Cumartesi Postası 'Eşlerini aldatan erkekler hayallerimi çalıyor'

'Eşlerini aldatan erkekler hayallerimi çalıyor'

Paylaş
'Eşlerini aldatan erkekler hayallerimi çalıyor'

Zeynep Mansur erkekler için kadınları anlama kılavuzu niteliğinde bir kitap yazdı

Zeynep Mansur’u hepimiz şarkıcı olarak tanıyoruz. Ama o geçtiğimiz aylarda çıkardığı ‘Ben Erkek Olsaydım’ adlı dördüncü kitabıyla kaleminin de kuvvetli olduğunu kanıtlamakta ısrarlı!

Edebiyat alanında kendini ‘gözlemci’ olarak tanımlayan Zeynep Mansur, bu kitabı için de kadın-erkek ilişkilerini dört yıl gözlemlediğini söylüyor. Zeynep Mansur bu kitabı erkekler için kadınları tanıma klavuzu olarak hazırlamış. “Kitabımı okuyan erkekler kadınları daha iyi anlıyor” diye deiddialı konuşuyor.

‘Ben Erkek Olsaydım’ adlı bir kitap yazdınız. Kitap neredeyse hiçbir kitapçıda bulunamıyor. Çok mu tuttu yoksa yeni baskı mı yapılmıyor?

Yayınevinin söylediğine göre ilk parti bitmiş. Şimdi ikinci parti dağıtılıyor. Satış çok çok iyi gidiyor. İkinci baskı için de bekliyoruz.

Kitabın hikayesi nedir?

Çok komik bir hikayesi var. Bir kız arkadaşımla gemiyle İtalya’ya gitmiştik. İkimiz de sevgilimizden yeni ayrılmıştık. Ve sürekli ona ‘Ben erkek olsaydım böyle yapardım, ben erkek olsaydım böyle yapmazdım’ diye konuşuyordum. Arkadaşım bir anda “Sen zaten yazı yazıyorsun neden bu düşüncelerini de içeren bir kitap yazmıyorsun? Anlattıkların çok eğlenceli ve gerçek” dedi.

Ve siz de ‘Ben Erkek Olsaydım’ adında erkeklere kılavuz niteliğinde bir kitap yazdınız...

Evet. Bu kitap kadınların beklentilerini anlatıyor. Erkekler için de çok iyi bir kılavuz.

İyi de bu kitap kadın gözüyle yazılmış. Erkeklerin, bir kadının tavsiyeleri doğrultusunda hareket etmesi doğasına aykırı değil mi?

Hayır. Bazı şeyler yaşanırken farkına varılmıyor, erkeklere söylemek gerekiyor. Hatalarını duyup silkinmeliler.

Erkeklerin kılavuza mı ihtiyacı var?

Böyle yola çıkmadım. Komik ve eğlenceli şeyler yazayım dedim. Erkekler bu anlatımları hayatlarına uyguladıklarında güzel bir adım atacaklarını düşünüyorum.

İlişkilerdeki en büyük boşluk ne?

Erkekler için en büyük anahtar ‘dürüstlük’. Kadınlar sadece kibarca sevilmek istiyor. Yani inceliklere, detaylara önem veren erkekleri istiyorlar. Bu ikisi çok önemli davranışlar.

Çevrenizde size danışan erkek arkadaşlarınız var mı?

Çok var. Özellikle 17-20 yaş arası gençlerden çok mail geliyor. Çok enteresan hikayeler anlatıyorlar. Belki ‘Ben Erkek Olsaydım 2’de bu hikayeleri kullanmayı düşünüyorum.

Kitabın ikincisi de mi geliyor?

Evet hatta 3’üncüsü de... Bu kitapların serisini hazırlıyorum. Belki bir erkek yazara da ‘Ben Kadın Olsaydım’ bölümünü yazdırıp çift taraflı çıkarabilirim.

Her yazarın kendine has bir tekniği vardır. Siz kitabı hazırlarken nasıl bir çalışma tekniği uyguladınız?

Kitabımı dönem dönem yazdım. Hazırlama süreci 4 yıl sürdü. Toparlamaya karar verdiğimde çok hızlı ilerledi. Zaten bundan önce 4 romanım daha oldu. Bir kitabımda ‘agorafobi- açık alan korkusu’ diye bir hastalıktan bahsediyordum. Onun için doktorlarla görüştüm, internetten çok araştırma yaptım. Ama bu kitapta yalnızca insan hikayelerini aktarıyorum. Hepsi kendi gözlemim.

Kadın-erkek ilişkilerini uzmanlar çözemedi; Zeynep Mansur’a mı kalmış diyenler var. Ne diyorsunuz?

Çözmek gibi bir derdim yok. Gözlemlerimi sunuyorum, bu konuda uzmanım diyemem.

Resmi internet sitenizde “‘Sarı Saçlarımı Kestim’, ‘Platonik Bir Aşk’ ve ‘Gidiyorum Bu Aşktan’ isimli romanlarıyla Türk edebiyat dünyasında yerini aldı” yazıyor. Edebiyatçıları kızdırmıyor musunuz?

Neden?Hangi dünyada çıkarmışım ki kitaplarımı? Bu dördüncü kitabım. Dört kitapta da olumsuz bir yorumla karşılaşmadım. Onu siteyi toparlayan arkadaşlarım yazmıştır. Benim şarkıcı bir kimliğim var ve bu kimliğimi kullanarak kitap yazıyorum.

Kitabınızı edebiyatın hangi alanında görüyorsunuz?

Herhangi bir alana yönelik yazmıyorum. Yalnızca ben çok iyi bir gözlemciyim. Ayrıntılarla inanılmaz ilgiliyim. Ben yazarım da demiyorum, gözlemlerimi paylaşmayı seviyorum. Bunu ya şarkılarımla ya da yazılarımla yapıyorum. Kitabımı okuyanın benim hakkımda fikirleri zaten değişecek.

Tarzınızı nasıl tanımlıyorsunuz o zaman?

Çok eğlenceli anlatımlarım var. Erkekler ‘sahte rakı’ gibiler demiştim, internette çok dolaşan bir laf oldu. ‘Bu adam beni tüketti’ diyenlere, “Bu bir ürün değil ki tüketici köşesine şikayet edesiniz” demiştim. Bu sözlerin televizyon programlarında bile kullanıldığını duydum. Anlatım şeklim diğer insanlara da ilham veriyor.

Bu kılavuza başvuran erkeklerin yüzde kaçı başarıya ulaşır?

Yüzde 100 başarıya ulaşırlar diyemiyorum. En azından sivriliklerini törpülemesi için yardımcı olabilirim.

Gayler’in işine de yarar mı bu kitap?

Tabii ki. Gay arkadaşlarımın da yaşadıklarını aldım kitaba, kadın duygularıyla istediklerini yazdım. ‘Ben Erkek Olsaydım’ zaten onlar için de uygun. Gay’ler de en az kadınlar kadar kadın ruhuna sahip. Yaşadıkları aşkı da en az bir kadın kadar tutkulu ve yoğun yaşıyorlar. Bu kitap erkekler için yazılmış olarak düşünülse de kadınları mutlu etmek için erkeklere yazılmış bir kitap. Zaten kitabı daha çok kadınlar alıyormuş. Kadınlar kendi yaşadıklarını, beklentilerini bu kitapta buluyorlar.

Yazı yazmak için nasıl bir ortama ihtiyaç duyuyorsunuz?

Genelde evde yalnızken. Ama bir yerde aklıma bir şey gelirse, telefona sesimi kaydediyorum, sonra eve gidince bilgisayarıma aktarıyorum.

Kitabınızda kadınlar blöf yapar diyorsunuz, buna Reha Muhtar da köşesinde yer vermiş...

Kitabımın başarılı olduğunu düşünüyorum. Kitabımın en önemli özelliği gerçek hikaye olması. Blöf de kadınların çok kullandığı bir şeydir. En zeki sandığımız erkek bile kadınların blöfüne kanar. Reha Muhtar da sürekli takip ettiğim bir yazardır ama demek ki kaçırmışım

Sizin hayatınızda böyle bir örnek var mı? Siz blöfe başvurur musunuz?

Erkek arkadaşımla Çeşme’ye gitmiştik. İş için o İzmir’e gitti, ben de Çeşme’de kaldım. “Sen güneşlen, otelde kal” dedi. Kadınlar hisseder ya bir şey oldu ve rahatsızlık duymaya başladım. Aradım ve “Ayıp olmuyor mu? Ben işimi gücümü bıraktım, seninle burada vakit geçirmek için Çeşme’ye geldim. Kim o yanındaki kız?” dedim cevap olarak “Yaa o arkadaşımın kuzeni” dedi.

Blöf yapmamızı mı öneriyorsunuz?

Yapın yapın, bence doğru bir şey. Ama gerçekten hissedince. En zeki sandığımız erkeklerin bile bu durumda eli ayağına dolaşıyor.

Vampir erkekler diye bir bölüm var kitapta, bunu biraz açıklar mısınız?

Vampir erkekler evli olup kaçamak yapan erkeklere taktığım bir isim. Bir kişilik mutluluk oyunu oynuyorlar. İki kadının mutsuzluğundan mutluluk çıkaran bir insan ancak vampir gibi kan emiyor olabilir. Bu erkekleri anlattım.

Sizin bu konuda çok mu diliniz yandı?

Herkesin olmuştur ama travmatik olaylar yaşamadım. Etrafımdaki arkadaşlarımın bu konuda çok acı çektiğine şahit oldum.

Yeni kitapta yer alacak gözlemleriniz var mı?

Geçen gün bir belgesel seyrediyorum. Ahtapotların 3 tane kalbi 8 kolu var. Erkeklere çok benzettim. Erkeklerin üç kalbi olabiliyor. 8 koldan da sizi sarabiliyor.

Erkek olsaydınız kadınları tavlamada başarılı olur muydunuz?

Olurdum.

Nasıl?

Dedim ya dürüst olarak. Dürüstlüğün en büyük erdem olduğunu düşünüyorum. Her türlü ilişki için bu geçerli.

Siz erkekleri tavlamada nasılsınız?

Ben pek bir şey yapmam. Mutlaka karşıdan ilk adımı beklerim. Pek modern sayılmam.

Çok mu süründürürsünüz?

Hayır. Yalnız çok açık sözlü biriyim. O yüzden ilişkilerimde pek başarılı olamıyorum. Ne hissediyorsam onu söylerim. Oyun falan sevmem. Ama erkekler oyun, entrika seviyorlar.

Kötü yanınız yok mu? Hep ilişkilerde doğru taraf siz misiniz?

Kontrol delisiyim. Benimle birlikte olacak kişi beni idare etmeli. Kıskançlıktan kaynaklanan kontrolcülük değil bu, sadece her şeyi bilmek istiyorum, ve bu çok yorucu.

Aşkın sizce tanımı ne?

24 saat yüzün fiyonk halinde olması. Sabah uyanınca mutlu olarak kalkmak.

Aşkın ömrü ne kadar?

Aşkın ömrünün süresi yok yalnız aşk bitince ilişki de biter.

İdeal erkek kim size göre?

İdeal erkeği bilmiyorum ama ideal erkeğin olmadığını bilen kadın, ideal kadındır.

Sizde ilişkilere, evliliğe karşı bir ön yargı var diye seziyorum...

Anne- babası ayrılmış olan her çocuk biraz da olsa evliliğe karşıdır. Annemle babam 4 yaşındayken ayrılmış. Çok mutlu bir çocukluk geçirmeme rağmen aklım biraz daha erince ayrılığın bende çok köklü izler bıraktığını anladım. Bu yüzden evliliğe uzağım. Evlenmeyi düşündürecek biri de daha karşıma çıkmadı.

Ya çocuk düşünmüyor musunuz?

Her gün her şey daha kötüye gidiyor.

Niye bu kadar kötümsersiniz?

Eşlerini aldatan erkeklerin de hayallerimi çaldığını düşünüyorum. Bir de evli erkeklerin dürüst olmadıklarını görünce evlilik fikrinden uzaklaşıyorum... İnsanlar kötü çünkü. Dünyada küresel ısınma oluyor her şey kötüye gidiyor, iyiye giden bir şey görmüyorum ben.

RÖPORTAJ: MERVE ÖZAYTEKİN

6

Haberin Devamı