Gündem Cumhurbaşkanı Erdoğan: El Bab'dan sonraki hedef Münbiç ve Rakka

Cumhurbaşkanı Erdoğan: El Bab'dan sonraki hedef Münbiç ve Rakka

Paylaş
Cumhurbaşkanı Erdoğan: El Bab'dan sonraki hedef Münbiç ve Rakka

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Bahreyn'de Uluslararası Barış Konferansı'nda konuştu

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Bahreyn'de yaptığı konuşmada Fırat Kalkanı Harekatı ve bölgenin DEAŞ terör örgütünden temizlenmesi için atılacak adımlarla ilgili önemli bilgiler verdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, El Bab'dan sonraki hedefi de açıklayarak, "El Bab'ı da DEAŞ'tan temizlemek suretiyle, işimize devam edeceğiz. Ondan sonra doğuya yönelerek Münbiç ve Rakka'ya yürürsek, terörden arındırılmış bir bölge yaratarak o bölgeye Arap kardeşlerimiz ve Türkmenler yerleşme imkanı bulacaktır" dedi.

Erdoğan'ın açıklamalarından satırbaşları:

Türkiye olarak Bahreyn'le ilişkilerimize özel bir önem veriyoruz. Terörle mücadelesinde Bahreyn'in yanında olduğumuzu vurgulamak istiyorum. Bahreyn, Türkiye'nin terörle mücadelesinin en büyük destekçisi olmuştur. 15 Temmuz gecesi, milletimizin varlık yokluk mücadelesi verdiği o anlarda, Bahreynli kardeşlerimiz bizi yalnız bırakmamıştır. Darbe tamamen savuşturulana kadar, Bahreyn şehirlerinde halkın bize dua ettiğini ve gözyaşı döktüğünü biliyorum. Bunu bir kader ortaklığının bir gören aziz kardeşim Ebu Selman, Arap dünyasında ziyarete gelen ilk lider oldu. O gece gönlünü ve gözünü ülkemize kitlemiş, Türkiye ve Türk milletinin selameti için dua etmiş tüm kardeşlerime şükranlarımı sunuyorum.


"İSLAM COĞRAFYASI AĞIR BİR İMTİHANDAN GEÇİYOR"


Bahreyn'e olan desteğimizi savunma sanayi, sağlık, yatırımlar gibi her alanda olmasını sağlayacağız. Küresel bir dönüşüm sürecinde, acıların ve umutların kol kola yürüdüğü bir coğrafyada hep birlikte yaşıyoruz. Başka bir vatanımız olmadığına göre, bu coğrafyada yaşamayı sürdüreceğiz. Bölgede refah ve istikrar için neler yapılması gerektiğini konuşmalıyız. Artık kuru sözlerle geçiştiremeyeceğimiz bir süreçteyiz. Ateş çemberiyle kuşatılan İslam coğrafyası ağır bir imtihandan geçiyor. 6 yıldır Suriye'de çocuklar gökyüzüne baktıklarında, maviliği değil ölüm saçan uçakları görüyor. Binlerce yıllık İslam medeniyetine ev sahipliği yapmış bu topraklar, ateş, kan ve gözyaşı ile yeniden dizayn ediliyor. Etnik köken, kabile ve mezhep temelinde birbirine yabancılaştırılan Müslümanlar kendi kendilerini tüketiyor. İnsalık vicdanının suskun kaldığı bu durum karşısında muktedirler ellerini ovuşturmakta, riyakarlar ise timsah gözyaşları dökmekle meşguldür. Peki, bunların karşısında, bizler ne yaptık? Bu kanı, gözyaşını ve zulmü engellemek için ne çaba gösterdik? Maalesef bu sorulara birçoğumuz gönül rahatlığıyla cevap veremiyoruz.


"SURİYE'NİN IRAK'IN BAŞINA GELENLERİN, YARIN BİZLERİN DE BAŞINA GELMECEĞİNİN GARANTİSİ YOK"


Her birimizin kendi bağımsız devletimizin sınırları içerisinde kafi değildir. Birlikte hareket etme zamanı çoktan gelmiştir. Komşuları zillet içinde yaşarken, aynı kıbleye yöneldiği kardeşleri zulüm görürken, hiçbir toplum sadece kendi geleceğini düşünemez. Bu topraklarda kaderimiz de kederimiz de ortaktır. Suriye'nin, Irak'ın, Libya'nın başına gelenlerin, yarın bizlerin de başına gelmeyeceğinin de garantisi yoktur. Daha sonra değil, hemen hareket geçmek gerekiyor. Bir durum tespiti yapmadan vizyon geliştiremeyiz.

Suriye ile 911 km sınırımız var. En büyük sınırdaş ülke biziz. İlk tehdit bize. Bu tehditleri yaşadık. Ardından Irak, 350 km sınırımız var. Suriye'deki kriz Avrupa'nın derinliklerine kadar uzanan bir bölgede güvenlik tehditlerine yol açıyor. Buna artık bir son verilmesi gerektiği ortadadır. Önümüzdeki süreçte Suriye'de en önemli husus, ateşkesin güçlendirilerek yeniden başlatılması için gerekli zeminin oluşturulmasıdır. Ateşkesin tesisi için büyük fedakarlıklarda bulunduk.


CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN: SONRAKİ HEDEF MÜNBİÇ VE RAKKA


Türkiye tüm platformlarda başlattığı aktif çözüm arayışını sürdürecektir. Fırat Kalkanı ile terör örgütü DEAŞ'ı ve PYD'nin bir bölümünü sınırlarımızdan uzaklaştırdık. Şimdi, El Bab'ı da DEAŞ'tan temizlemek suretiyle, işimize devam edeceğiz. Ondan sonra doğuya yönelerek Münbiç ve Rakka'ya yürürsek, terörden arındırılmış bir bölge yaratarak o bölgeye Arap kardeşlerimiz ve Türkmenler yerleşme imkanı bulacaktır. Hedefimiz burada en az 4-5 bin kilometrekarelik bir alanı güvenli bölge haline getirmektir. Bu çalışma şu anda devam ediyor. Şehitlerimiz var, ÖSO'nun şehitleri var. Ama DEAŞ'tan 3 bini aşkın etkisiz hale getirilen terörist var. Burada kararlıyız çünkü DEAŞ'ın İslam'la uzaktan yakından alakası yoktur. Ve DEAŞ terör örgütüdür. Bizim dinimiz bir barış dinidir. DEAŞ savunmasız insanları acımasız şekilde öldürmüştür.

"DEAŞ MÜSLÜMANLARIN YÜZ KARASIDIR"


Gaziantep'te bir düğünde, çoluk çocuk demeden 56 vatandaşımızı bir canlı bombayla öldürdüler. O andan itibaren artık bitmiştir dedik ve Cerablus'a girdik. DEAŞ Müslümanların yüz karasıdır. Tüm dünyada Müslümanlar, bunlardan dolayı karalanmaktadır. Bizler bir barış dininin mensupları olarak, asırlar boyu güvenin temsilcilsi olduk.

"KİMSE İSLAM'LA TERÖRÜ YAN YANA GETİRMESİN"


Kimse İslam'la terörü yan yana getirmesin. Radikalizmle İslam'ı da yan yana getirmesin. İslam radikalliği kabul etmez. 'İşlerin en hayırlı olanı orta olanıdır.' İslam bunu söyler. Suriye'nin ve bölgenin geleceğinde eli kanlı katillerin yeri yoktur. Suriye meselesinde insani, vicdani ve demokratik tavır ortaya koyduk. Başından beri atılması gereken adımları dile getirdik. Terörden arındırılmış bir güvenli bölge olması gerektiğini söyledik. Buranın uçuşa yasak bölge olması lazım. Bu olmazsa oranın güvenli bölge olması mümkün değil. Üçüncüsü de eğit donatla oluşturulmuş milli bir orduyu oralara yerleştirmeliyiz."


"TERÖRLE MÜCADELEDE HUKUİ ÇERÇEVE ÖNEMLİ AMA..."


Libya'nın içerisinde olduğu duruma karşı kayıtsız kalamayız. Yemen'de iki yıldır süren çatışmaların sona erdirilmesi ve itilafa siyasi çözüm bulunması sürecini de yakından izliyoruz. Haftasonu BM'nin yeni genel sekreteri ile görüştüm. Bu sıkıntıları kendileriyle paylaştık. Temennim odur ki yeni dönemde bunların aşılması için de adımları atarız. Yemen halkının acılarına son vermek için anayasal düzenin yeniden sağlanması için imkan verilmesini istiyoruz. Hangi meseleyi ele alsak karşımıza terör konusu ortaya çıkıyor. Bugüne kadar geliştirilmiş hukuki çevçeve elbette önemlidir ama yeterli değildir. Terörün kökünün kurutulabilmesi için daha fazla çaba ortaya koymalıyız. DEAŞ'ı El Kaide'yi Boko Haram'ı, PKK'yı ve FETÖ'yü aynı kararlılıkla lanetliyoruz.

Biz terörün alçak yüzünü 35 yıldır gördük. 15 Temmuz'da kanlı bir darbe girişiminde bulunan FETÖ yeni nesi bir terör örgütüdür. 248 insanımızı şehit eden bu terör örgütüyle de diğerleri gibi kararlılıkla mücadele ediyoruz. Bu konuda Bahreyn'in gösterdiği hassasiyete teşekkür ediyorum.

"BU TAHRİK HAYIRLI NETİCELER DOĞURMAZ"


Dünyada özellikle de Batı'da mukaddes dinimizle ilişkili hale getirmek gibi art niyetli provakatif çabalara şahidim. Batı'da son zamanlarda Müslümanların ibadethanelerine karşı saldırılar bizleri üzmektedir. Biz bunları tahrik olarak görüyoruz. Bu tahrik hayırlı neticeler doğurmaz. Bunu o ülkelerin liderlerine söyledim, söyleyeceğim de. Bu tahrikten lütfen çekinin. Kimden gelirse gelsin İslam ile terörü ilişkili hale getiren tüm iftiraları reddediyorum.