Erdek'te korkutan hastalık

Olayı doğrulayan İl Sağlık Müdürü Hasan Yılmaz, hastalardan birinin Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde diğerinin de Bandırma Devlet Hastanesi’nde tedavi altına alındığını söyledi.

Halk Sağlığı uzmanlarınca numuneler alınırken vakaların tespit edildiği Düzler Mahallesi’ne giden şebeke suyuna yüksek düzeyde klor veriliyor.

Erdek İlçesi Düzler Mahallesi’nde oturan 2 kişide Tularemi hastalığına rastlandı. Hastalığın mahallede bulunan kemirgenlerin içme suyu şebekesinin açık olan bölümlerine girmesi sonrasında bulaştığı sanılıyor.

Hastalığın mahallede rutin muayene hizmetlerini yapan aile hekimleri tarafından tespit edildiğini dile bildiren İl Sağlık Müdürü Dr. Hasan Yılmaz, "Yapılan kontrollerden sonra yüksek ateş, kuru öksürük ve şiddetli boğaz ağrısı nedeniyle mahallede ikamet eden E.U. Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde, aynı mahallede oturan E.Ç. ise Bandırma Devlet Hastanesi’nde tedavi altına alındı.

Mahallede kontroller devam ediyor. Balıkesir Halk Sağlığı’na bağlı uzmanlar mahallede bulunan çeşme ve şebekelerden su numuneleri aldı. Şebeke suyu hastalığa karşı yüksek düzeyde klorlanıyor" dedi.

BAŞKAN: ŞEHİR SUYU HİJYEN KOŞULLARINA SAHİPTİR

Erdek Belediye Başkanı Hüseyin Aysan, 2 kişinin tularemi hastalığına yakalandığı Düzler mahallesinde belediyeye ait şebeke suyunun kullanılmadığını açıkladı.

İlçe halkının şebeke suyunu kullanmasında bir sakınca bulunmadığını ifade eden Başkan Aysen, belediyeye ait şebeke suyunun Erdek Kamplar bölgesinde sona erdiğini, dolayısıyla Düzler mahallesinin su hattı ile belediyenin su hattının birbirleriyle ilgisi bulunmadığını söyledi.

Başkan Aysan, "Düzler bölgesinde dağden gelen su kullanılmakta, dolayısıyla da Erdek’te yaşayan ve şehir suyu kullanan vatandaşların kaygılanmasına gerek yok. Erdek Belediyesi’ne ait su şebekesinin bulunduğu tesis kapalı ve gerekli hijyen koşullarına sahiptir. Tüm vatandaşların gönül rahatlığıyla su kullanmalarında sakınca yoktur" dedi.

TULAREMİ NEDİR?

T.C. Sağlık Bakanlığı’nnın Temel Sağlık Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nden Prof. Dr. Necdet ÜNÜVAR’ın yazdığı genelge, hastalık hakkındaki şu bilgileri içeriyor:

"Tularemi, tavşan ateşi veya avcı hastalığı gibi isimlerle de bilinen, virülansı hayli yüksek olan Francisella tularensis adlı bakterinin meydana getirdiği bir zoonozdur. Hastalığa neden olan bakterinin doğal saklayıcısı çoğunlukla kemirici hayvanlar olup, hastalığın insanlara bulaşmasında, enfekte hayvanların idrar, dışkı, kan ve organlarının deri, mukoza veya konjunktivaya direkt teması ile kontamine olmuş gıdaların yenmesi ve suların içilmesi önemli rol oynamaktadır. Hastalık, enfekte av hayvanlarının yüzülmesi, etlerinin parçalanması veya bu hayvanlara ait etlerin çiğ ya da iyi pişirilmeden yenmesiyle bulaşabileceği gibi etkeni taşıyan kene ve kan emici sineklerin insanları ısırması ile de bulaşma söz konusu olabilmektedir.

Tularemi, klinik olarak ülseroglandüler, glandüler, oküloglandüler, orofaringeal, tifoidal ve pnömonik Tularemi şeklinde görülen bir hastalıktır. Zaman zaman değişik illerde, orofaringeal ve oküloglandüler formlarda, epidemik bir seyir arz eden tulareminin, ülkemizdeki bulaşma kaynağı konusundaki genel kanaat, kontaminasyonlar açısından izolâsyonu tam olarak sağlanamamış, hayvanların kolayca kirletebileceği, yeterli klorlama yapılamamış ya da klorlamada sürekliliğin sağlanamadığı kaynak ve depolardan su içilmesi merkezindedir. Bu cümleden olmak üzere :

-Özellikle kırsal kesimlerde bulunan içme ve kullanma sularına ait kaynak, kanal, boru ve depoların, kontaminasyonları önleyecek şekilde ıslahının sağlanması hususunda ilgili kurum ve kuruluşlarla icap eden iş birliğinin gerçekleştirilmesi,

-İçme ve kullanma sularının klorlanması ile klorlama işlemlerinde sürekliliğin sağlanması,

-Kaynağı belirsiz veya yeterince klorlama yapıldığından emin olunmayan suların kaynatılarak içilmesi, suların ferdî dezenfeksiyonu ile özellikle av hayvanlarının yüzülmesi ve parçalanması esnasında eldiven kullanılması, bu hayvanlara ait etlerin iyice pişirilerek yenmesi, meyve ve sebzelerin bol su ile iyice yıkandıktan sonra tüketilmesi gibi konularda halkın bilgilenmesine ve bilinçlendirilmesine yönelik eğitim verilmesi,

- Hastalığın görüldüğü, kuşkulu vak’aların bulunduğu ya da tularemi pozitif vak’alarla epidemiyolojik ilişkisi olan yerleşim yerlerinde inceleme ve taramalar yapılarak hastaların bulunup tedavi edilmelerinin temin edilmesiyle,

-Vak’a bildirimlerinin, mer’i mevzuatı muvacehesinde yapılması icap etmektedir.

Bunların yanı sıra, yapılan incelemeler ve değerlendirmeler ile Bakanlığımıza ulaşan bilgiler, tulareminin çok fazla bilinen bir hastalık olmamasından dolayı ayırıcı tanılarda fazla akla getirilemediği, bundan ötürü de tanı ve tedavinin zamanında gerçekleştirilemeyeceğine bağlı birtakım problemlerin bulunduğu şeklindedir.

Bu nedenle:

- Beta-laktam antibiyotik tedavisine cevap vermeyen tonsillofarenjit vak’aları,

- Boyunda lenfadenopatisi (LAP) olan vak’alar ile,

- LAP yanında konjunktiviti bulunan vak’alarda tularemi de düşünülmeli ve ayırıcı tanıda bu bilgiler dikkate alınmalıdır.

Konuya ilişkin olarak bilgilerinizi; keyfiyetin, ilinizdeki bütün sağlık kurum ve kuruluşları ile diğer muhataplarına ulaştırılmasının sağlanması hususlarında da ilgililere emirlerinizi rica ederim."