her birimizi ilgilendiriyor. Bu gerçek, çok büyük bir sorumluluğu da beraberinde getiriyor; ‘Kendi doğrularını tek doğru sanmamak’.

Haberin Devamı

Ortak akıl ve ortak yaşam koşullarını toplumun hiçbir kesimini ürkütmeyecek şekilde, hakkaniyetli ve objektif bir şekilde dizayn etmek; yönetime talip olanların önceliği olmalı. Kişisel özgürlükler ve kişisel yaşam alanları daralmamalı. Maalesef, pek çok karar ‘torba yasalar’ ile, gece vakti çıkarılan yönetmenlikler ile alınıyor. Oysa halk oylaması denilen çok etkin bir toplumsal nabız yoklama aracı var.

Sırf Ben öyle istiyorum diye...

Son zamanlarda yaşadığımız toplumsal gerginliklerin pek çoğu halk oylaması yolu ile çözülebilirdi. Özellikle Gezi Parkı için ‘yeniden Topçu Kışlası yapılacak’ söylentilerinin ortaya çıktığı bugünlerde, halka da fikir sormak, ortak yaşam alanı olan bir yeşil alanın halkın arzusuna bağlı olarak kaderinin şekillenmesi; bir demokrasi davranışıdır. Çevresel ve toplumsal doku, en çok o dokunun içinde yaşayanları ilgilendirir.

Şu soruyu herkes sormalıdır: ‘Bu kimin isteği?’ Bu ülke, topraklarında doğan herkese aittir. Demokrasilerde de herkesin bir oy hakkı vardır ve bazen bir oy; bir ceviz, bir zeytin, bir dere’dir. Not: Yazıyı hazırladıktan sonra İstanbul Büyükşehir Belediyesinden konu ile ilgili bir açıklama geldi:

“Söz konusu projeye ilişkin, mahkemenin vereceği “yapılamaz” kararı doğrultusunda projenin iptali, “yapılabilir” kararı doğrultusunda ise “yeniden değerlendirme ve yapılması yönünde karar alınması halinde bile halkoylamasına gidilmesi yönündeki irade geçerlidir.” Umarım açıklamaya sadık kalınır.

BOĞA GÜREŞİNDE MATADORU TUTANLAR

Arenada, oturmuş bir sürü insan... Heyecanla bağırıyor, eğleniyorlar. Ortada garip şapkalı, pullu payetli kısa pantolonlu bir matador ve yaşamı için mücadele eden bir boğa var. “İnsanoğlu doğuştan egoist ve dünyayı kendi malı sanan bir canlıdır” demiş miydim daha önce?

Haberin Devamı

Bir dakika! Bir önceki yazıda demiştim! İşte, insanoğlu egoist bir canlı olduğu içindir ki; evrenin en güçlü ve en muhteşem canlılarından biri olan boğayı, kendi eğlencesi için o arenaya koymuş ve kendi yapımı silâhlarla yaralayabileceğine karar verebilmiştir. Oysa ki; eşit şartlar altında, çıplak güçle yapılacak boğa-insan mücadelesinde kimin galip geleceği ortadadır.

Sırf Ben öyle istiyorum diye...

Gel gör ki, egoist olduğu kadar güç sarhoşu da olabilen insan; gücünü illâ ki ıspatlamak iddiasındadır. Ve bu anlamsız çabayı alkışlayanlar her zaman vardır. İşte onlar ‘boğa güreşinde matadorun tarafını tutanlar’dır. Geçtiğimiz haftalarda gazetelerde yer alan haberde; Bebek semtine çıkan yaban domuzlarının halk üzerinde yarattığı panikten bahsediliyordu.

Ben yaşam boyu boğanın tarafını tutan azınlıktan olduğum için olsa gerek; yaban domuzlarını haklı görüyorum. Kuzey Ormanları’nın insanlar, makineler ve beton tarafından talan edilmesi ile; kendilerine yaşam alanı arayan domuzlar adeta insanlara; ‘sen benim inime girersen, ben de senin inine girerim’ mesajını vermiştir. Domuz domuzluğunu yapmamıştır, aslında insanlar insanlığını yapmıştır.

Haberin Devamı

Biz boğanın tarafını tutan bir avuç insan ise; ne boğa güreşlerini, ne domuzların yaşam alanı talanını, ne ülkemizde yapılan yasadışı köpek dövüşlerini engelleyebiliyoruz. Böyle gelmiş böyle gitmez bir saçma dünya düzeninde, sadece acımasızlığın acısını çekiyoruz.

Sıradaki haber yükleniyor...
holder