Ekonomi Elektrikli Renault Fluence ile 10 gün

Elektrikli Renault Fluence ile 10 gün

Paylaş
Elektrikli Renault Fluence ile 10 gün

Elektrikli Renault Fluence ile 10 gün

Geldi geliyor derken 1 yılı aşkın süredir Türkiye’de tam elektrikli bir otomobil satılıyor. Oyak-Renault Bursa Fabrikasında üretilen Fluence Z.E. modelinden söz ediyoruz. Bugüne kadar biz dahil pek çok yayın tarafından test edilen bu otomobil kısa dönemli kullanımlarda yeterli başarıyı göstermişti. Peki; Fluence Z.E. ile 10 gün İstanbul’da yaşamak mümkün mü? Evden işe, işten eve giden; hafta sonları yakın illere giden birisi için bu araç ne kadar uygun? Tüm bu kriterleri sizler için test ettik. İşte #arabamyüzde100elektrikli olsa yaşantımız nasıl şekillenirdi?

YAZI: TULU DARICAN



Tasarım ve iç mekan

Fluence Z.E. mevcut modelden devşirilmiş bir elektrikli otomobil. Bu sebeple tasarımı makyaj öncesi Fluence modeline benziyor. Henüz elektrikli model için bir makyaj düşünülmüyor. Otomobil standart Fluence modelinden devşirilirken pillerin sığabilmesi için boyutları artırılmış. Fluence Z.E. 13 cm uzatılmış. Fluence Z.E.’yi standart Fluence’den ayıran diğer noktaları ise farklı tasarımlı mavi ön panjuru, ön çamurluklardaki elektrik bağlantı noktaları, özel tasarım jantları, egzozsuz oluşu ve farklı yapıdaki stop grubu oluyor. İç mekanında Fluence’in beğenilen genişliğine sahip elektrikli Fluence Z.E.’de pillerin iç mekana hissedilir bir etkisi yok. Piller arka koltukların arkasından bagajın büyük bir kısmına kadar yer kaplıyor ve ne kadar büyük olduklarını bagajı açınca görüyorsunuz. Fluence’in o devasa bagaj hacminin büyük bir kısmı piller tarafından işgal ediliyor ve geriye 300 litrelik bir hacim bırakılmış. Bu alana yanınızdan ayırmamanız gereken şarj kablolarını koymanız gerekiyor. Otomobilin gösterge tablosu da standart Fluence modellerine göre küçük farklılıklar içeriyor. Hız göstergesinin sağına ve soluna akü ile ilgili bilgilendirme parçaları eklenmiş. Sol tarafta büyük ve analog bir şarj durumu göstergesi bulunuyor. Sağda ise dijital yol bilgisayarı ekranının altında anlık enerji tüketim ve kazanım göstergesi mevcut. Yokuş inerken ve fren yaparken aracın akülerini şarj etmek mümkün. Fluence Z.E. için şarj noktaları hayati önemde ve bu noktaları rahat bulabilmeniz için navigasyon sistemine bu bilgiler işlenmiş. Sistem size en yakın şarj noktasını gösteriyor. Standart bir el freni koluna sahip Fluence Z.E.’de kartsız giriş özelliği de yok. Bu, kullanım teknolojisi ile fark yaratan bir araçta ilginç bir Renault uygulaması!

Teknolojisi nedir?
Fluence Z.E.’de 70 kw gücünde bir elektrikli motor görev yapıyor. Hibrid modellerin tersine araçta içten yanmalı herhangi bir motor bulunmuyor. 3000-8900 d/d aralığında üretilen 95 hp’lik gücün yanında 400-2500 d/d aralığında 226 Nm tork üretebilen bu motor Fluence Z.E.’yi 90 hp gücündeki dizel 1.5 dCi motorlu normal bir Fluence kadar atik bir hale getiriyor. 0-100 km/s hızlanmasını 13,7 saniyede gerçekleştiren modelin maksimum hızı 135 km/s ile sınırlanmış. Bu sınırlandırma aracın bu hızların üstünde yenmesi gereken rüzgar direncinin pillerin şarjını inanılmaz oranda azaltması sebebiyle yapılmış. Pillerin 250 kg’lık ağırlığı da eklendiğinde Fluence Z.E.’nin toplam ağırlığı 1605 kg’a çıkmış.
Pil demişken; Fluence Z.E’de lityum-iyon teknolojisine sahip pil bulunuyor. Bu pil toplamda 398 volt elektrik depolayabiliyor. Pilin beslediği elektrikli motorsa senkron tipinde bir ünite. Otomobilin ön lastiklerinde 280 mm çapında hava kanallı disk kullanılırken, arkada 260 mm çapında standart disk frenler bulunuyor.

Nasıl şarj ediliyor?
Fluence Z.E. 3 farklı şekilde şarj edilebiliyor. Araçla birlikte gelen kablo ile özel kurulan şarj noktalarında pilin dolması 6-8 saat sürüyor. İstenirse ekstra ödeme yaparak aracı alışılmış 220V’luk prizlerden şarj etmemizi sağlayan kabloyu da satın alabilirsiniz. Bu kablo kullanılarak bildiğimiz prizlerden şarj etmek istersek 10-12 saatte pili tümüyle doldurmak mümkün. Biz kullanımımız süresince bu tip şarj sisteminin kullandık ve aracımızı ortalama 10 saatte şarj ettik. Henüz Türkiye’de sunulmayan hızlı şarj noktalarındaysa şarj süresinin 1 saate düşmesi bekleniyor. Şarj süresinin uzun oluşu ve aracımızın bu sürede kablosu dışarıda olması bizim gibi sizde de güvenlik endişesi yaratabilir. Ancak şarjdayken ve kapılar kitliyken elektrik kablosunun araca bağlandığı kısım da kitleniyor. Böylece sizden habersiz birinin kabloyu çalması önlenmiş. Aracın hem sağ hem de sol ön çamurluğunda şarj girişi bulunuyor. Böylece şarj prizine erişim konusunda sıkıntı yaşanmıyor.

Cep telefonundan şarj durumunu takip etmem mümkün
Renault, Z.E. ürün gamı için Android ve iOS telefonlarda çalışacak özel aplikasyonlar geliştirmiş. Ayrıca bu uygulamaların standart PC’de sunulan bir versiyonu da mevcut. Aracın içinde bulunan küçük bir GSM ünitesi 30 dakikalık aralıklarla aracın durumunu Z.E. merkez sistemine aktarıyor. Bu uygulamaları kurup; Z.E. sistemine üye olduktan sonra aracınızın şarj durumunu anlık olarak takip edebiliyorsunuz. Sistem siz ofisteyken ya da evdeyken pilin ne kadar dolduğunu, ne kadar menziliniz kaldığını bildiriyor. Fluence Z.E. ile ortalama 100 km’de 12 ile 14 kw arasında tüketim gerçekleştiriliyor. Bu tüketimin elektrik maliyeti açısından değeri 100 km’de 3 ile 4 TL arasında. Henüz pek çok yerde şarj elektriğinin ücretsiz sunulduğunu da söylemeliyiz.

Neler yaptık?
10 gün boyunca Renault Fluence Z.E ile günlük kullanım stilimizi değiştirmeden İstanbul’da ulaşım amaçlı kullanımı denedik. Hatta aracın menzilinin elverdiği en yakın şehir olan Tekirdağ’a bile gittik. Yani pek çok kişinin imkansız diye nitelendirdiği şehir dışı yolculuğu bile gerçekleştirdik. Ofisimizin otoparkında standart prizlerin bulunuyor olması şarj sorunumuzu ortadan kaldırdı. Günlük güzergahımız İstanbul trafiğinde 100 km’yi buluyordu. Bunun 50 km’sini sabah gidiyorduk, kalan 50 km’sini ise akşamları kat ediyorduk. Her ikisinde de sıkışık trafikte ilerlediğimizi söylemeye gerek yok. Tekirdağ yolculu içinse aracımızı tüm gece şarjda tuttuktan sonra Mecidiyeköy’den yol çıktık. Menzili kısaltmasından ötürü yol boyunca ısıtıcıyı minimum düzeyde kullandık ve Tekirdağ’a ulaştığımızda sadece 8 km menzilimiz kalmıştı. Tekirdağ’da aracımızı bir tanıdığımızın ev elektriğinden bir gece şarj ederek ertesi gün döndük.

Sürüşü nasıl?
Elektrikli otomobil, otomobil kullanma konusunda bambaşka bir deneyim yaşatıyor. Öncelikle araçlarımızda konforu düşüren gerçek öğenin motor sesi olduğunu elektrikli otomobilde daha iyi anlıyorsunuz. Şehir içinde adeta yağ üzerinde kayar gibi ilerliyorsunuz ve bu konforu anlatmak çok kolay değil. Yaşayıp test etmek en iyisi. Bu sessizliğin en büyük handikabı ise trafikte yayaların sizi fark etmemesi. Bu sebeple gerektiğinden daha çok korna çalmanız gerekiyor. Aracın hızlanması da benzinli araçların pek çoğundan daha başarılı. Hatta sizi trafikte elektrikli olduğunuz için düşük performanslı görenlerin yanından hızla geçerek şaşırtabiliyorsunuz. Otomobilin sürüşünde alışılması gereken en önemli özellik elektrik geri kazanım sistemi. Ayağınızı gaz pedalından çektiğinizde bu sistem devreye giriyor ve ciddi bir kompresyon üretiyor. Bu sayede aküler şarj oluyor ve tüketim azalıyor. Özellikle bu sistemi kullanmaya alışınca şehir içinde çok nadir fren yapmaya başlıyorsunuz. Sistemin etkinliği o kadar yüksek ki yeri geldiğinde aracın fren lambalarını otomatik olarak yakarak geriden gelenleri hızla yavaşladığınız konusunda uyarıyor. Elektrikli otomobilde en büyük sorun ısınma. Mevcut içten yanmalı araçlar gibi motorun ısınmadığı düşünüldüğünde ısıtma işlemi evimizdeki saç kurutma makinelerinde olduğu gibi gerçekleşiyor. Bunu yolculuk esnasında yaptığınızda doğal olarak tüketim değerleriniz yükseliyor ve menzil kısalıyor. Bizim testimizde 50 km’lik yolculuğun tamamında ısıtma sistemini kullandık ve menzilimiz 10 km kadar kısaldı. Renault bu duruma çözüm olarak zamanlı ısıtma sistemini geliştirmiş. Araç şarjdayken iklimlendirme sistemi programlanabiliyor ve istenilen saatte çalışmaya başlıyor. Böylece siz aracınıza binmeden içerisi ısıtılmış oluyor. Araç bu işlem esnasında şarjda olduğundan aküden veya menzilden de fedakarlık yapmak gerekmiyor. Ancak yolculuğunuz kısa değilse doğal olarak ısınmaya yeniden ihtiyaç duyuyorsunuz ve aküden bu iş için elektrik kullanmaya başlıyorsunuz.

Psikolojik etkisi
En çevre ile ilgilenmeyen insan bile Fluence Z.E’.nin içinde tam bir çevreci kimliği kazanabilir. Bir süre sonra trafikteki diğer araçları çevre düşmanı kendinizi ise her gün dünyaya bir orman kazandıran en büyük çevreci olarak görmeye başlıyorsunuz. Aracın bir diğer psikolojik etkisi de içten yanmalı araçlarda ne kadar çok enerjiyi boşa harcadığınızı görmeniz oluyor. Aslında o kadar çok fren kullanıyoruz ki, içten yanmalı aracın ürettiği enerjinin bir kısmı fren balatalarında ısı olarak uçup kayboluyor. Fluence Z.E.’nin elektrik kazanım sistemi o kadar verimli ki tabiri caiz ise sineğin yağını çıkarıyor. Bir de yolda etrafınızdakilerin size olan tepkisi ilginç. Gerçekten merak edenler aracı detaylı inceliyorlar. Hatta arkasından eğilip egzoz çıkışını bile arayanlar gördük. Trafikteyse elektrikli otomobile biraz ‘oyuncak’ muamelesi yapılıyor. Yanına gelip hızlanıp tekrar frene mi basan dersiniz; en sağ şeritte 90 km/s ile giderken dibinize gelip selektör yapıp sonra yanınıza gelip özür dileyen bile gördük. Trafikte, diğer araç sürücüleri sizi elektrikli araç kullandığınız için yavaş olarak görüyor ve hatta oyuncak araba kullanan çocukla aynı kefeye koyuyorlar.

Elektrikli otomobil ile yaşanır mı?
10 günlük testimizin asıl amacı buydu. Cevabımız ise eğer günde 100 km’den fazla yol yapmıyorsanız ve en azından ofisinizde ya da evinizde aracınızı şarj edebileceğiniz bir priz mevcutsa elektrikli otomobille rahatlıkla yaşanabilir. Uzun yol nasıl yapacağız derseniz elektrikli otomobillerin henüz buna bir cevabı yok. Ama kısa süre içerisinde pil teknolojisinde yaşanacak gelişmeler ve 1 saatte pili şarj edecek istasyonların kurulmasıyla bu sorun da ortadan kalkacağa benziyor. Ne zaman derseniz en az 3-4 yılı var bu gelişmenin…

Satın alınır mı?
Araçla şehir içinde rahatlıkla yaşanabileceğini söyledikten sonra bu sorunun cevabının ‘EVET’ olmasını bekliyorsanız yanılıyorsunuz. Aorunun cevabı ne evet ne hayır. Cevap ‘keşke’. Keşke pil kirası olmasa ya da daha makul bir rakam olsa… Pil kirası ne dediğinizi duyar gibiyim. Şöyle açıklamak gerekirse… Renault’dan elektrikli araç satın alanlar pahalı olan pillerin sahibi olmuyor. Bunun yerine aylık bir pil kirası ödeyerek pili kullanıyorlar. Bu pil kirası yılda 10 bin km yaparsanız ve 4 yıllık sözleşme imzalarsanız aylık 83 Euro olarak belirlenmiş. Yıllık yapacağınız km 20 bine çıkarsa aylık pil kiranız 137 Euro’ya çıkıyor. Aracın tüketimi günümüz akaryakıt fiyatları düşünüldüğünde çok düşük kalıyor. Ama bu pil kirası işin tüm albenisini ortadan kaldırıyor. Küçük bir hesap yaparsak. Günde 50 km yol yapan birisi yılda 18.250 km yol yapıyor. Bu sebeple aylık 137 Euro, yıllık toplamdaysa 1644 Euro pil kirası ödüyor. TL karşılığı ise bugünkü kura göre 4.300 TL civarında. Buna aracın bu mesafede yaktığı elektriğin fiyatını kabaca eklersek 5000 TL’yi bulan bir değere ulaşıyoruz. Aynı kişi bu mesafeyi dizel bir otomobille kat edecek olsa 100 km’de 6 litre tüketim ortalaması ile yıllık 1095 litre motorin tüketim değerine ulaşıyor. Bugünkü akaryakıt fiyatıyla yıllık 5000 TL’lik bir akaryakıt harcaması yapıyor. Fluence Z.E.’nin 20 bin km’de bir gerçekleşen periyodik bakımları 157 TL’lik bir fiyat etiketi taşıyor ve dizel Fluence’e göre daha düşük kalıyor. Yine de menzil ve kullanım özgürlüğü düşünüldüğünde pil kirası sebebiyle Fluence Z.E’nin cazibesi bir anda kayboluyor.

Haberin Devamı