Eğitim - Kariyer 'Üniversite maratonun sonu değil başlangıcıdır'

'Üniversite maratonun sonu değil başlangıcıdır'

Paylaş
'Üniversite maratonun sonu değil başlangıcıdır'

Şimdi öğrenci olarak, aile olarak bir durun ve başladığınız yere bakın. Kazandığınız şey gerçekten bir üniversitede okuma hakkı mı? Yoksa size sonuçta diploma verecek bir tabela mı?

Bengi Semerci Enstitüsü kurucusu Prof. Dr. Bengi Semerci, üniversite seçiminde yaşanacak olası süreçleri anlattı:

Sınavlar bitti, sonuçlar açıklandı ama heyecan bitmedi. Bu yıl üniversiteyi kazanamayan bir grup genç gelecek yıl için şimdiden planlar yapmaya başladı. Kazananlardan bazıları huzurlu, bazıları çok mutlu değil ama aldıkları puanla belli yerlere yerleşecekleri için en azından rahatladılar. Peki, doğru tercih yapacaklar mı, gelecekte yaptıkları seçimlerinden hoşnut kalacaklar mı? Bir grubun ise umudu sürüyor. Ek kontenjanlarla, boş kalan yerlere yapılacak yerleştirmelerle bir üniversiteye girebilme şanslarını bekliyorlar. Kimi zaten istediği bir yere yerleşmeyi başaracak, kimi bir daha sınava girmemek için neresi olursa olsun kayıt yaptıracak. Bir kısmı da ister istemez tekrar sınava girecek.

Üniversite öğrencisi olmak

Uzun bir çalışma dönemi, ardından zor sınavlar ve sonuçta üniversite öğrencisi olmak… Üniversiteye ilk başladığım günü düşününce gülümsüyorum. İnsan kendini büyümüş, bambaşka bir dünyaya girmiş, üniversiteyi bitirince her şeyin kolaylaşacağı duygusunu taşır. Sonra yavaş yavaş üniversiteye girmenin aslında maratonun sonu değil, başlangıcı olduğunu fark eder. Orası erişkin olmakla yüzleşilen yerdir. Meslek, gelecek, sosyal çevre, hobilerinin çoğu hatta çoğu kez aşk üniversitede bulunur. Üniversite kişiye alabildiği kadarını verir. Her üniversite bunu yapabiliyor mu? Yani her üniversite alma kapasitesi olan, almak isteyen gence bu olanağı tanıyabiliyor mu?

Üniversite ne demektir?

niversite sadece bir bina ya da kampüs değildir. Aslında yaşayan bir sistemdir. İçinde bilgilerin, yeni düşüncelerin, buluşların üretildiği bir sistemdir. Bu sistem aynı insanlar gibi yaşadıkça daha gelişir, öğrenir, çoğalır ve eğer iyi korunmazsa yok olur. Her sistem gibi birçok bölümden oluşan üniversitenin, bölümlerinden biri iyi çalışmazsa, tıkanırsa, yenilenmezse ismen varlığını sürdürmekle birlikte niteliğini yitirir. Niteliğin yitmesi bir üniversitenin zaman için köhneleşmesi, üretememesi ve yok olmasıdır. Sistemlerin iyi olduğunu anlamanın en iyi yolu yönetenleri, çalışanları ve sisteme eğitim için katılanları değişse de, sistemin bütünlüğünü, üretimini ve ilerlemesini koruyabilmesidir. İyi bir yönetici sisteme çok şey katabilir. Ama o ayrıldıktan sonra sistem bunu sürdüremiyorsa ciddi sorun var demektir. Aynı şeyler öğretim üyeleri ve diğer çalışanları için de geçerlidir. Tabi bütün bunlar eğer sistem doğru ise yani üniversite gerçekten üniversite ise geçerlidir.

Üniversite bir tabela mı?



Şimdi öğrenci olarak, aile olarak bir durun ve başladığınız yere bakın. Kazandığınız şey gerçekten bir üniversitede okuma hakkı mı? Yoksa size sonuçta diploma verecek bir tabela mı? Sonrası, gerçek bir üniversite istiyorsanız şikâyet etmek yerine, orayı bir üniversite yapmaya çalışmak olmalıdır. İsteyin, herkesten isteyin. Rektörden, dekandan, öğretim üyelerinden, diğer çalışanlardan, YÖK’ten, vakıf üniversitesi ise sahibinden, devletten üniversitenizi isteyin. İsteyin derken daha rahat etmek için haklardan, daha kolay sınıf geçme yollarından bahsetmiyorum. Gerçek üniversiteli olma hakkınızı istemekten bahsediyorum.

Hayat bilgiden ibaret değil!

Yeniden hatırlatmak gerekirse üniversite bir sonuç değil, bir başlangıçtır. O zamana değin edindikleriniz çok önemli ama şimdi mesleki ve sosyal kimliğinizi tamamlama zamanı geldi. Hayat sadece okulda öğrenilen bilgilerle sürdürülemiyor. Bilginin önemi tartışılmaz. Bilmek, öğrenmek ve onları uygulayabilmek anlamlı yaşamanın bir parçasıdır. Bunun dışında ailelerin “kendi ayakları üstünde durmak” dedikleri bir kavram var. Bu kavram sadece kendi paranızı kazanmak da demek değildir. Bir yaş civarında bebeğinizi hep kucağınızda gezdirirseniz, yere bırakmazsanız yürümeyi öğrenemez. Eğer her istediğini hemen anlar, hatta istemesine gerek kalmadan verirseniz konuşamaz. Bazı şeyler gelişimseldir ama desteklenmeleri gerekir.

Hayata hazır mısınız?

Hayata hazır olmak da bunlardan biridir. Sorunlarınıza çözüm yolları bulabilmek, isteklerinizi ve hayallerinizi algılayıp, gerçekleştirmek için yolları saptayıp denemek, sorumluluklar alıp yerine getirmek ve bedel ödenmesi gerektiği zaman da başkalarını suçlamadan o bedelleri ödeyebilmek… Üniversiteyi bitirmek bir diploma ve meslek verecektir. Ama gerçekten meslek sahibi olabilmek, o diplomayı kâğıt olmaktan çıkarıp, işlevsellik kazandırmak gençlere ve eğitimlerine kalacaktır. Gittikleri üniversitenin verdiği ezber bilgilerin ötesinde sunacağı ya da sunamayacağı gerçek öğretilerle, ailelerinin daha önce verdikleri ya da veremedikleri eğitimler geleceği belirleyecektir. Sadece onların geleceğini değil, yaşadıkları tüm toplumun geleceği buna bağlıdır.


2

Haberin Devamı