Pop müziğin ünlü ismi Emre Altuğ kariyerinin 18’inci yılında ters köşe yaptı ve Türk Sanat Müziği albümüyle karşımıza çıktı. Biz de kapısını çaldık, biraz müzikten biraz özel hayatından konuştuk Dinleyicilerinizi neler bekliyor yeni albümde? ‘Yıldırım Gürses Şarkıları’ konsept bir albüm oldu. 10 parça var: ‘Son Mektup’, ‘Affetmem Asla Seni’, ‘Çal Kanunum Çal’ gibi unutulmaz klasikler... Bu bir arşiv albümü. Satıp satmamayı düşünmedim bile. İbret-i Alem’. O dönem aşıktım ve karşılık alıp almayacağımı bilmiyordum. Teklif ettiğimde rezil olabilirdim ama göze almıştım. Onun hikayesi.Albümle aynı tarihte ‘Mezarcı’ adlı filminiz de vizyona giriyor...Evet, Osman Şahin’in romanından uyarlandı. Talip Karamahmutoğlu yönetti. Bir mezar işçisini oynuyorum. Filmde komedi, hüzün ve aşk var. Biri sağ bacak diğeri sol bacak. Sen birini keser miydin?Uzaktan bakınca müzisyenlik daha ön planda gibi duruyor... Hayır. Popüler bir iş olduğundan öyle gözüküyor. Devlet Konservatuarı Tiyatro mezunuyum. İkinci bölümüm Şan’dır. Gitar çalıp şarkı söylediğim parayla tiyatro okudum. 16 yaşında hayatımı nasıl yaşamaya başladıysam öyle geçirdim. Evet. Ama ne zaman başka bir şey yapmaya kalksam başarısız oldum. Bir markayı Türkiye’ye getirelim dedik, battık. Alaçatı’da açtığım otel iyi gidiyor ama abim yürütüyor. Ticaret insanı değilim. Mankenlerin şarkıcı olmalarına ne diyorsunuz? Artık herkesin şarkıcı olabileceği ortaya çıktı. Sesin kötüyse bile! Ama sen sahneye çıkınca gerçek de meydana çıkıyor.O isimler sizin gibi eğitimli birinin önüne geçince sinir olmuyor musunuz? Beni kimse geçemez. Onlarla yarışım yok. Evet ama Allah kerim... 10 yıl ilişki, yedi yıl evlilik... Fazla içe kapanmış bir adam. Sonrasında kendi isteğiyle kendi başına kalmış ama hayatına tekrar düzen vermesi gereken bir adam... ‘İçe kapanmış bir adam’ ne demek? Ailenin reisi olmak, çocuklarla vakit geçirmek, evle ilgilenmek. Tüm bunları sevdim ben. Belki biraz da tembellik. Hahahaha. Çünkü o devamlı televizyondaydı. Benim işim öyle değil. Bir de şu var, kocaman gazete sayfası düşün, ben bir şey yaptığımda küçük bir yerde ama Çağla neredeyse kendi boyu kadar haber oluyor. Bunun önüne geçemezsin. Kadın figürü her zaman daha öndedir. Bundan rahatsızlık duyduğum tek yer oldu: Las Vegas. Orada ikimiz de tanınmıyorduk ama ona daha çok bakılıyordu tabii. Türkiye’de böyle bir sıkıntı yaşamadım. Ben de çok popülerim. Hatta güzel olmasının avantajını yaşadım, çünkü herkes benimle beraber olduğunu biliyordu. Birbirinizin işlerine eleştirileriniz olur muydu?İki ünlü evli olunca sorulmadan fikir beyan edilmez. Kıskanıyormuş gibi algılanabilir. Karşı tarafın sormasını beklemelisin. Biz hep sorardık. Geçen gün dört şarkı attım Çağla’ya, “Dinle bakayım hangisiyle çıkılır” diye... Bunu söyleyince yanlış anlaşılabilir ama biz mecburiyetten görüşüyoruz. Çocuklar olmasaydı bu kadar iç içe olmazdık. Günde bazen beş defa konuştuğumuz oluyor. Bunlar ilişkiyi ister istemez sıcak tutuyor. Sevgiliniz yok. Bunun nedeni çocuklarınız mı? Hayır. Çocuklarım birinci sırada ama benim de hayatım var. Biriyle adım çıktı, “İki çocuğun var” diye yazmışlar! Deli misiniz? Ne alakası var? Ben hiçbir şey yaşamayacak mıyım? Ama şu ara çocuklarım ve işim ön planda. Biraz rahatlayınca yaşarım. Severim ilişki yaşamayı.Sevgiliniz olsa çocuklarınız kötü etkilenir mi? Hayır. Ahlaksız bir şey yaşamam ki. Arkadaşım olan biriyle ilişkim varmış gibi yazıp, onun da hayatını etkileyen haberler yapmaları beni rahatsız ediyor. Bu yüzden de kimse yanıma gelmek istemiyor zaten. Bir yerden çıkarken ben önden çıkıyorum, onlar arkadan. Bu sefer de bir şey gizliyormuşuz gibi oluyor. Ne olacak canım,“Aslan babam” falan derler! Zaten birkaç yıla onlar da öğrenirler hayatı... Evet, Çağla’da enginar, bakla yiyorlar. Bende mantı, köfte hahaha. epki gösteremem. O, hayatına müdahale edebileceğim biri değil... Bana ne? Beni ilgilendiren bir durum değil.Hayranınızla sevgili olur musunuz? Hatta Tarkan gibi evlenir misiniz? Zaten insan hayranı olmayan biriyle sevgili olur mu?