Yasemin Candemir Doğal olanı arama yolculuğunda...
HABERİ PAYLAŞ

Doğal olanı arama yolculuğunda...

Haberin Devamı


Çok ünlü bir Alman Mağazacılık zinciri Rossmann. Bir süredir Türkiye’de pek çok noktada mağaza açtılar sessiz sedasız. Doğal, organik, vegan olan ne varsa yanına Rossmann markası iliştirildiği için bir süredir gitmek istiyordum, geçen hafta vakit bulabildim. Şaşırdığımı, sevindiğimi, bir miktar huzur bulduğumu itiraf edeyim.

Yurt dışına her gittiğimde vakit varsa mutlaka iki saati market dolaşmaya ayırırım. Biz de olmayan ne varsa alır, yanı sıra da bir dünya hayıflanırım ; “Biz Türkler bunlara neden bu kadar zor ulaşıyoruz” diye. ABD’deki CVS’lerde bile kendimi kaybettiğim olmuştur. Aynı duyguyu geçen hafta kendi ülkemde Rossmann’da yaşadım. Gün içinde bahşedilen mutluluk gibi oldu her saniyesi.

Tuvalet temizleyiciler, Tchibo benzeri ama çok daha uygun fiyatlı ürünler, vegan ve organik çikolatalar, Isana nemlendirici serileri, vitaminler hatta kullan-at temizlik bezleri bile beni kendimden geçirdi. Almanca bilmiyorum ama bir ürünün üzerinde “Sehr gut” damgası varsa bunun Alman devleti tarafından verilen “Çok iyi” damgası demek olduğunu ve hemen sepete atılması gerektiğini öğrendim.

Doğal olanı arama yolculuğunda...

Uzun süredir çektiğim topuk problem için onlarca krem, serum denemiş biri olarak “Sehr gut” lu Fuss Wohl marka ayak kreminin 3 günde topuğumda yarattığı değişime mi, yoksa koltuk temizleyici olarak aldığım Domol’un saatlerce silsem bile yapamayacağım işi 10 dakika da yapmış olmasına mı şaşırayım bilemedim.

İşin en güzel yanı, Rossmann’ın kendi ürünlerinin Alman hükümeti tarafından verilen Bio ve vegan sertifikasıyla ödüllendirilmiş olmasıydı ki, bu kısacık an bile harcadığım her liranın sağlığıma yatırım yapmış olma hissi yarattı.

Soner Yalçın’ın kitabını okudukça sahip olduğum zehirleniyoruz hissi yerini bir parça da olsa iyiliğe, sağlığa bıraktıysa nedeni Rossmann’la tanışmış olmam. Çok övdüm biliyorum ama o kadar fazla kandırılıyoruz, o kadar güvensiz sularda yüzüyoruz ki, insanların iyi ve uygun fiyatlı olan bir takım yerleri öğrenmeleri, hayatlarını buna göre koşullandırmaları gerekir diye düşünüyorum.

Marketten aldığımız yoğurtların içinde süt olmadığını öğrenmek, yediğimiz her dilim ekmeğin zehir olma potansiyelinin yüksek olduğunu keşfetmek, ciltlerdeki kurumanın, kilo almanın esas sebebinin sebzelerimizdeki prebiyotiğin yok olmasıyla ilintisi, marketten alınan her çikolatanın çocuğumuzun ömründen götürecek olması size kendinizi nasıl hissettiriyor bilmiyorum ama ben kendi adıma kahroluyorum. Zamanımın bir kısmı doğal olanı aramakla geçiyor.

Doğal olanı arama yolculuğunda...

Çocuklarımız bizden hesap soracak...


İlerde bu bisküvi, çikolata, yoğurt ya da GDO’lu sebzeleri yedirdiğimiz çocuklarımız bizden hesap sormayacak mı? Onların uzun yaşaması istenmiyor belli ki. Ama biz anneyiz. Onlar yapmıyorsa, onlar bizi zehirlemeye çalışıyorsa bizim elimiz armut toplamıyor. Doğal olanı bulmak, keşfetmek, hayatın sağlıklı devamlılığı için daha çok mesai harcamamız gerekiyor.

Dünya Kadınlar Günümüz kutlu olsun. Tek talebimiz uğradığımız maddi ve manevi şiddetin yok olması. Sadece vurmakla, tacizle gelmiyor şiddet. Sesler her yükseldiğinde, çocuğumuzla ilgili kaygılarımızı her artırdığınızda, eğitimin düştüğü durumla, yediklerimiz nedeniyle yaşadığımız kaygının dozu yükseldikçe artıyor bize uygulanan şiddet. Omuzlarımız giderek çöküyorsa nedeni hayatın bütününde saklı...

Doğal olanı arama yolculuğunda...

Sıradaki haber yükleniyor...
holder