Siyaset Erdoğan Isparta'da muhalafete yüklendi
Paylaş
Erdoğan Isparta'da muhalafete yüklendi

Erdoğan Isparta'da muhalafete yüklendi

AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin atılıma geçtiği zaman kirli oyunların devreye sokulduğunu belirterek, "Bir yandan taşeron terör örgütü kirli kanlı eylemlere girişirken, öbür yandan illerde, ilçelerde birtakım kirli provokasyonlar yapılıyor. Kimin eli kimin cebinde görüyorsunuz değil mi? İşte onun için milliyetçisini de, milliyetçi olmayanını da veya ırk milliyetçilerini de, kafatası milliyetçilerini de iyi tanıyalım, bunları iyi anlayalım" dedi.

Erdoğan, partisinin Isparta’da, Hükümet Meydanı’nda düzenlenen mitinginde konuştu. Birtakım şer odaklarının, kardeşliğe kastettiğini söyleyen Erdoğan, şöyle devam etti:

"Birtakım fitne odakları, fesat odakları, bizim birliğimizi, beraberliğimizi bozacaklarını zannediyorlar. Bu topraklarda fitne tohumu yeşermez. 73 milyonla birlikte, benim Ispartalı kardeşim, lütfen oynanan oyunları iyi izlesin, iyi analiz etsin, iyi değerlendirsin.

Şöyle yakın tarihe bir bakın. Ne zaman Türkiye atılıma geçtiyse o zaman kirli oyunlar devreye sokuldu. Ne zaman Türkiye ekonomisi şaha kalktıysa o zaman kirli senaryolar devreye sokuldu. Ne zaman demokrasi güç kazandıysa o zaman kirli tezgahlar piyasaya çıktı.

İşte bugünlerde de aynı oyunlar oynanıyor. Kirli oyunlar, kirli senaryolar, kirli tezgahlar yeniden devreye sokulmak isteniyor. Bir yandan taşeron terör örgütü kirli kanlı eylemlere girişirken, öbür yandan illerde, ilçelerde birtakım kirli provokasyonlar yapılıyor.

Takip ediyorsunuz değil mi? Okuyorsunuz değil mi? Kimin eli kimin cebinde görüyorsunuz değil mi? İşte onun için milliyetçisini de, milliyetçi olmayanını da veya ırk milliyetçilerini de, kafatası milliyetçilerini de iyi tanıyalım, bunları iyi anlayalım. Bunlar tesadüf değil, bunlar rastlantı değil. Şimdi birtakım davalar görülüyor, birtakım iddianameler hazırlandı. Oralarda kimlerin kimlerle işbirliği içinde olduğunu gördünüz mü? Kimlerin kimlerle iş tuttuğunu gördünüz mü? Ülkeyi kaosa sürüklemek, milleti korkutmak, sindirmek için ne tür kirli tezgahların kurulduğunu gördünüz mü? İşte tüm bu tezgahları bozacak yegane güç sizsiniz. Bu senaryoları boşa çıkaracak yegane irade sizlersiniz. Türkiye üzerine oynanan kirli oyunları ters yüz edecek yegane kuvvet sizlersiniz."

-"RAHATSIZ OLDULAR"-

12 Eylül’de referanduma sunulacak Anayasa değişikliğine CHP, MHP ve BDP’nin karşı olduğuna işaret eden Erdoğan, şunları söyledi:
"Bunlar nasıl oldu da bir araya geldi? Aslında bunlar hiçbir araya gelmezlerdi. Ben, 22 Temmuz’da diyordum ki, ’Bunlar ruh ikizi.’ Şimdi ne oldu, ruh üçüzü oldular. Yanlarına da destek kuvveti aldılar. YARSAV gibi. Rahatsız oldular, ’Başbakan nasıl olur da bizi ifşa eder’ diye. Yargı kurumunun içerisinde vakıf, dernek kurulması anlaşılır bir şey mi? Bunları biz 12 Eylül’ün öncesinde gördük. Polis teşkilatının içerisinde, Milli Eğitim’de ve oraların ne hale geldiğini o zaman gördük. Şimdi aynı oyun oynanıyor. Bağımsız olması gereken, tarafsız olması gereken bir yargı camiasının içerisinde bunların olmasının demokratik parlamenter sistem içerisinde yeri olabilir mi? Özgürlükler içerisinde yeri olabilir mi? Bunu yaptılar. Şimdi de açık açık tavır koyuyorlar. Milletin hayrına hiçbir konuda ittifak etmeyenler, şimdi kalkmışlar, ’hayır’ oyu vermekte ittifak ediyorlar.
Bu oyunu bozacak mıyız? O fitne odaklarının heveslerini kursaklarında bırakacak mıyız? 12 Eylül’de yeniden büyük Türkiye’ye evet mi? İleri demokrasiye evet mi? Daha fazla özgürlüğe evet mi?"

KILIÇDAROĞLU'NA ŞOK SUÇLAMA

Anayasa değişikliği ile her şey tamam demediklerini ifade eden Başbakan Erdoğan, "Daha yapacağımız çok şey var. Ancak bu anayasa değişikliği ile daha mükemmel bir anayasanın kapısını açıyoruz" dedi.

Anamuhalefet Partisi lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun günlerdir meydanlarda, sürekli konuştuğunu, ama şu ana kadar anayasa değişikliği konusuna henüz giremediğini belirterek, şunları söyledi:

"Anayasa değişikliğine neden ’hayır’ dediğini hala açıklayabilmiş değil. Şimdi bazı konularda reddi miras yapıyorlar. Sıkıştıkları zaman, şunu söylüyorlar,’Onu eski yönetim söyledi’ diyorlar; Eski yönetim kim? Senin genel başkanın, arkadaşların. Ve eski genel başkan da diyor ki ’beni şu ana kadar hiç aramadı’. Arasa ne yazar, aramasa ne yazar. Ve CHP’de yönetim değişti. Bunlar, anayasa değişikliğine ’hayır’ demeyi de önceki yönetimden miras devraldılar. Aslında orada da reddi miras yapacaklar ama şimdi buna cesaretleri yok. Ben inanıyorum ki, CHP’nin Genel Başkanı sandığa gidebilirse... Biliyorsunuz şu anda oy kullanamama durumu söz konusu. Ama onu da belki kitabına uydurabilirler ha onu da söyleyeyim. Biliyorsunuz aklın yolu bir, o da ’evet’.

Şimdi Sayın CHP Genel Başkanı düz mantığı çok seviyor. Günlerdir düz mantık yürüterek sonuca varmaya çalışıyor. Ne diyor: ’27 Nisan bildirisinden sonra AK Parti’nin oyları arttı. Öyleyse AK Parti 27 Nisancılarla işbirliği yaptı’. Düz mantık dedim ya, işte bu sonuca varıyor. Peki ben de o zaman şunu söylüyorum. Bir düz mantık ta benden. CHP’de kirli bir senaryo devreye sokuldu, bir kaset skandalı ortaya çıktı. Ardından ne oldu? Şu andaki genel başkan, ’Ben aday değilim, aday olmayacağım, böyle bir şey düşünmüyorum’ dedi mi? Hatta o günkü genel başkanını da evinde ziyaret etti. Ne kadar güzel değil mi? Kibar. Ve ziyaretinden sonra da ’adaylık düşünmüyorum’ dedi. Bir de baktık ki ertesi gün yine bir düz mantık, ’Adayım’ dedi. Bu nasıl bir dürüstlük, nasıl bir dürüstlük, hemen ardından Kurultay’a gidildi ve şimdiki yönetim ortaya çıktı.

Kaset olayından kim kazanç sağladı? O zaman bu kasetin mimarı kim? Görüyorsunuz değil mi? Ne tür fırıldaklar dönüyor. Kaset olayı kimin ekmeğine yağ sürdü? Kaset skandalından sonra kim Genel Başkan oldu? Eeee, öyleyse? Kim kiminle işbirliği yaptı da bu sonuç ortaya çıktı? Cevabını ben vermiyorum, cevabını CHP'nin genel başkanı versin."

-"KAMERA ŞAKALARINA ALIŞIK DEĞİLİZ"-

"27 Nisan bildirisiyle ilgili suç duyurusunda bulunacaklarmış" diyen Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bir kez daha soruyorum: Ben Başbakan olarak, bütün genelkurmay başkanlarıyla baş başa görüşürüm, bunun da kimseye hesabını vermem. Bu benim yetkimdir. Ve baş başa yaptığım görüşmeler de benimle mezara gider.

Biz bildiğiniz gibi televizyonlardaki kamera şakalarına alışık değiliz. Biz gizli kamera ile gizli oda muamelesi yapan bir anlayışın mensupları değiliz, o hesabı onlar yapsın. Biz devlet ciddiyeti nedir bunu biliriz ve devlet ciddiyetinin gereğini yaparız. Bir Başbakan, Genelkurmay Başkanı ile baş başa görüşmeyi her zaman yapar ve bunu da kimseye açıklamaya mecbur değil. Ve Genelkurmay Başkanı da açıklamak zorunda değil. Zaten eğer birisi açıklarsa, herhalde diğeri de gerekirse o da açıklar. Ama böyle bir şey devlet terbiyesine sığmaz. Biz bunu uluslararası münasebetlerde de yaparız. Açıklanması gerekiyorsa basına açıklarız. Ama açıklanmaması gerekiyorsa bu, o insanlarla ölüme gider. Bu tarih boyunca böyle olmuştur.

Bir kez daha soruyorum acaba CHP, kendisi hakkında da suç duyurusunda bulunacak mı? CHP hakkında da suç duyurusunda bulunacak mı? Her satırının altına, 27 Nisan Bildirisiyle ilgili her satırının altına ’imzamı atarım’ diyenler hakkında da suç duyurusunda bulunacak mı? Hani bunlar demokrattı, demokratik parlamenter sistemi savunuyorlardı."

-"MERKEZ BANKASI’NA 24 SAAT PARA BASTIRSALAR, BUNLARIN VAADLERİNİ KARŞILAMAYA YETMEZ"-

Erdoğan, şöyle devam etti:
"Buradan, Isparta’dan CHP Genel Başkanına, Ispartalıların tavsiyesini hatırlatıyorum. Sizin güzel bir sözünüz var. Yanlış söylüyorsam beni bağışlayın. Bilmediğin yola girme, daklaşır düşesin. Bilmediğin aşı yeme, davul gibi şişesin. Öyle mi? Maşallah bol keseden atıyor. İki ev, iki anahtar verenler vardı geçmişte. Ispartalılar onları çok iyi tanır. Bunlar iki evi, iki anahtarı da gölgede bıraktılar. Merkez Bankası’na 24 saat para bastırsalar, bunların vaatlerini karşılamaya yetmez. Kaynağınız ne, planınız ne, projeniz ne diye soruyorum.

Şöyle tesadüfen bir SSK Genel Müdürlüğü verdiler, memur Kemal Efendiye. O görevi yaptığın zaman SSK’yı batırdın ya, her yıl zarar, zarar, zarar. İşte buyurun rakamlar ortada.

Zaman gelecek onları da açıklayacağım ama şimdi normal bir genel seçimde değiliz. Şimdi Anayasa’nın içeriğini konuşuyoruz. Ne diyor kendisi beyefendi. Kaynak nerede deyince? ’İktidara geldiğimizde görürsünüz’ diyor. Gelemeyeceksin ki sen iktidara, böyle bir şey yok. Bu millet CHP zihniyetinden çok çekti, bunlara iktidar vermez, vermez. Geçen yıl 3 Mart;ta Isparta;ya geldiğimde, CHP;nin eski genel başkanına Ispartalıların sözlerini hatırlatmıştım. Şimdiki genel başkana da hatırlatmak artık farz oldu. Ne diyor Ispartalılar: Ağzına bakan, zabahına bayram olcek zanneder. Yağını bulgurunu hazırlamadan aş bişimeye durulmaz. Düz yol varıkana çamıra basılmaz. Bunlarda yağ olmaz, bulgur olmaz, tüpgaz olmaz. Çünkü bunlar ne zaman iktidar ortağı oldularsa, o zaman yağ da, bulgur da, tüpgaz da, kıyma da piyasadan çekildi, her taraf kuyruk oldu."

"SİZE HİZMET ETMEYE GELDİK"

Isparta’nın "gül şehri" ve "gülümseyen insanların şehri" olduğunu belirten Erdoğan, şöyle konuştu:
"Nasıl ki Ispartalılar, ellerinde kerkit, ilmek ilmek o muhteşem halıları dokuyorlarsa, aynı özenle, aynı sabırla, aynı dikkatle yedi buçuk yıldır Türkiye’yi ilmek ilmek dokuyor, Türkiye için, millet için göz nuru döküyoruz.

Biz sizlere efendi değil, hizmetkar olmaya geldik. Sizin kapınızda size hizmet etmeye, Türkiye’yi büyütmeye, Türkiye’nin itibarını büyütmeye, Türkiye’nin ufkunu açmaya geldik. Yedi buçuk yıldır bu anlayışla sizlere hizmet ediyoruz. Yedi buçuk yıldır aşkla, sevdayla, tutkuyla Türkiye’ye eserler kazandırıyoruz. Türkiyemizin hiç görmediği, hiç şahit olmadığı, daha önce hiç erişemediği başarıları Türkiye’yle, aziz milletimizle buluşturuyoruz.

Her zaman söylüyorum; bizim ulaştığımız seviyelere, onların hayalleri dahi erişemez, erişemiyor. Biz, koltuk derdinde değiliz. Biz, iktidar hırsı içinde değiliz. Biz, ikbal peşinde değiliz. Türkiye kazansın bu bize yeter diyoruz. Milletimiz kazansın, bu bize yeter diyoruz.

Şu duble yollarda araç süren şoför arkadaşım ’Allah razı olsun’ desin, bu bize yeter diyoruz. Hastanelerde benim vatandaşım sel sefil olmasın, insanca muamele görsün, ’Allah razı olsun’ desin, bu bize yeter diyoruz. Koğuşlarda yatıyorduk, hatırlayın. Ama şimdi bir yataklı, iki yataklı üç yataklı odalar tuvaletiyle, banyosuyla hizmetinizde. İstediğin eczaneden ilacını alabiliyorsun, istediğin hastaneye gidebiliyorsun. Hamdolsun artık, kaymak takımının gittiği hastaneye benim çiftçi, işçi, köylü, memur kardeşim de gider duruma geldi.

Okullarda benim öğrenci kardeşim rahat sınıflarda okusun, bilgisayarından dünyayı takip etsin, bu bize yeter. Ülkemin her köşesi üretsin, her köşesi huzur içinde, emniyet içinde, refah içinde geleceğe umutla baksın, ’bir AK Parti Hükümeti geldi, millete hizmet etti, Allah onlardan razı olsun’ desin, işte bu bize yeter."

-"BİZİM TARİHİMİZ BİR, KÜLTÜRÜMÜZ BİR, İDEALLERİMİZ BİR, KADERİMİZ BİR"

AK Parti hükümeti olarak yedi buçuk yıl boyunca hizmette ayrımcılık yapmadıklarını vurgulayan Başbakan Erdoğan, bölgesel ve etnik ayrımcılık yapmadıklarını ifade etti. "Bu ülkede Türkü’yle, Kürdü’yle, Lazı’yla, Çerkezi’yle, Gürcüsü’yle, Abhazası’yla, Boşnakı’yla, Romanı’yla, Arnavutu’yla, kısacası 73 milyonuyla biriz, beraberiz ve bir bütünüz" diyen Erdoğan, şöyle devam etti:

"Bizim kitabımızda ayrımcılık yok, bizim medeniyetimizde ayrımcılık yok. Onun için insan olarak bakarız o yüzden yaradılanı Yaradan’dan ötürü severiz. Bizim anlayışımız bu. Bizim kitabımızda kafatasçılık yok, ırkçılık yok. Kimisi kafatasçılık yapıyor, kimisi de ırkçılık yapıyor. Bunların hepsi aynı. İşte bütün burada. Her rengiyle, her etnik unsuruyla hepimizi de Rabb’im yarattı. O yarattığı için güzel yarattı. O, terbiye ettiği için güzel terbiye etti. Biz böyle bakıyoruz. Onun için de herkese aynı mesafede olan bir AK Parti iktidarı var. Bizi sadece bu coğrafya birbirimize kardeş kılmadı. Biz sadece aynı ülkede, aynı bayrak altında, aynı vatan üzerinde yaşayan bir millet değiliz. Bizim tarihimiz bir, kültürümüz bir, ideallerimiz bir, kaderimiz bir. Çanakkale’de biz bu vatanı birlikte savunduk. Git şehitliğe orada bu vatan topraklarının her köşesinden şehit olmuş insanımızı görürsünüz, Mehmetimizi görürsünüz. Balkanlardan gelenleri görürsünüz, Yemen’den gelip de Çanakkale’de şehit olanları görürsünüz. Sarıkamış’ta biz birbirimize yaslandık. Yemen’de Hicaz’da Filistin’de biz omuz omuza mücadele verdik."

"MUHALEFET KAÇAK GÜREŞİYOR"

Muhalefet partileri liderlerinin gittikleri her yerde anayasa değişikliği dışında her şeyi konuştuğunu ifade eden Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bir çocuk oyunu vardı, hatırlarsınız. Ortada kuyu var, yandan geç. Ortada hayır kuyusu olduğu için, bunlar sürekli yandan, sağdan, soldan, kaçak güreşiyorlar. Kendi arkadaşlarını Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde oy kabinine göndermediler. Orada da ortada kuyu var, yandan geç dediler, kendileri yandan geçiyor, ama şimdi çıkmış millete ortadan geç, sandığa git, ’hayır de’ diyorlar. Sen vekil olarak oy kabinine arkadaşlarını göndermedin. Şimdi seni oraya gönderenlere diyorsun ki ’siz gidin, siz hayır’ deyin. Sana o maaşı niye verdiler, sen milletvekili olarak görevini yapmadın, şimdi millete niye akıl veriyorsun.

Bu anayasa değişikliği bir AK Parti projesi değil. Bu anayasa değişikliği bir millet projesidir. Isparta’da CHP’ye, MHP’ye, diğer partilere oy vermiş kardeşlerime sesleniyorum. Ben, yönetici kadroları ile oy veren kardeşlerimi ayırıyorum. 12 Eylül’de AK Parti’ye, CHP’ye, MHP’ye, diğer partilere değil, kendinize oy vereceksiniz, kendi geleceğinize oy vereceksiniz. Şimdi benim Ispartalı Ali Amcam gül yetiştirmiş, gül yağı işiyle uğraşmış, gül suyu, gül reçeli, gül kremi, gül sabunu üretmiş. Sonra işi çocuklara bırakmış, elini eteğini çekmiş, hacca gitmeye niyetlenmiş. Varıyor havaalanına, pasaport kontrol, bilgisayarın başına geçiyor. ’Ali Amca, zamanın birinden senin bir miktar vergi borcun kalmış. Sen yurt dışına çıkamazsın’ diyorlar. Ali amcam mahzun, boynunu büküyor, geri dönüyor. Anayasa değişikliği ile artık bu keyfiliğe son veriyoruz. Hakkında mahkeme kararı olmaksızın hiç kimsenin yurt dışına çıkışı kısıtlanmayacak, havaalanından geri döndürülemeyecek. Anayasada bu değişikliğe evet mi?"

-"ARTIK VATANDAŞ DEVLETİNDEN KORKMAYACAK..."-

Erdoğan, anayasa değişikliği ile vatandaşlar hakkında fişleme yapılmasının önüne geçileceğini, kişilerin özel hayatı, aile hayatı ve kişisel verilerinin koruma altına alındığını, fişlemeye son verildiğini ifade ederek, değişikliklerle işçilerin birden fazla sendikaya üye olabileceğini, memurların toplu iş sözleşmesi yapabileceğini, emeklilerin de bundan yararlanabileceğini, grev hakkına getirilen anayasal sınırlamaların kaldırılacağını ve grev esnasında ortaya çıkan zararlardan sendikaların sorumlu tutulmayacağını anlattı.

Anayasa değişikliğiyle çocukların her türlü istismara, her türlü şiddete karşı daha fazla koruma altına alındığını, çocukların Anayasa ile koruma altına alınacağını ifade eden Erdoğan, 12 Eylül’deki düzenlemeyle Kamu Denetçiliği Kurumu’nu getirdiklerini anımsatarak, "Artık vatandaş devletinden korkmayacak, tam tersine devlet, vatandaşı için var olduğunun bilinciyle hareket edecek. Şeyh Edebali’nin söylediği gibi, ’İnsanı yaşatacağız ki devlet yaşayacak, insanı güçlendireceğiz ki devlet güçlenecek, insanı yücelteceğiz ki devlet yücelecek’. Bu devrim niteliğindeki düzenlemeye evet mi?" diye konuştu.

"Hukuk artık birilerinin arka bahçesi olmaktan çıkıyor. Hukukta kast sistemine, kapalı devre sisteme son veriyoruz. Üstünlerin hukukundan, hukukun üstünlüğüne geçiyoruz" diyen Başbakan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Anayasa Mahkemesi gelişmiş ülkelerdeki yapıya kavuşuyor. Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu evrensel normlara kavuşuyor. Siyasetin hukuk sistemine müdahalesine son veriyoruz. Hukukta ideolojik yapılanmaların, taraf tutmanın önüne geçecek düzenlemeyi getiriyoruz. Üstünlerin hukukundan hukukun üstünlüğüne geçişe evet mi?

Hanım kardeşlerim, 12 Eylül’de sizin haklarınızı güçlendiriyoruz, haklarınızı anayasal güvence altına alıyoruz, buna evet mi? İşçi kardeşim, memur kardeşim, esnaf, çiftçi, emekli, sanayici kardeşim... Ekonomik Sosyal Konsey ile sizi ülke yönetiminde söz sahibi yapıyoruz, buna evet mi? 12 Eylül ile yüzleşmeye, 27 Mayıs ile yüzleşmeye, 12 Eylül üzerindeki dokunulmazlığı kaldırmaya evet mi? Bu ülkede ’bir daha 12 Eylüller, bir daha 27 Mayıslar yaşanmasın’ diyoruz evet mi? Daha fazla özgürlüğe evet mi? İleri demokrasiye evet mi? Daha güçlü Türkiye’ye, daha büyük Türkiye’ye evet mi? 12 Eylül’de Isparta ne diyecek? 12 Eylül’de Isparta Türkiye’ye ne diye haykıracak?"

-ISPARTA’YA YAPILAN YATIRIMLAR-

Erdoğan, iktidarları döneminde Isparta’ya yapılan yatırımları da anlatarak, Isparta’da yedi buçuk yılda 650 derslik yapıldığını, 8 bin 340 adet bilgisayar gönderildiğini, üniversite bünyesinde hukuk fakültesi, 2 enstitü, 6 meslek yüksek okulu ve 2 yüksek okulun hizmete girdiğini, yükseköğretimde 504 yataklı yurdun da hizmete açıldığını söyledi.

Ailelere yapılan yardımlara değinen Erdoğan, pozitif ayrımcılık yaparak, aile yardımlarını anneye verdiklerini söyledi. Erdoğan, "Parayı babaya versen, duman olup gidecek, biz dumansız hava istiyoruz. Onun için parayı anneye verelim ki yerini bulsun istiyoruz. Hem cebimize hem vücudumuza zarar..." dedi.

Vatandaşların daha etkili, daha hakkaniyetli, daha kaliteli sağlık hizmeti alabilmesi için Isparta’ya 58 milyon TL harcama yapıldığını, yapımına AK Parti iktidarından önce başlanan 50 yataklı Gelendost Devlet Hastanesinin tamamlandığını, kadın doğum ve çocuk hastalıkları hastanesi ek binası ve ağız-diş sağlığı merkezinin yapıldığını, 35 yataklı Şarkikaraağaç Devlet Hastanesi ve 75 yataklı Yalvaç Devlet Hastanesinin yapımının devam ettiğini bildirdi.
Isparta merkezde proje ve fizibilite çalışmalarını tamamlanan 600 yataklı sağlık kampüsü planlandığını belirten Erdoğan, Isparta’da Ocak 2007 tarihi itibariyle aile hekimliğine geçildiğini, hiç bir ücret ödemeden ailelerin özel doktorlarına danışabileceklerini hatırlattı.

Erdoğan, Isparta Adalet Sarayı’nın tamamlandığını, TOKİ aracılığı ile Isparta’da 3 bin 368 konut uygulamasının başlatıldığını, bu konutların 2 bin 476’sını sahiplerine teslim ettiklerini anlatarak, "Farkımız bu. ’Hiçbir şey yapılmadı’ diyenlere bunları söyleyin" dedi.

AK Parti iktidarında Isparta’ya 168 milyon TL tarımsal destek, 39 milyon TL de hayvancılık desteği verdiklerini anlatan Erdoğan, 2002 yılında yüzde 59 faizle tarımsal kredi veren Ziraat Bankası’nın bugün yüzde 13 faizle tarımsal kredi kullandırdığını, Ispartalı çiftçilere 130 milyon TL kredi verildiğini söyledi.
Erdoğan, Halkbank aracılığıyla 2002 yılında Isparta’da sadece 265 esnaf ve sanatkara ancak 182 bin TL kredi verilirken, Haziran 2010 itibariyle Isparta’da bin 130 esnaf ve sanatkarın, 11 milyon 240 bin TL kredi kullanma imkanı bulduğunu belirtti.

Başbakan Erdoğan, "Parayı herkese dağıtacağız, ama parayı iyi yönetemezsek, ülkeyi iyi yönetemeyiz, bizden öncekilerin haline düşeriz. Biz diğerleri gibi ’verdim gitti’ demiyoruz, biz yapamayacağımız işi vadetmeyiz. Biz ne aldatan, ne de aldanan olacağız. Bizim farkımız bu" diye konuştu.

-MİTİNG ALANINDAKİLERE GÜL SUYU SIKILDI-

Oy pusulasının beyaz ve kahverengi olacağını hatırlatan Erdoğan, şöyle konuştu:
"Ana muhalefet partisinin lideri diyor ki ’kahvenin rengi kahverengidir’, şaşırdım yeni öğrenmiş, ’kahvenin de 40 yıl hatırı vardır’ diyor bak bunu da yeni öğrenmiş, dolayısıyla oraya davet ediyor. Ben de diyorum ki onun yanında beyaz var. ’Evet’, ananızın ak sütü gibi helal size. Helal olsun size, gelin bembeyaz yeni bir sayfa açalım. Her ’evet’ demokrasiye davettir. Her ’evet’ adalete davettir, her ’evet’ özgürlüğe davettir, hukuka davettir. Biz Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak üzerimize düşeni yaptık. Biz, sizin bize yüklediğiniz emanetin hakkını verdik. Şimdi, evet, söz sizde, şimdi evet, karar sizde, şimdi evet, mühür sizde."
Bu arada, Başbakan Erdoğan’ın havaalanından miting alanına kadar kullandığı yol güzergahına ve miting alanındakilerin üzerine gül suyu sıkıldı.

Adem Kadam / AA

4

Haberin Devamı