Adaletin hızı!

Bundan tam 14 ay önce bana trafik cezası geldi. Ama ceza yazılan aracın plakası baNa ait değildi. Benim böyle bir aracım olmadığı gibi ceza yazılan bölgeye gitmişliğim de yok. Ama ceza benim adıma ve benim adresime geldi. Şimdi bana “İlgili mercie itiraz et” diyeceksiniz ama ben zaten onu yaptım. İşte problem de burada, bana ilgili merciden tam 14 ay sonra yanıt geldi, ben bu cezayı ödeyecekmişim. Bu nasıl oluyor? M.M.

Okuyucum bana ilgili kararı göndermiş. İlgili merci dediği sulh ceza hakimliğine süresi içinde itiraz etmiş, itirazında da açıkça kendisine ait böyle bir plakanın olmadığını söylemiş ama ilgili sulh ceza mahkemesi kararında şöyle diyor: “İtiraz edenin idari yaptırım kararının kaldırılmasına ilişkin dilekçesinde öne sürdüğü hususlar yerinde görülmediğinden ve aksi sabit oluncaya kadar geçerli trafik idari para cezası karar tutanağının aksine yeterli ve geçerli belge sunulmadığından idari yaptırım kararının kaldırılmasına ilişkin talebin reddine" karar verilmiş.

[[HAFTAYA]]

Şimdi okuyucum bana soruyor ama bunun yanıtı bende yok, olsa olsa okuyucum adına ben sorabilirim. Biri, kendisine ait olmayan bir araç için trafik cezası geldiğinde bu aracın kendisine ait olmadığını nasıl belgeler? Olumsuz bir husus belgelenmez. Bu aracın trafik kaydının getirtilmesi mümkün öyle değil mi? Peki bu kaydın peşine itiraz süresi içinde vatandaş mı düşecek yoksa mahkeme mi istetecek. İtiraz merci sulh hukuk mahkemesi, olay tarihi üzerinden 14 ay geçmiş, mahkeme 14 ay sonra karar veriyor, peki bu 14 ayda ne yaptı? “Sen iddianı belgeleyemedin” diyene kadar ceza yazılan aracın trafik kaydını isteyip yani gerçeği araştırıp ona göre karar vermesi gerekmez miydi? Gerekirdi. Hayır yapmamış, “Aracın sana ait olmadığını belgeleyemediğin için araç sana aittir” demiş ve bunu 14 ayda söylemiş. Kimbilir bu 14 ayda ne kadar zorlanmış, ne mesai harcamıştır. Dosyasını görmeden anlamak mümkün değil. 14 aylık çalışma kolay mı? Bu çalışmanın zorluğu karşısında ben de diyorum ki: “Ey vatandaş gerçekte ceza senin olmasa bile sen birkaç kuruş devlet kasasına vermişsin çok mu yani? Cimrilik etme!”