Cumartesi Postası 'Dizilerde de hayattaki gibi giyimde aşırıya kaçmamalı...'

'Dizilerde de hayattaki gibi giyimde aşırıya kaçmamalı...'

Paylaş
'Dizilerde de hayattaki gibi giyimde aşırıya kaçmamalı...'

Diziler artık hayatımızda önemli bir yer tutuyor. Hele bazı diziler var ki, giyim ve aksesuarlarıyla da konuşturuyor, moda bile yaratıyor. TV 8'de kadınlara stil önerilerinde bulunan Zeynep Tunuslu da dizilere gardrop hazırlıyor

Dizilere gardrop hazırlamanız nasıl gerçekleşti?

Diziler hayatımızda çok yer tutmaya başladı. Oyuncuların kostümlerini hep beraber takip eder olduk. Aşk- ı Memnu’da başlayan bu trendle beraber moda ile içiçe olan insanların bu gardropları hazırlamaları gerektiği, bu yönde bir eksiklik olduğu ortaya çıktı. Ben de televizyona yaptığım programlarda stil önerileri vermeye çalışıyorum, buradan yola çıkarak ilk Naz Elmas’ın oynadığı Nefes dizisine gardrop danışmanlığı yapmaya başladım. Daha sonra da Aşk ve Ceza dizisinde Nurgül Yeşilçay için çalışma yaptım.

Dizilerin gardrobunun en doğru şekilde hazırlanmasının şifreleri var mı?

Gerçekten doğru ve inandırıcı bir tasarımla buluşturması gerekiyor. Oyuncunun karakteriyle buluşmayan bir kıyafet ne kadar şık olursa olsun inandırıcılığını kaybediyor. Senaryoyu iyi inceleyip kıyafetleri oyuncuyla iyi bağdaştırmak gerekiyor. Bazen oturması zaman alıyor. Mesela Aşk ve Ceza’da Nurgül Yeşilçay bir reklam ajansında çalışıyor. Reklam ajansları yaratıcı insanların çalıştığı yerler olduğu için tasarımcı arkadaşlarımızdan giysiler koymak doğru seçim. Hafta sonu annesinin yanına gittiğinde sade elbiselere yönelmek gerekiyor. Giysi seçimleriyle makyaj ve saçı da doğru dengelemek gerekiyor. Hem hakkında konuşturacak, hem akılda kalacak hem de çok ön planda olmayan, trendim diye bağırmayan, kişilikle bütünleşmiş bir stil kurmak gerekiyor. Bence renkler çok önemli.

Mesela hangi renkler bir diziyi vezir ya da rezil edebilir?

Ekranda sevdiğim doğru renkler var; mavi, yeşil gibi. Bunlar hem güven verici, hem iyi hissettiren renklerdir. Dizilerde bu renklerin tonlarını tercih ediyorum, siyah tercih etmem. Kendim de siyah giymeyi sevmem. Abartılı beyaz gömleklerden, çok iddialı renklerden de kaçmak gerekiyor. Bir de insanın ruh hali var; siyah nasıl bıkkın ve yorucu olursa, kırmızı da aynı şekilde çok tehlikeli.

Aşık olduğu erkeği etkilemeye çalışan bir kadını dekolte mi giydiriyorsunuz?

Ben aslında çok dekolteden yana değilim. Üstü kapalı bir çağrışımı tercih ederim. Belki sırt dekolteleri bence daha etkili. Bu sene daha çok kapalı giysiler olduğu için dekolte çok farklı bir anlama geldi.

Neden öyle oldu?

Kalmadı artık dekolte; elbiseler kapalı. Biraz 1940’ların esintisi son zamanlarda modada ön planda olduğu için. Ama yaz trendlerinde yine açık kıyafetler geliyor. Dantel, fistolu açık gömlekler var.

Nebahat Çehre onunla yaptığım röportajda, “Hep zengin kadınları oynuyorum, bütün paramı giyime harcıyorum. Zengin kadını pazardan aldığım giysilerle oynayamam ki” demişti. Zengin kadının pazardan alınan giysiyle ya da fakir kızın Louis Vuitton çantayla dizide görünmesi gibi giyim hatalarına rastlıyor musunuz?

Bunlar çok dikkat edilmesi gereken konular. Daha çok giysinin ön plana çıktığı diziler zengin ailelerin hayatını yansıtan diziler. Üst sınıf bir hayat anlatılıyorsa erkeğin kol düğmeli gömlek giymesi önem taşıyor mesela. Eğer orta sınıf arasında geçiyorsa o dizide renk skalası önemli.

Aşk-ı Memnu’daki kıyafetler çok konuşuluyor. Nedeni oyuncularla çok bütünleşen kıyafet seçimi mi sizce?

Bence senaryo gereği o yüksek sınıf aileye doğru seçimler yapılmıştı. Bir kere Nebahat Çehre son derece güzel giysi taşıyan, kendisi de gardrobuna meraklı bir oyuncu. Kıyafeti çok araştırarak, itinayla taşıdığını biliyorum. Diğer oyuncular da doğru giysi seçimleriyle ön planda. Aşk-ı Memnu’nun gardrobunu hazırlayan Deniz Marşan ve ekibi çok başarılı. O yüzden herkes Aşk-ı Memnu’nun kıyafetlerini konuşuyor.

Kıyafet seçerken o oyuncunun taşıyıp taşıyamayacağını da gözönünde bulunduruyor musunuz?

Evet, her güzel elbise her kadına uygun değil, her kadın da her elbiseyi taşıyamaz. Kendimiz de öyleyiz aslında. Kendi tarzımızın dışında bir şey bize aykırı gelir. Onun için tarzımıza uygun bir stili benimsemek gerekiyor. Diziler de aynı bizim gibi. Hayatında hiç büyük sarı puantiye elbise giymemiş bir oyuncuya onu giydirmek bence yanlış bir hareket olur. Nasıl biz de hayatımızda hiç giymediğimiz şeyi taşıyamazsak oyuncu da öyledir. Mesela gözleri mavi olan birinin masmavi bir elbise giymesi nasıl yanlışsa, bu dizide de yanlış olur.

Ama mavi gözlüler mavi giyer...

Giyerler ama güzel gözleri kaybolur...

Diziler moda da yaratıyor. Aşk-ı Memnu da birçok şeyde moda yarattı...

Yurtdışında da Gossip Girl var biliyorsunuz, o dizideki genç kızların kolejli giyimi gençleri çok yakaladı. Hatta ilk önce Gossip Girl’de kıyafetler görülüyor, daha sonra vitrinlere çıkıyor. Böyle bir trend var. Çünkü insanlar daha çok artık dizileri takip ederek modadan, yaşam biçiminden haberdar oluyorlar. Trendler nereye gidiyor bazen dizi ve filmlerden haberdar olabiliyoruz. Bu anlamda televizyonu giyim sektörü için önemli buluyorum.

Peki trendler nereye gidiyor?

Bu kışın ruhunu en iyi anlatan rock metallerdi, zımbalar, deri motor ceketleri, elbisenin üzerine giyilen ceketler ve çok gösterişli ayakkabılar. Kışın abartının omuzlarda olduğu siyah giysiler gece kıyafetlerinde sürüyor. Geniş vatkalar, omuzların üzerinde kristal işlemeler çok moda. Ama ben çok fazla siyah ve bu kadar gotik tarzı çok gelir geçer buluyorum. Nitekim yaz sezonunda kalmayacak bu tarz. Yaz geliyor diye mutluyuz, çiçek desenleri geliyor. Yine biraz hippi, retro modası hakim. Ben en kötü günümüzde bile renge doğru gitmekten yanayım. Moralimiz bozuksa siyahlar, griler giyme eğilimi oluyor. Bir renkli fular, bir kırmızı ruj bir anda kıyafetimizi ve ruh halimizi değiştirebilir. O yüzden renk olmalı gardropta. Siyah elbiseniz çok şık bile olsa, çok renkli bir çantayla tamamlamayı öneririm.

Çok moda olanı dizilerde kullanıyor musunuz?

Bu sene gördüğümüz abartılı yüksek omuzlar bir dizide kullanılmamalı. Çünkü omuzlardaki vurgu mesela bir yemek masasında fazla iddialı, çok ön planda olabiliyor. Böyle çok abartılı çizgilerden kaçmak, biraz daha orta siluetlere gitmekte yarar var. Bu sene moda diye bir kıyafeti, her oyuncunun ölçülerine uymayan giysileri giydirmek doğru olmaz. Trendleri yansıtan ama onun altında ezilmeyen tasarımları tercih etmek gerekiyor.

Dizi gardrobunu ne şekilde hazırlıyorsunuz?

Çok iyi bir araştırma yapmak gerekiyor. Mağazalardan giysi seçip alıyoruz, sponsorlar var, bazen kendimizin de dikmesi gerekiyor.

izin gardrobunuz nasıl? Kalabalık mı sakin mi?

Benim gardrobum hiçbir zaman çok sakin olmadı. Hiçbir zaman birbirini kombinleyeceğim parçalar yer almadı. Hep karşıma bir şekilde aşık olduğum ve heyecanlandığım parçalar çıktı. Gardrobumdaki bu parçalarla bir tarzım oluştu ve oturdu.

Tarzınızı nasıl adlandırıyorsunuz?

Bohem burjuva bir stilim var diyebilirim. Büyük etnik takıları çok severim. Mercan, turkuaz ya da kızılderili takılarını hep kullanırım, bunların hiç modası geçmez benim için. Büyük desenli etekler, süet etekler, Meksika renk ve desenlerini severim. Biraz etnik, dünya zevkleri karıştırılmış, zamansız kıyafetleri seviyorum.

Neden koleksiyon hazırlamayı bıraktınız?

Her sezon bir koleksiyon hazırlamak coşkumu kaybettirdi. Kışın o ağır kumaşlarla çalışmak beni heyecanlandırmıyor artık. Yaz koleksiyonu yapmayı sevdiğimi gördüm ve onu hiç bırakmadım. Yaz sıcakları için bikini koleksiyonu ve uçuşan tülbent elbiseleri her sezon yapıyorum; Alaçatı ve Mikanos’ta özel butiklerde satıyorum. Uçuşan tülbent deniz kenarı elbiseleri, o hafiflik beni mutlu ediyor. Böyle bir şey oldu. Belki özgürlüğü sevdiğimden o uçuşan kıyafetleri seviyorum.

Aşık olduğunuzda ne giyersiniz?

Aşık olunca insan herhalde daha mutlu ve neşeli giysilere yöneliyor. Aynada daha çok vakit geçiriyor. Değişik kombinler yapıyor. Biraz daha feminen giyinmeye çalışıyor. Ben aşık olduğumda küçük şifon elbiseleri çok romantik buluyorum. Onları küçük hırkalarla giymeyi seviyorum, belki toz pembeler ilave edilmeli renk olarak da.

Sahiden böyle giyiniyor musunuz aşık olunca?

Hayal ediyorum! Öyle giyinmedim ama bir daha aşık olursam öyle giyinmeyi hayal ediyorum. Ya da çiçekli elbiseler, üzerine küçük hırka...

En son ne zaman aşık oldunuz ve bu aşk için giyimle ilgili ne yaptınız?

Geçen senelerde bir erkek gömleğini çok beğenmiştim, nefis poplin bir gömlekti. Üzerinde küçük kuşlar vardı. O gömleği satın aldım. Dedim ki, “Aşık olacağım ilk erkeğe hediye edeceğim.” Gömlekle sörfçülere bakıp “Acaba hangisi bu gömleğin sahibi olacak” diye Alaçatı’da arandım. Sindrella ayakkabısı gibi. Sonunda buldum o çocuğu. İlk tanışmamızda, “Birkaç ay evvel sana bu gömleği almıştım” dedim ve gömleği verdim ona.

Peki ne oldu o aşka?

Yabancıydı, ülkesine döndü...

RÖPORTAJ: SERAL CUMALI

scumali@posta.com.tr

5

Haberin Devamı