Siyaset Cumhurbaşkanı Erdoğan: Vurduk mu oturturuz
Paylaş
Cumhurbaşkanı Erdoğan: Vurduk mu oturturuz

Cumhurbaşkanı Erdoğan günübirlik Fransa ziyareti dönüşünde gazetecilerin Avrupa, Amerika ile ilişkiler ve iç politika hakkındaki sorularını yanıtladı. Erdoğan “Avrupa ile ilişkilerin süratle toparlanmasından yanayız” dedi. Erdoğan şunları anlattı:



TİCARETTE HEDEF 20 MİLYAR DOLAR


“2018’in ilk ziyaretini hamdolsun Fransa’ya gerçekleştirdik. İkili ilişkiler, bölgesel konular, Türkiye-AB ilişkilerini Sayın Macron’la ele aldık. Yaptığımız bazı anlaşmalar oldu. Bu anlaşmalardan biri, THY ile Airbus anlaşması. Geniş gövdeli uçaklarda, tercihinin bir kısmını, Airbus’tan yana kullandı Türk Hava Yollarımız. Bunlardan alınacak ve 2019’dan itibaren de teslimatı başlayacak. Bunların yanında Roketsan ve Aselsan, Eurosam ile anlaşma sağladı. Burada tabii Eurosam ile atılan adım sadece Fransa ile değil İtalya’yı da kapsayan güçlü bir anlaşma oldu. Bu savunma sistemleri noktasında bizi daha güçlü kılacak bir adımdır. Hedefimiz, Fransa ile aramızdaki ticaret hacmini 13.5 milyar dolardan 20 milyar euroya çıkarmak.”

FRANSA'DAKİ İMAM SORUNU


“Tabii Fransa’da yaşayan Türk ve Müslüman toplumunun sorunlarını da değerlendirme imkanı bulduk. Özellikle de üzerinde durduğumuz konu buradaki camilerimiz. 250 kadar camimiz var. Camilerin imamları konusunda bir sıkıntı var. Sürekli olarak imamları azaltma yoluna gidiyorlar. Bu da, Türkiye ya da dışardan değil, Fransa’da yetişmiş din görevlisi istihdamını arzu etmelerinden kaynaklanıyor. Ben de kendileri ile yaptığım görüşmede Strasbourg İlahiyatı devreye almanın bu hususta yararlı olacağını belirtim. “Fransa’da kendilerine denklik verecek olursanız biz de Türkiye’den YÖK’ten bu işi halledebiliriz” dedim. Karşılıklı olarak bunu hallettikten sonra problem kalmaz. Birkaç yıl içerisinde Fransa Strasbourg İlahiyat’tan mezun olan öğrenciler, burada din görevlisi olarak çalışmaya başlayabilirler. Yabancı dil sorunu olmaz. Dini bilgiler konusunda, burada ehliyet sahibi hocalar tarafından yetiştirileceklerdir. Böylece camilerde, Fransız kültürüne yabancı olmayan ve entegrasyon sıkıntısı yaşamayan kişilere görev vermenin yolu açılmış olur. Bu konu ile ilgili kendisi ile mutabık kaldık.”

AVRUPA İLE İLİŞKİLER


Genelde Avrupa cephesinden Türkiye ile ilişkiler konusunda yumuşama sinyalleri geliyor. Bu yumuşamada Fransa ve İtalya ile yapılan savunma anlaşması bir motivasyon sağlamış olabilir mi? Avusturya’dan ve Avrupa’dan da benzer sinyaller geliyor. 2018 yılı bir şekilde Türkiye-Avrupa ilişkilerinin yumuşama yılı olabilir mi? “Temennim odur ki olsun. Zaten siyasetin içinde buna benzer şeyleri çok yaşadık. Yaşadık ama aldığınız tekme tokat yanınıza kar kalıyor. Gönül bunlar olmasın istiyordu ama ne yazık ki bunlar oldu. Avusturya ile benim geçmişte, çok farklı görüşmelerim, müşterek attığımız adımlarımız olmuştu. Başbakanlığım dönemimde biz Viyana’da mesela Avrupa Birliği ile futbol maçı yapmıştık. O denli muhabbet içerisindeydik. Ama daha sonra hükümetler değişti, hava değişti, maalesef gerilimler de yaşandı. Özellikle Almanya ile farklı bir süreç yaşandı.

'O BENİ ANLASIN DİYE DÜŞÜNDÜM'


● Peki ne değişti de yani o taraftan yumaşama sinyalleri geliyor?

“Bazı yerlerde iktidarlar değişti. Farklı farklı nedenleri olabilir. Önemli olan sürecin iyileştirilmesidir.”

● Macron’un ‘İlişkileri iyileştirme’ ile birlikte pek çok kişinin de merak ettiği bir ifade kullandı. Türkiye’nin AB sürecinin yeniden yorumlanmasından bahsetti. Biz bu ifadeden Türkiye olarak ne anladık. Onun demek istediği şey neydi sizce? Bununla ilgili değerlendirme yapar mısınız?

“Ben onun tam ne demek istediğini anlamak istemedim. Onların bizi anlamasına odaklanmayı tercih ettim. Ben ne demek istiyorum, o beni anlasın diye düşündüm. Ne demek istediğimizi en iyi biçimde anlatmayı hedefledim. Hem görüşmede hem de basın açıklamasında buna odaklandım. Temenni ederim ki bizi anlamışlardır.” Ama mesela Fransa, bu tuzağa düşmedi. Buna karşılık İskandinav ülkelerinden bazıları bu tuzağa düştü. Temenni ederiz ki bu süreci geride bırakalım. Biz ilişkilerin süratle toparlanmasından yanayız. Çünkü siyasette düşmanlığı kalıcı kılmak ülke halklarına hiçbir zaman kazandırmaz, herhangi bir fayda da getirmez.”

AMERİKA İLE İLİŞKİLERİMİZ CİDDİ YARA ALMIŞTIR


Trump’ın geri kalan görev süresi içerisinde Türkiye-ABD ilişkilerinin indiği seviyeden normal seviyeye çıkarılma umudunuz var mı?

“Bu olayın birçok başlığı var. Olay sadece YPG olayı değil. Mesela yargı sistemlerinde yaşananlar var. Bunların en önemlisi FETÖ meselesi. Yani biz ABD ile terörle mücadelede şu an tümüyle aynı kulvarda koşmuyoruz. Bir başka başlık, Rıza Sarraf, arkasından Hakan Atilla meselesi, Halk Bankası meselesi. Bu konu ile ilgili yargı süreci kumpas üstüne kumpaslarla dolu. Bu süreç tamamen siyasidir, adli ve hukuki değildir. Kimin eli kimin cebinde belli değildir. İşte çıkıyor birisi açıklama yapıyor.”

'SÜREÇ DARBE YEDİ'


“FBI bana 50 bin dolar verdi” diyor. Zanlı olan birisi kalkıp “Bana FBI 50 bin dolar verdi” diyorsa bir defa sizin adalet sisteminiz çöktü demektir. Bunlara yönelik yapılan bir şey var mı? Hayır yok. Şimdi nisan beklenecek. Tüm bu konular, Türkiye ve ABD arasında hukuki sistemde ikili ilişkileri ciddi manada yaralamıştır. Ciddi manada burada aramızdaki süreç de darbe yemiştir.”

GEREKİRSE DAVA AÇARIZ


“Hakan Atilla davasıyla ilgili olarak da, gerekirse biz ABD’ye karşı dava açarız; zira şu anda Halk Bankası’nın dava açma yetkisi var. Bu bankamızın uluslararası düzeyde ismi kirletiliyor. Bununla ilgili olarak bir karşı dava açmaları mümkün.”

'BATI'DAN DAHA HASSASIZ'


“Macron’a Türkiye’de tutuklu bulunan sözde gazetecilerle ilgili olarak da bilgi verdim. Bunların bir bölümünün adi suçlardan, büyük bölümünün de terörden ve terörle iltisaktan dolayı içeride olduklarını anlattım. Bana bazı isimler de verdi.”

‘Can Dündar kaçtı'

“Ben de “O isimlerle ilgili olarak, savcıların ne tür iddiaları olduğunu aktaran bilgileri size göndereceğim” dedim. Bilgi paylaşımı çerçevesinde göndereceğim. Zira neticede, yargı bağımsızdır. “Sizin yargınız nasıl saygınsa bizim ki de saygındır” dedim. “Kusura bakmayın, Türkiye’nin insan hakları konusunda, Batılı pek çok ülkeden daha hassastır, çok daha ileridedir” dedim. Nitekim, Batı’da yaşananlar ortada. Örneğin Can Dündar denilen sözde gazeteci, Türkiye’de 5 yıl 10 ay mahkum olmasına rağmen, Almanya’da rahatça dolaşıyor. Halbuki kendisi, Türkiye’de adli kontrolle serbest bırakılmaktan istifade ederek kaçmış biridir.”

‘Bana, Kavala'yı sordular'

“Ancak mahkumiyet almış birine, Almanya’da Cumhurbaşkanı olmak üzere bir çok siyasi parti ve makamların rağbet göstermekten çekinmediklerini görüyoruz. Ellerinden gelse ödül de verecekler. Biz, suç işlediği sabit olmuş, 5 yıl 10 ay hahse mahkum edilmiş birine bu şekilde rağbet gösterilmesini doğru bulmuyoruz. Suçluların iade edilmemesini de doğru bulmuyoruz. Bu adamın FETÖ terör örgütü ile müşterek ne tür şeyler yaptığını biliniyor. Paris’teki basın toplantısında biliyorsunuz bir gazeteci de kalktı bana, malum Gezi olaylarının kahramanı Osman Kavala’yı sordu. Demek ki Fransa’da Kavala’nın avukatları varmış!”

'Türkiye'nin Soros'u'

“Gezi olaylarının arkasındaki bütün o işlerin kahramanıdır; Türkiye’nin Soros’udur bu adam. O işlerin perde arkasındaki isimdir. Bu tür insanların hangi çevrelerde nasıl sahiplenildiğini görmek de manidar.”

'BUNLARIN DEVAMI DAHA VAR'


● Beşiktaş Belediye Başkanı’nın görevden alınması ile ilgili Kılıçdaroğlu’nun“AKP alamayacağını anladı da onun için böyle yapıyor” beyanı var, değerlendirir misiniz?

“Yani Kılıçdaroğlu gaipten haberler vermeye alışkındır. Şu anda daha 14 ay var. AK Parti bunaldı da bunu yapıyor falan bunların hepsi... Aç tavuk kendini buğday ambarında görürmüş! O da kendisini buğday ambarında görüyor. Bizim bütün attığımız adımların hepsi nerede bir suistimal varsa nerede bir yolsuzluk varsa mülkiye müfettişleri ile birlikte gideriz. Vatandaşım korkmasa, çekinmese ortaya daha çok şeyler çıkar. Kılıçdaroğlu’nun en büyük marifeti yolsuzlukları savunmaktır. Nitekim Ataşehir’i nasıl savunduğunu gördük şimdi de Beşiktaş’ı savunuyor. Yolsuzlukları savuna savuna buralara gelmiştir. Bunların çok daha açık bir biçimde ortaya çıktığını göreceğiz. Bunların daha devamı var.”

Haberin Devamı