Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu’nda Filistin’e “üye olmayan gözlemci devlet statüsü” verilmesi kararını değerlendirdi.

Oylamada “hayır” oyu vererek açık bir tavır sergileyen ABD’yi eleştiren Davutoğlu, şöyle konuştu:

“ABD’nin çok küçük azınlığın içinde yer alması bizi üzmüştür. ABD, bizim müttefikimizdir. Bizim tutumumuz kendileri tarafından bilinir. Umut ederiz ki, bu yeni durumu değerlendirirler. Umarız, ABD bundan sonraki barış sürecine katkıda bulunur. “

İsrail’in de kararın ardından kendisini sorgulaması gerektiğini belirten Davutoğlu, “İsrail’in bu gerçeği kabul etmesi gerekir. 138 ülke neden karşısında tavır aldı, 41 ülke neden çekimser kaldı bunu soğukkanlı bir şekilde düşünmesi gerekir. Filistin üzerindeki zulüm sürerken bölgede barıştan bahsedilemez. İsrail, ‘dün olduğu gibi yarın da zulme devam edeceğiz’ derse, biz de dün olduğu gibi yarın da İsrail’in zulmüne karşı çıkarız” ifadelerini kullandı.

Davutoğlu, “Filistin’in haklarından feragat etmesi için İsrail durmalıdır. İsrail barış istiyorsa bu yeni durumu değerlendirmelidir” diye konuştu.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Gazze ziyareti için belirlenmiş bir tarih olmadığını ifade eden Davutoğlu, “Gazzeliler Sayın Başbakanımızı hasretle bekliyor. İnşallah bu ziyaret de bir gün gerçekleşir” dedi.

FİLİSTİN ARTIK BİR DEVLETTİR.

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu bu karar sonrası Filistin’in artık bir Devlet olduğunu belirterek sözlerine şöyle devam etti:

" BM Genel Kurulu’nda tarihi bir oturuma katıldık. Filistin Devleti bu oylama sonucunda BM’e ‘ Devlet ‘ olarak katıldı. Bu tarihi karar nedeniyle Filistin halkını tebrik ediyorum. Bu karar uluslar arası toplumun, uluslar arası vicdanın Filistin halkının yanında olduğunu göstermiştir.
Türkiye olarak süreç içinde tüm girişimlerde bulunduk.

Tek tek tüm ülkelerle temasa geçtik. Büyükelçilerimiz bu konuda büyük çalışma yaptık. Daha sonra Filistin tarafıyla da bu koordinasyonu yürüttük. Saldırıların sürdürüldüğü günlerde de Filistinli taraflarla Mısır’da bir araya gelip görüştük. Daha sonra Dışişleri Bakanlarıyla görüşmelerde bulunduk. Başbakanımız ve benim tarafından tereddüt eden ülkelerle temasa geçtik.

Son olarak artık İspanya’dan New York’a geçtik. New York’a iner inmez Sayın Abbas ile görüşme yaptık. Açıkçası bu oy oranı beklentimiz içersindeydi. Bunun sonucunda 138 oyla kabul oldu. Burada iki husus önemlidir, Filistin artık bir devlettir. Biz zaten devlet olarak kabul ediyorduk ama BM’de ki statüsü Filistin Yönetimi şeklinde, sivil toplumla siyasi taraf olması konusunda bir yerdeydi. Artık bu kararla Filistin Devlettir. Bu kararı geçersiz olarak gösteren veya bu kararın barış sürecini olumsuz olarak etkiliyeceği şeklinde gösterenler bir kez daha düşünmelidirler. Bundan sonra yapılması gereken masaya artık iki ayrı devlet olarak oturmaktır.

İkincisi bu tarihi adım 138 oy gibi tarihi bir oyla kabul edilmiştir.

Bu karanda sonra oradaki misyonumuzda bir resepsiyon verdik. Bu ilk resepsiyona Devlet Başkanı sıfatıyla Sayın Abbas katıldı. Sayın Abbas oylama sonrası Sayın Cumhurbaşkanımız ve Başbakanımızla birer telefon görüşmesi gerçekleştirdi ve teşekkür etti."

28 KASIM İLE 30 KASIM ARTIK FARKLI

Dışişleri Bakın Davutoğlu bir gazetecinin oylama sonrası İsrail’in yaptığı açıklamalar için ise şöyle konuştu:

" BM Prosedürlerini bilenler 28 Kasım ile 30 Kasım’ın artık farklı olduğunu bilirler. İsrail’in bu gerçeği kabul etmesi lazım. İsrail yetkililerin bir an soğukkanlı bir şekilde düşünüp 138 ülke niçin bizim karşımızda net olarak bir tutum içinde, 41 ülke neden bize oy vermedi de çekimser kaldı. Bu soruları sormaları lazım.

Filistin halkının üzerinde bu zulüm ve baskı devam ederken barıştan bahsetmek mümkün değildir. 65 yıldır Filistin halkına verilen hiçbir söz yerine getirilmemiştir. Filistin halkı için değişen bir yok demekle, dün yaptığımız gibi yarın da zulme devam edeceğiz demek istiyorlarsa bunu açıkça söylesinler. O zaman biz de dün olduğu gibi yarın da İsrail’in bu tutumuna karşı tavrımıza devam edeceğiz. Ama İsrail yönetimi barış istiyorsa her şeyden önce bu yeni durumu değerlendirir ve bu duruma göre daha barışçıl bir tutum takınır. Oslo süreci başladığında 200 bin yerleşimci vardı. Şimdi 500 bini geçti."

DHA