Adaletten uzak eğitim

Eğitim sistemimiz üzerinde uygulanan parti politikaları eğitim sistemimizi içinden çıkılmaz hale getirdi. Bu duruma bir de sınav yanlışları eklenince halkın dayanma gücü kalmadı. Okul yaşında çocuğu olmayan veli kendini şanslı görmeye başladı. Veliler, “yarabbi bizi bu içinden çıkılmaz olan eğitim sistemine sokmadığın için şükürler olsun” diye dua eder oldu.

[[HAFTAYA]]

Eğitim sistemi fırsat eşitliğinden, adaletten ve başarıdan uzaklaştırılıp bir partinin görüşü haline getirilirse sonucun bu olması kaçınılmaz. 18 milyon öğrenci bulunan ülkemizde eğitim sistemiyle ilgili bir anket yapılsa ortaya çıkan sonucun ne olacağını tahmin ediyorsunuzdur. Her konuda anketler düzenleyen yetkililer nedense bu konuya yanaşmıyor.

Milli Eğitim Bakanlığı’nda masaları işgal eden bürokratlar ise partiye yakın yöneticilere makam dağıtmakla meşguller. Attıkları Tweet’lerin takipçi sayılarına bakarak kendilerine yıldız takıyorlar. Oysa bu yıl yapılan sınavlardaki hatalara bakarak kendilerini değerlendirebilirler.

ORTADA SORUMLU YOK

Hiç uzağa gitmeye gerek yok. YGS’de 3, LYS’de 3 ve TEOG’da 1 soru olmak üzere şu ana kadar toplam 7 soru iptal edildi. 15 KPSS sorusu hakkındaki davalar da sürüyor. Binlerce öğrenci mağdur durumda. Sorumlu yok. İnsan düşünmeden edemiyor. Peki, önceki yıllara oranla bu yıl hatalı soru sayısının birden patlamasının sebebi ne? Yoksa hükümetin merkezi sınavı kaldırma politikası mı?

Şimdi bir başka oyun da dershaneler üzerine oynanıyor. Anayasa Mahkemesi’nin kapatma kararını kaldırması üzerine şaşkına dönen bakanlık yeni formüller üretiyor. Dershane hukuken bitmiştir. Dershane adına bir kurum açılamaz. Ancak takviye kursu açılabilir. Her kursta en fazla üç ders verilebilecek. Kurslar izine tabi olarak açılacak. İzinsiz açılan kurslar kaçak sayılacak gibi… Aslında mesele üst aklın sözünün havada kalmaması. İpin elden kaçmaması. Öğrenciyi, milleti düşünen yok.