Kültür - Sanat Erkeklikle yüzleşme
Paylaş
Erkeklikle yüzleşme

Distopik bir evrende geçen bir gençlik ve hayatta kalma macerası denilebilir ‘Umut Bıçağı’ için. Ama erkekler ve erkeklik üzerine sözünü de sakınmıyor

Sevim GÖZAY
sevimgozay@yahoo.com


Yabancı Yayınları’ndan çıkan “Umut Bıçağı”, Amerikalı yazar Patrick Ness tarafından yazılan “Kaos Yürüyüşü Üçlemesi”nin Guardian Gençlik Edebiyatı ödüllü birinci kitabı. Genç yetişkin edebiyatı kurgularıyla bilinen yazar “Biz”, “Ölümlüler ve Son” ve “Ötesi” romanlarıyla da tanınıyor.

Önce kitabın konusu diyelim. Reis Prentiss ile şeriflik vazifesi verdiği yeniyetme oğlu tarafından yönetilen Prentiss Kasabası’ndayız, diğer deyişle Yeni Dünya... Ancak bu Yeni Dünya’da bir şeyler feci ters gitmiş olmalı ki kadınların tamamı ölmüş. 140-150 civarı erkek kalmış sadece ve bir de çocuk. Yeni Dünya kurallarına göre 13 yaşı dolunca erkekliğe adım atacak olan son çocuk! 13’üne gün sayıyor, bir ayı var şunun şurasında. İsmi Todd bu çocuğun, Manchee adındaki konuşan köpeğiyle geziyor. Annesi o henüz çok küçükken ölmüş. Tıpkı diğer kadınlar gibi ‘gürültü’ mikrobu öldürmüş onu da. Erkekler ve baş belâsı gürültüleri baş başa kalmışlar böylece Yeni Dünya’da.

Ancak Todd –yani kasabanın son çocuğu- diğer erkeklerin sahip olmadığı bir şeye sahip. Herkesten gizlenen bu şey, bir günlük. Annesinin günlüğü. Onu evlat edinip büyüten iyi erkekler tarafından saklanmış ve şimdi Todd’a veriliyor. Gelgelelim Todd, okumayı bilmiyor. Okul yok çünkü Yeni Dünya’da. Reis Prentiss çoktan kaldırmış okulu. Dolayısıyla okuma yazma ve entelektüel eğitim namına hiçbir şey yok. Todd’a öğretilenler yalnızca ve yalnızca hayatta kalmasına yardım edecek olan şeyler…


YOLA DÜŞMEK TEK ÇARE


Derken ani bir tehlike peyda olup Todd’un kasabadan gitmesi gerekiyor. Bu bir şok, çünkü Todd’un bildiği kadarıyla Yeni Dünya’nın dışında, az ötedeki bataklıktan başka hiçbir yer yok. Yaşamın sürdüğü tek yer o kasaba. Ama derhal gitmesi isteniyor üstelik konu kesinlikle tartışmaya kapalı. Günlükle beraber kendisine verilen gizli haritayı ve konuşan köpeği Manchee’yi alıp yola düşmekten başka çaresi kalmıyor Todd’un. Ha, bir de erkek olduğu gün kendisinin olacağını umduğu bıçak veriliyor eline…

Distopik bir evrende geçen bir gençlik ve hayatta kalma macerası denilebilir “Umut Bıçağı” için. Ancak eksik bir niteleme olur bu çünkü erkek olmak ve erkeklik kavramı üzerine hayli yüksek sesli bir tartışma ve yüzleşme bu aynı zamanda. Yüksek ses yerine ‘gürültü’ de diyebiliriz (kitapta dendiği gibi). Zira bu öyküde erkeklerin sadece söylediklerini değil tüm düşündüklerini, korkularını, endişelerini, hırslarını, düşmanlıklarını, pişmanlıklarını da duyuyoruz. Ayrıca bu gürültü olgusu kişiden bağımsız ikinci bir kişi gibi adeta. “Gürültüm irkiliyor” diyor mesela Todd bir yerde. Engel olunamayan, kontrol edilemeyen bir dışavurum durumu var ve bu da ‘gürültü’yü neredeyse ayrı bir kimliğe büründürüyor.


KİMLİK ARAYIŞI


Kimlik arayışı kitabın temel meselesi öte yandan. “Ki

Bol ödüllü kitapların yazarı Ness, Oxford Üniversitesi’nde yaratıcı yazarlık dersleri vermesinin yanında Guardian gazetesinin edebiyat eleştirmenlerinden biri ve Londra’da yaşıyor. Ness, gençlerin ciddiye alınması gerektiğini, onların da herhangi birisi kadar meraklı, akıllı, endişeli, duyarlı, tutkulu, acımasız ve harika olduğunu söylüyor.

Umut Bıçağı
Patrick Ness
Çeviri: Burak Eren
Yabancı
464 sayfa





Haberin Devamı