Dördüzler hayırlı olsun!

E bebeğim, eee…
Bu ninni kime mi?
Yeni bebeklere…
Dördüzlere…
Bir geldiler, pir geldiler, hayli de ağır geldiler.
Taşı taşıyabilirsen.
Sakın ola ki; “Bize ne, ana-babaları düşünsün” demeye kalkışmayın.
Niye?
Ana-babaları, bizleriz diye…
Bu ne demek?
Milletçe kucağımıza doğdular demek.
Buna, durduk yerde dördüz sahibi olmak denir.
Başka ne denir?
Çocuk büyütmek kolay değil, ceplerimiz biraz daha boşalacak denir.
Diyeceksiniz ki;
Kafa mı buluyorsun?
Diyeceğim ki;
Hayır! Espriye vuruyorum.
Neyi?
Yeni yılla birlikte gelen zamları!
Pasaporta ve ehliyete, yüzde 14-37.
Başka?
Motorlu Taşıtlar Vergisine yüzde 25.
Başka?
Köprüler ve otoyollara, yüzde 10-25.
Başka?
Elektriğe yüzde 8.
İşte size, yeni yıl dördüzleri!
İşin kötüsü, ‘Ne yapalım, Allah vergisi’ de diyemiyoruz!
Neden?
Bunlar, ‘kul vergisi’ de ondan!

XXX

Engelsiz, engelliler!

Görüp de illet olmamak mümkün değil.
Kimleri?
Engelsiz engellileri!
70 yaşındaki adam, tekerlekli sandalyedeki kız, hamile kadın, onların arkasında durmuş, sıranın kendilerine gelmesini bekliyor!
Nerede?
Asansörün kapısında…
Yahu, insan utanır be!
Niye?
O asansörler, engelli vatandaşlar, yaşlılar ve hamile kadınlar için yapıldı diye…
Evet evet, bazı metrobüs istasyonlarındaki üst geçitlerin asansörlerden söz ediyorum.
Ve de turp gibi sağlıklı bazı insanların, bırakın normal merdivenleri, yürüyen merdivenleri dahi tercih etmeyip, bu asansörleri kullanmasından!
İstanbul’da yaşayan, her gün metrobüs yolculuğu yapan biri olarak ben, defalarca tanık oldum, oluyorum da…
Kusura bakmasınlar, engelliler, yaşlılar, hamileler beklerken, kendilerine ait olmayan o asansörleri kullananların yaptığı, en kibar deyimle, vurdumduymazlıktır.
Hem de daniskası!