Ekonomi Dacia Duster 1.5 dCi 4x2 Uzun Dönem Test Son Etap

Dacia Duster 1.5 dCi 4x2 Uzun Dönem Test Son Etap

Paylaş
Dacia Duster 1.5 dCi 4x2 Uzun Dönem Test Son Etap

Dacia Duster 1.5 dCi 4x2 Uzun Dönem Test Son Etap

Uzun dönem test aracımız Dacia Duster 1.5 dCi 4x2 ile maceramız bu ay sona eriyor. Geçtiğimiz ay Tulu DARICAN tarafından incelenen Duster, bu ay Selim Erkek ve Hasan Aytekin tarafından yorumlandı. Türkiye’nin çeşitli coğrafyalarında toplam 8120 km kullanılan aracın iyi ve eleştirilecek yönleri ilerleyen sayfalarda…



Selim Erkek

Haberin Devamı

Türkiye’de insanların en çok merak ettiği otomobillerden biri; Dacia Duster. Gittiğimiz her yerde meraklı gözler bu otomobilin üzerindeydi. Herkes otomobilin nasıl olduğunu, ne kadar tüketimi olduğunu merak ediyor. Uzun dönem testimizin Karadeniz parkurunda bu soruyu soranlara cevabım şu şekilde oldu; ‘Duster tam buraların aracı’. Öncelikle şunu söylemeliyim, Duster’ı kendi fiyat aralığındaki araçlarla karşılaştırmalısınız. Benzer fiyat etiketine satılan modelleri sıraladığınız zaman, içlerinde Duster ile aynı sınıfta olan hiçbir modelin olmadığını göreceksiniz. Dizel ve SUV birlikteliğini 1.6 litre vergi barajına takılmadan sunabilen Duster, kendi fiyat aralığında şu anda rakipsiz durumda.

Türkiye için biçilmiş kaftan!
Peki biraz Duster’dan bahsetmeye başlayalım. Duster yerden yüksek yapısı, geniş yanaklı lastikleri ve yeterli süspansiyon sistemi ile ülkemizin bozuk yollarını kabus olmaktan çıkarıyor. Pek çok kişinin aracının altını vurduğu veya lastiğine balon yaptırdığı yerde Duster ile hız kesmeden geçebiliyorsunuz. 3000 km’yi aşan kullanımım sırasında Duster’ın en çok bu özelliğini sevdim. Test aracımız Duster’ın en güçsüz dizel motoruna sahip olmasına rağmen hiçbir koşulda bizi mahcup etmedi. Özellikle düşük devirlerdeki canlılığı dCi motorun kullanımını çok kolaylaştırıyor. Karadeniz’in dik yaylalarına çıkarken Duster tüm enerjisini ortaya koydu ve bizi rahatlıkla hedefimize ulaştırdı. Bölgenin bazı yaylalarına normal binek araçların çıkmasının çok zor olduğunu söyleyen yöre insanı, Duster’ı görünce bu araçla bahsettiğim yaylalara çıkmadan gitmememizi belirttiler. 4x2 Duster’ımızın üzerinde standart gelen M+S lastikler kaygan zeminlerde standart bir lastikten daha fazla tutunma sağlayarak tırmanmalarda üstün bir performans göstermesini sağladı. Eskiden Renault Toros için kullanılan ‘Keçi gibi tırmanıyor’ sözü artık Duster için kullanılabilir!

Haberin Devamı

Çok ekonomik!
Bu boyutlardaki bir aracın çok yaktığını düşünüyorsanız hemen bu fikri kafanızdan atın. Duster’la uzun yol tüketiminizi 4.5 lt/100 km civarına çekebiliyorsunuz ki, biz İstanbul şehir içi kullanımlarımızda bile tüketim değerlerini 5.5 lt/100 km değerinde tutturabildik. 1.6 litreden küçük hacimli dizel motorların içerisinde bence en verimlilerinden biri olan 1.5 litrelik dCi ünitenin inanılmaz tüketim değerlerini merak ediyorsanız şunu bir dinleyin… Samsun-Ordu arası sahil yolunu 62 km/s ortalama hızla geçtik ve bu rotanın sonundaki ortalama yakıt tüketimimiz tam 3.5 Lt/100 km! Tabi bu yolun hafif eğimli bir yapısı olduğunu ve bizim çok çok dikkatli bir sürüşle bu değeri tutturduğumuzu söylemeliyim. Duster motorunda eleştirilecek bir nokta varsa o da motorun sesli çalışma karakteri. Motorun dışarıya verdiği ses aslında çok önemli değil ama Duster yalıtım konusunda pek başarılı olmayınca içeride de motor sesini oldukça fazla duyuyorsunuz.

Haberin Devamı

İç mekanı elden geçmeli
Duster’ın belki de en çok puan kaybettiği nokta çok ucuz görünen iç mekanı. Cam açma ve elektrikli ayna butonlarının yerinin değiştirilmesi, silecek çalışma yapısının modernize edilmesi ve müzik sisteminin konsola gömülmesi Duster’ı çok daha iyi bir hale getirebilirdi. İç mekandaki sert plastik malzemeler kalite hissi vermekten uzak ancak kolay temizlenen yapısıyla dikkat çekiyorlar. Koltuklar pek çok müşteriyi memnun edecek şekilde. İnce yapılı kapıların iç ceplerinin dar yapısı buraya su şişesini yerleştirebilmenizi engelliyor. Diğer eşyalarınız için orta konsolun boşlukları ve geniş torpido gözü yeterli.

Haberin Devamı

Isıtma sistemine takviye şart!
Soğuk kış günlerine denk gelen Duster kullanımımız sırasında en çok ısınma konusunda sıkıntı yaşadık. Sıkıntının sebebi Duster’ın klima sisteminin yetersizliği değildi. Aksine sistem gayet iyi bir şekilde sıcak hava üflüyor fakat bu hava sadece ön koltuklarda oturan yolculara yönleniyor. Isınma sorunu yaşayanlar arka koltuklarda oturanlar oldu. Arka kapılardan ve bagajdan gelen soğuk havaya karşın, arka koltuklar için ayrı havalandırma kanalı sunulmaması sıkıntının ana sebebi. Duster kliması aracın tamamını ısıtacak kapasiteye sahip fakat bu şekilde çalıştığında öndeki yolcular sıcaktan fenalık geçirecek duruma geliyor. Bu sorun kapılarda yapılacak yalıtımla aşılabilir diye düşünüyoruz.

Haberin Devamı

Peki hiç sorun çıkardı mı?
50 bin kilometreyi aşmış test aracımızda hiçbir büyük sorun yaşanmadı. Duster’ın servis kayıtlarını bir önceki ay sizlerle paylaşmıştık. Servisten sonra çıktığımız yolculukta çakmaklığın sigortasının atması sonucu bir kez sigorta kutusunu açtık ve kolaylıkla sorunu hallettik. Karadeniz yolculuğunun son kısımlarında ise çok bozuk yollardan geçiyorduk ve titreşimden kaynaklı olduğunu düşündüğümüz far ampulu yanması sorunu yaşadık. Far ampulünü aracın kitapçığındaki anlatıma bakarak rahatça değiştirdik.

Alınır mı?
Kesinlikle! Yüksek oturma pozisyonuyla etrafa yüksekten bakacağınız Duster’ı sevmek için çok nedeniniz olabilir. Bana kalırsa sırf yerden yüksek yapısı için bile Duster alınabilir. İstanbul’da yağan kardan sonra oluşan büyük çukurları görünce Duster alanlar ne kadar doğru bir seçim yaptıklarını tekrar anlamışlardır. Biz bu tarz bozuk yollarda Duster’ı haddinden fazla zorladık ve araç hiç sorun çıkarmadı. Basit mekanik aksam ve elektronik ünitelerin azlığı da Duster’ı sorunsuzluk açısından öne çıkarıyor. Çıkabilecek muhtemel sorunları neredeyse her otomobil ustasının yapabileceğini bilmek de keyif verici. Yukarıda saydığımız sıkıntıları ne yapacağız diyorsanız, bence bu fiyata aldığınız bir otomobilde bunları göz ardı etmek sizi çok zorlamayacaktır. Hele ki Duster’ın 4x4 versiyonunu satın alıp özgürlüğün tadını çıkarmaya başlayınca bahsettiğim sorunları aklınıza bile getirmeyeceksiniz!

Hasan Aytekin

Duster’ı uzun dönem teste alıyoruz dediğimizde; ‘Ben aldım, Anadolu yolları için en güzel araç…’ diyenler ile ‘satın alırsınız ama satamazsınız’ diyenler ile karşılaştık. Ben nerede ise iki bin km’den fazla Duster kullanımımdan sonra bu arkadaşlara sadece şu noktayı ifade ediyorum. İhtiyacı olan Duster alıyor, satacak olan ise alıcısına bir şekilde ulaşıyor.

Geçen yıl Dacia’nın Romanya fabrikasını ziyaret ettim. Duster etkinlikleri ve Duster uzun dönem testimiz bu modeli, benim için farklı bir araç haline getirdi. Duster’ı İstanbul’un yoğun trafiğinde, Zonguldak’ın sokaklarında, Ereğli’nin dağlık yamaçlarında kullandım. Her yol için ayrı bir not aldım kendime…
İstanbul şehir içinde birçok kez trafiğe girdim. Köprü trafiği de dahil her yerde bu yüksek aracı rahatça kullandım. Daha çok konfor almayı istediğim, daha net geçişli vites, daha doygun görünen bir iç mekan istediğim birçok an oldu. Yalıtım konusunda çok önemli yol alınması gerektiğine inanıyorum. Duster şehir içinde işin sonunda, istediğiniz noktaya ulaştırıyor mu diye baktığımda evet iletiyor ve işin güzeli bunu nispeten az yakıtla hallediyor.

Duster otobanlar için yapılmamış. 100 km’nin üzeri bu aracın rahat olmadığı çok açık. İstanbul, Kocaeli, Bolu ve Zonguldak merkezine kadar şehirlerarası yolların kötü olan kısımları ister istemez daha çok akılda kaldı. Duster bir fotoğraf çekme macerasında kara saplanıp beni heyecanlandırsa da, bozuk satıhları konfordan uzak geçse de, çok önemli bir sorun çıkarmaksızın yolu geçmemi sağladı.

Zonguldak’ta Duster taksileri saydım. Şehir içinde bir çok bireysel Duster tercihine şahit oldum, Duster’dan taksi yapılması ise benim için hoş bir enstantane oldu. Zonguldak şehir içini bilen bilir. Ben karlı bir günde Zonguldak’ta idim. Zonguldak’ta Duster ile yama yokuş derken bayağı zorlandı ama yolda kalmadı. Ereğli yoluna dönerken karın yarım metreyi bulduğu ara yollara fazlaca cesurlukla atıldım. Ama yolda kalmadım. Sonra soğuk bir havada sahil yolları benim için ayrıca keyifli bir sürüşe neden oldu. Bunda Duster’ın olağanüstü bir katkısı olmasa da bu yol bu araç sayesinde alındı. Yani Duster ihtiyaç olduğu için varmış dedirtti.

Yakıt konusunda hiç akaryakıt istasyonu düşünmedim. Bu uzun dönem testimiz gösterdi ki Duster uzun yollar için gerekli tüketim değerlerini herkese rahatça sunuyor. Önemli bir nokta da bu aracı ne kadar zorlarsanız zorlayın az yakıt tüketme karakterinde sapmıyor. Tasarım konusunda bir arkadaşımın söylediği sözleri bu aracın dış tasarımını daha iyi anlatıyor. Duster uzaktan bakıldığı zaman çok şık görünen bir araç yakına gelindiğinde işin içine giren detaylar bu güzelliği bozuyor. İç mekan da ki beklentilerin altında kalan malzeme ve işçilik hakkında markanın buraya el atmasını ümitle bekliyorum. Dışarıdaki detaylı bir makyaj sonrası Duster’ ın çok daha cazip bir tercih olacağını düşünüyorum.