Başbakan Erdoğan ve taraftarlarının topa tuttuğu Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç üstü kapalı çok ağır konuştu. Konuşmanın dün pek dikkat çekmeyen ama çok önemli bazı bölümleri var. Bir de burdan okuyun. Bakalım, “Ne dedi ama aslında demek istedi?”
Haşim Kılıç dedi ki; “2. Dünya Savaşı’nı yaşamış Avrupa’nın geçmişte yaşadıkları çok önemli mesajlar vermektedir.”
Haşim Kılıç’ın anlatmak istediği şu: Hitler’in Meclis’teki oy çokluğuyla diğer partileri yok etmesi, Avrupa’nın en acı deneyimidir. Önünü kesecek yargı mekanizması yoktu. 50 milyon cana mal olan 2. Dünya Savaşı’nı çıkardı. Toplum bilimciler Hitler felaketinden, demokrasiyi anayasa mahkemelerinin koruması gerektiği dersini çıkardı. Dikkat! Hitler dönemi benzetmesini muhalefet, yazar çizer takımı çok yaptı. Bu kez 1 numaralı hakim söylüyor. Anayasa Mahkemesi artık rejimi koruma görevine tam anlamıyla baş koymuş.
Hukuktan kurtulamazsın!
Diyor ki; “Sisteme dahil unsurlar birbirini engellememeli.”
Demek istiyor ki; “Mahkeme kararları uygulanmıyor.”
Diyor ki; “Siyasal amaçla yazılı hukuku sık sık değiştirmek hukuk güvenliği sağlamaz.”
Demek istiyor ki; “HSYK, MİT gibi yasalarla durumu kurtulamazsın. Hukuk bir gün sana da lazım olacak.”
Diyor ki; “Mahalle baskısıyla, yargı mensuplarının görüş ve kararlarının etki altına alınma çabaları, asla geçerli değildir.” Şifre şudur: ‘Mahalle baskısı’ terimini kullanması anlamlı. Eşi başörtülü Haşim Kılıç, aslında muhafazakar mahalledendir. “Kendi mahallem baskı yapsa bile yılmam” diyor.
Diyor ki; “Paralel yapı suçlamasıyla yargı ayakta kalamaz. İddiayla ilgili delilleri hemen ortaya koyulmalı.”
Demek istiyor ki; “Kimseyi töhmet altında bırakma.”
Diyor ki; “Yargıya yapılan suçlama vicdan yolsuzluğudur’’ Analiz: ‘Vicdan yolsuzluğu’ ilk kez kullanılan bir kavram. Hakimlerin kendi vicdanlarına göre değil, kendilerine baskı yapanların isteğine göre karar almasını anlatıyor. Burada iğneyi biraz da yargıda vesayet rejimi kurmakla suçlanan cemaate batırıyor.,
İktidar tehdit ediyor
Diyor ki; “Dün itibariyle en basit alacak davası bile tartışmaya açılmıştır.”
Uyarıyor; “Güvensizlik halka indi, kaos kapıda.
” Diyor ki; “Hukuku, tehditler karşısında savunmak anayasa mahkemelerinin temel görevidir.”
Saptaması şu ki; “İktidar hukuku tehdit ediyor.” (Bu çok ağır saptamadır.)
Diyor ki; “Kararlarımızın arkasındayız. Ölçüsüz eleştirilmemiz dikkat çekici.”
Demek istiyor ki; “Baskılar bizi yıldıramaz.” “Twitter kararına saygım yok” diyen Erdoğan’a yüzüne bakarak söyledi.
Diyor ki; “Demokratik ülkenin gücü yasaklara değil özgürlüklere dayalıdır.”
Diyelim ki; “1 Mayıs’ta Taksim’e izin çıksın.”