Giriş
Eşim 35.000 TL harcayıp teyzesinin oğluna bir kafe açtı. Kafe eşimin adına değil, ancak teyze oğlu kafeyi devretti, para pul almadı. Üstüne üstlük eşim kafenin kira sözleşmesine kefil. Şimdi durumu ne olur? Biz mahkemeye versek durumumuzu ispat edebilir miyiz? N.Ö.
Bizim toplum olarak bir huyumuz var. Dişimiz ağrır doktora gitmeyiz, bekleriz. Ta ki, diş çürüyüp, parçaları kopup gidene, neticede kökü kalınca doktora gidip dişi kurtarmasını isteriz. Keza karnımız ağrır doktora gitmeyiz. Ta ki apandis patlayana kadar. Ne zamanki apandisit azar, apandis patlar o zaman doktora gideriz bizi kurtar diye. Sizin olay da öyle. Bu sadece sizde mi? Hayır hep böyleyiz. Ne olurdu 35.000 TL’yi verdiğinizde bir hukukçuya danışsaydınız. Şimdi para gitti. Niye, çünkü kafe sizin adınıza değil.
[[HAFTAYA]]
Ne maliye kaydı eşiniz adına ne kira sözleşmesi. O halde 35.000 TL gitti gider. Peki ya kefalet? Bu halde yeni malikin kiralayan ile yeni kira sözleşmesi yapmış olup olmadığına bakmak lazım. Doğrusu, devralan kişinin malsahibi ile kira sözleşmesi yapmış olması. Bu halde kefaletten kurtulursunuz. Ancak yeni giren sanki kuzen bu yerin kiracısıymış gibi işe devam ediyorsa? İşte bu durumda problem yaşanır. Bu halde ihtilaf çıktığında, kuzenle olan sözleşmenin son bulduğunun yeni işleticinin bu yerde kiracı olduğunun ileri sürülmesi söz konusu olur ki elbette bir ihtilaftır. Bu nedenle yeni işleticinin gayrimenkul maliki karşısındaki durumunun bilinmesi şarttır.
Bozma usulden
Dedem bana ölmeden önce gayrimenkulünü satmıştı. Dayım dedemin ölümünden sonra dava açtı ve mahkeme satışı muvaza kabul etti, tapu kaydını iptal etti. Ben temyiz ettim Yargıtay kararı doğru buldu ancak harç ve vekalet ücreti yönünden kararı bozdu. Kararı hem onayıp hem bozma ne anlama gelir? M.K.
Bahsettiğiniz tür davalarda ispat konusu önemli bir problemdir. Zira iki kişi arasında geçen bir alışverişte satıcıya para ödenip ödenmediğini hiç kimse bilmez. Bu gibi davalarda bakılacak husus satın aldığını söyleyen kişinin ödeme gücü. Şayet ödeme gücü varsa bu davaya farklı gözle bakılır, ödeme gücü yoksa mesela hayatında hiç çalışmamış, para kazanmamışsa farklı gözle bakılır. Hayatında hiç çalışmamış, herhagi bir geliri olmamışsa bu takdirde satışa muvaza yani danışık olarak bakmak mümkündür. Ancak cebinde parası varsa bu takdirde ödeme yapmadığının belgelenmesi lazımdır ki zor bir konudur. Çünkü resmi kayıtlarda yani tapu kayıtlarında satış görülmektedir. Yani para ödemiş görülür. Resmi kayıtlar esastır. Kural şudur: Resmi kayıtların aksi ancak kendi gücünde bir belge ile ispatlanmalıdır. Bu durumda da tanık sözlerine itibar edilmemelidir. Neticede hakim duruma göre karar verir. Sizin olayınızda mahkeme kararı artık kesinlik kazandı. Yargıtay’ın bozma kararı usuli yönden. Dolayısı ile harç ve vekalet ücreti kısımları düzeltilecek ve ona göre karar verilecektir. Mülkiyet konusu değişmez.
Az daha bekleyin
Kalp hastasıyım, kalbime yağlı stend takıldı. SGK ya başvurdum, stend için ödediğim parayı bana vermedi. İdari dava açtım, bu paranın ödenmesi gerektiği hüküm altına alınmıştı, bunu sunmama rağmen ödeme yapılmadı. Mahkeme aleyhime karar verdi, temyiz ettim. Ancak bu konuda açılmış davalar var ve bu paranın ödenmesi gerektiği kabul edilmiş. Ne yapmamı tavsiye edersiniz? A.S.
Bizdeki kamu kurumları böyledir. Vatandaşı ne kadar yokuşa sürseler o kadar kârlı sayarlar kendilerini. Örneğin benzer konuda bir dava açılıp da bir karar verildiğinde bu kararın herkese uygulanması lazım. Ancak bizim kamu kurumları sadece dava açıp karar alanlara alınan kararı uygular. Sizinki de muhtemelen öyle olacak. Mademki önceden verilmiş kararlar var, temyiz mercii -ki olayda Danıştay’dır- muhtemelen sizin lehinize kararı bozacak. Zaten işin sonuna gelmişsiniz. Az daha Danıştay’ın kararını bekleyin derim.
