Yaşar Özay Öğretmeyi öğrenmek
HABERİ PAYLAŞ

Öğretmeyi öğrenmek

Haberin Devamı

Okullarımızın fiziki yapılarını yeterli hale getirdik. Öğrencilerimize tabletleri dağıttık. Öğretmen okullarını kapatarak öğretmenlerimizin üniversitelerden mezun olmalarını sağladık. Eğitim sistemini durmadan değiştirdik. Okul müfredatlarına yeni dersler ekledik. Ama bir türlü öğrencilere öğretmeyi de, öğrenmeyi de öğretemedik. Eğitim sistemimizin durumu ortada. Özel eğitim kurumları ve köklü okullar olmasa ‘başarı’ kelimesini unutacağız. Oysa “ÖĞRENMEYİ ÖĞRENMEK” öğrenmede, bilgilenmede ilk adımdır. Biz bu adımı bir türlü atamadık. Amerikalı eğitim bilgini John Dewey diyor ki, “DÜŞÜNMEYİ ÖĞRENMEK, öğrenmeyi öğrenmektir.” Eğitimin, eğiticilerin görevi de budur. Ülke olarak bu sorunumuzu çözmek zorundayız. Sorun devam ettiği sürece okulları en teknolojik yapılarla donatsak, öğretmenlerimizi hizmet içi eğitimden geçirsek bile çağdaş eğitim seviyesine ulaşmamız imkansız. İşe özünden başlamak gerekiyor. Bunun için öncelikle beynin nasıl öğrendiğini bilmek zorundayız. Beynin işlevi öğrenmektir. Beynimizin 1 saniyede 100 bitlik bir veri işleme kapasitesine sahip olduğu bilinmektedir. Nedense bu konu eğitimciler tarafından unutulmuştur.

EZBERCİ EĞİTİM

Bu konuda çalışması olanı Erciyes Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Zülküf Altan, öğretmeyi de öğrenmeyi de bilmediğimizi, ezbere dayalı öğretimin terk edilmesi gerektiğini vurgulayarak şöyle sesleniyor; “Okullarımızdaki mevcut ‘silo’ tarzı öğretim ve yetiştirme günümüz gereksinimlerinden çok uzaktadır. Mevcut eğitim sistemimiz, kasabalı, köylü veya orta sınıf insanları, şehirde bulunan fabrikalarda işçi, devlet dairelerinde memur veya toplumun ihtiyaç duyduğu diğer meslek elemanlarını yetiştirmek üzere tasarlanmıştır.

Bu sistem; ders geçmeyi hedef alan, benzer becerileri kazandıran, kazanılan bu becerileri diğer bireylere göre daha gelişmiş olanlara avantaj sağlayan, asla sorgulatmayan, düşündürmeyen, yaratıcılığa, risk almaya, eleştirel düşünmeye müsaade etmeyen, sadece sayısal ve sözel zekâların değerli görüldüğü, ezberin vazgeçilmez olduğu, anaokulundan doktora sonrasına kadar standart ve merkezi testlerle bireyleri bireysel olarak değerlendiren, bireyleri tek tipleştiren, bireyleri gerçek yaşama hazırlamayan dolayısıyla da bireylerin gerçek birer test çözücü robot olmasını sağlayan bir sistemdir.” uyarısını yapıyor.

Eğitimde yeni anlayışın ortaya çıktığını belirten Altan, ‘5N 1K’nın yerini ‘5N 2K’ya bıraktığını gözler önüne sererek şu açıklamayı yapıyor “ Kim Öğretiyor, Kime Öğretiyor, Ne Öğretiyor, Neden Öğretiyor, Nasıl Öğretiyor, Ne zaman Öğretiyor, Nerede Öğretiyor? “soruları ışığında öğrenmenin nerede ve nasıl gerçekleştiğinin doğru tahlil edilerek bu soruların karşılıklarının doğru okunması gerektiğini, zaten karmaşık olan öğrenme sürecinin bu mesleği profesyonelce yapan öğretmenler ile yürütülmesinin zorunlu olduğu ve zaman geçirilmeden hemen başlanmasını öğütlüyor. Ezber eğitim sonucu alınan diplomalar ve beraberinde gelen kariyerlerin topluma bir faydası olmadığı çok açıkça görülmekte iken; yetkililerin Sayın Altan gibi bu konuda çalışan bir çok akademisyenin fikirleri ile neden yeterince ilgilenmediğini anlamak güç.Bu sorunu geciktirmek ülkenin geleceğini geciktirmekle eşdeğer.

Sıradaki haber yükleniyor...
holder