Cumartesi Postası Fazıl Say: Kendi bahçeni yaratacaksan çalışmak zorundasın

Fazıl Say: Kendi bahçeni yaratacaksan çalışmak zorundasın

Paylaş
Fazıl Say: Kendi bahçeni yaratacaksan çalışmak zorundasın

‘Güz Şarkıları’ albümü ile ‘Akılla Bir Konuşmam Oldu’ kitabı hayranlarıyla buluşan Fazıl Say POSTA’ya konuştu

Işıl Cinmen
isil.cinmen@posta.com.tr
Fotoğraflar: Emre Yunusoğlu



- 50 yaşına girmenize üç yıl var. Bu hayat Fazıl Say’a neler öğretti?
47 yılda şunu öğrendim: Yetenek, zeka, emek ve üretkenliği kaynaştırmak gerek. Bu dört bileşen olmadan hiçbir şey olmuyor.

- Bu dördü birleşince ne oluyor?
Mücadeleli hayat zorunlu oluyor. Ama… Kendi bahçeni yaratacaksan çalışmak zorundasın.

- ‘Akılla Bir Konuşmam Oldu’ kitabında en etkilendiğim bölüm Beethoven’a mektup oldu. Diyorsunuz ki: “Bak arkadaş; 8 yaşımdan beri senin eserlerini çalıyorum. 32 sonatının 16’sını çaldım. Ve bunun kalanını da tamamlayacağım. 2020’ye, yani senin 250’inci doğum gününe kadar hepsini kaydetmiş olacağım. Ve iddia ediyorum seveceksin. Kaçarı yok, bu iş olacak!”
Olması lazım, çünkü piyano müziğinde en büyük devrimi o yaptı. Boynumuzun borcudur. Bu 32 sonat,
12 saatlik müzik manyaklığı da her önüne gelenin harcı değildir. Yoğun bir çalışma başladı.
Ondan 200 sene sonra, onun aklına bile gelemeyecek bir ülkede doğmuş biriyim. Taptığım eserlerini kısmen kaydettim. Ama daha iyisini yapmam gerektiği kanaatindeyim.

- Zor bir hedef…
Yolum zorlu, evet... Hesaplaşmam bu! Ben bu işe baş koydum, iyi olacak. Beethoven’ın 250’inci yılını böyle kutlayacağız.

- Anladığım kadarıyla tüm zamanlardan bir ‘en iyi arkadaş’ seçme şansınız olsa, bu Beethoven olurdu. Peki o ‘arkadaş’ Türkiye’den olsa, kim olurdu?
Haklısınız, Beethoven’ı tanımayı çok isterdim. 1800’lü yıllara gitmek, o nasıl bir insandı, nasıl çalışırdı anlamak isterdim… Öyle bir zaman makinesi olsa Türkiye’de 90 yıl öncesine giderdim. Tanışmak isteyeceğim iki isim var: Atatürk ve Nazım Hikmet.



- 18 yaşınıza bugünden seslenme şansınız olsa, ne derdiniz?
İnsanların "Keşke şöyle yapsaydım, şu hataları yapmasaydım, daha çalışkan olsaydım" gibi düşünceleri olur ya hep, herhalde bende onları daha iyi etmeye gayret ederdim. Ama bir yandan da hatalarımız olmadan nasıl bir şeyler öğrenebiliriz ki? Hatalar bizi eğitir. Hayatı öğretir. Sonuçta… Herhalde “Böyle kalsın” der, 18 yaşındaki Fazıl'ı rahat bırakırdım.

- Yeni albümünüz ‘Güz Şarkıları’nda ilk kez siz çalmıyorsunuz, sevgiliniz piyanist Ece Dağıstan çalıyor. Neden böyle bir tercih yaptınız?
Ece ile 20 yıldır dostuz, iki yıldır da birlikteyiz. Viyana Müzik Yüksek Okulu mezunu. Çok iyi bir müzisyen ve böyle bir albümü fevkalade güzel renklerde çaldı… ‘Güz Şarkıları’ ilişkimizin ortak ürünü oldu. Ben besteledim, piyano partisini o çaldı. Bu arada şarkıları seslendiren Güvenç Dağüstün’ü ve diğer 15 müthiş müzisyeni de unutmayalım.

- Peki, baba olarak Fazıl Say nasıl biri?
Kızım Kumru çok iyi bir sporcu olma yolunda. Binici. Yaklaşık 10 yıldır at biniyor. Avrupa şampiyonalarına katılıyor. Tutku ile sevdiği işi yapıyor. Onu hayranlıkla izliyorum.

"SİVRİ UÇLARIM TÖRPÜLENDİ ÇÜNKÜ OLGUNLAŞTIM"


- Mutsuz bir insana benziyorsunuz… Hiç ciddi bir depresyona girdiniz mi?
Ciddi bir depresyona girmedim. Herkes gibi benim de zaman zaman bunalımlı dönemlerim oldu.
Yaratıcı insanlarız, olması normaldir. Hayatta dertlerimiz oluyor elbette.

- Çok sivri dilliydiniz ama artık uçlarınız biraz törpülendi sanki. Neden?
Olgunlaştım sanırım.

Haberin Devamı